15 Temmuz 2016 yılında Türkiye tarihinin en uzun gecesi yaşandı. Asker üniforması giymiş Fetullahçı hainler, halkın vergileri ile alınıp kendilerine emanet edilen silahları halka doğrulttular. O gecenin elbette birçok kahramanı var. 15 Temmuz'un ihanetinin 2. yıldönümünde size bu kahramanlardan ikisini tanıtmak istiyorum. Bu sembol isimlerimizden ilki 14 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden tek başına darbeci hainlerin yakasına yapışan ve tankların önünde ölüm tehditleri alan Safiye Bayat. Köprü davası duruşmalarını yakından takip eden Safiye Bayat "hiçbirinde en ufak bir pişmanlık yoktu diyor ve ekliyor: "İki yıl geçti ama acımız ve öfkemiz hiç eksilmedi."
ATM VE MARKET KUYRUKLARINA GİRMEDİK
SAFİYE BAYAT
-O karanlık gece hakkında ilk aklınıza gelen nedir?
Darbe haberini ilk duyduğumda aklıma gelen ilk şey şu oldu: "Bu hainler benim ülkeme nasıl savaş açabilirler?" Bu bir savaş ilanıydı. Köprüye giderken kalbimde ve yüreğimde sadece vatan sevdası ve müdafaası vardı. Bunu sadece inanan insanlar vardı. O gece hepimizde korku vardı. Bizde vatanını kaybetme korkusu vardı. Bazılarında ise açlık korkusu vardı. Market kuyruklarına girdiler. Bazılarında parasız kalma korkusu vardı. ATM kuyruklarına girdiler. Bazılarında yakıt korkusu vardı benzin kuyruğuna girdiler.
-Darbenin ikinci yılında hala darbeyi ve darbecilerin kimler olduğunu anlamayan batı medyasını ve bazı muhalefet partileri görüyoruz. Bu sizi nasıl etkiliyor?
İnanın artık hiç etkilemiyor. Ciddiye bile almıyoruz. Yaşadıklarımızı biz biliyoruz ve bunu anlamak istemeyen Batı medyasına anlamak ve onları ikna etmek durumunda değiliz.
İÇİMİZDE HİÇ KORKU YOKTU
-O geceye dönmek istiyorum. Köprüde darbeci askerlerle bir diyaloğunuz oldu. Neler konuştunuz?
Köprüde darbeci askerlerin yanına gittim. Amacım ne yaptıklarını sormaktı. "Nereye gidiyoruz, ne yapmak istiyorsunuz" dedim. İçimizde hiçbir korku yoktu. Vatan müdafaası mevzubahis olunca içimizdeki o asil kan nasıl ortaya çıkıyormuş inanın buna canlı şahit olduk.
-Ne cevap verdiler?
"Burası artık bizim kontrolümüzde, git buradan yoksa seni öldürürüz" dediler. Ben de "size geçit vermeyeceğiz, burayı terk etmeyeceğiz" dedim.
GÖZLERİNDE İHANETİ GÖRDÜM
-O hainlerin gözlerinde ne gördünüz?
Onların gözlerinden Türk askeri olduğunu anlamıştım. O Türk askeri değildi bir haindi. Türk askeri içerisine sızmış azınlık bir gruptu. Başarılı olamayacaklarını biliyordum.
-Duruşmaları da takip ettiniz. O darbecilerle yüzleştiniz. Sizi tehdit edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Ne hissediyorsunuz
Mahkeme süresince sabahtan akşama kadar duruşma salonu kapılarında bekledik. O hainlerin aileleri "en büyük asker bizim asker" sloganları ile karşıladı. Halkına kurşun sıkan o hainlerin yüzlerinde en ufak bir pişmanlık yoktu.
DURUŞMALARDA EN UFAK PİŞMANLIK YOKTU
-Karar duruşmasında neler yaşandı?
Bizi tahrik etmek için sanık ve sanık yakınları elinden geleni yaptı. Üzerimize cisimler attılar, küfür ettiler. Biz tahrik olmadık. 250 şehit var, parçalanmış cesetler var. İnsan başını öne eğer değil mi? Hayır hala haklı olduklarına inanıyorlar. Büyük bir cüretle şehit yakınlarına ve gazilere hakaret ediyorlar. Ne pişmanlık ne de utanma duyguları var.
44 KİŞİNİN BIRAKILMASI BİZİ ÜZDÜ
-Darbe girişiminin üzerinden tam iki yıl geçti. Hainlerin birçoğu ömrünün kalan kısmını cezaevinde geçirecek. Ne hissediyorsunuz?Verilen kararlar elbette yüreklerimize su serpti. Ben serbest bırakılanlarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Bize hakaret etmeyi sürdürdüler. "Biz artık özgürüz, siz burada oturmaya devam edin" dediler. 44 kişinin serbest bırakılmasına çok üzüldük.
-Sizin ve sizin gibi tankın önünde duranların sayesinde darbe başarılı olamadı ve Türkiye yoluna devam ediyor
Evet, önümüzde bir gurur tablosu var. Darbenin önüne geçildi ve ülkemiz yoluna devam ediyor. Biz biraz eksiğiz. 250 şehit bıraktık o meydanlarda. Elimizden geldiği kadar eskiye dönmek istiyoruz ama başaramıyoruz. Çünkü acı çok büyük. İki yıl geçti ama acımız ve öfkemiz hiç eksilmedi. Çünkü bunlar sırtında Türk bayrağı olan silahsız insanlara saldırdılar. Elinde çocuğunu tutan kadına kurşun sıktılar. Biz haya çok üzgünüz.
*************
SABRİ GÜNDÜZ: AYAKSIZ YAŞANIR AMA VATANSIZ YAŞANMAZ'
Türkiye Sabri Gündüz ismini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ben iki Sabri tanıdım" sözleri ile başlayan duygusal konuşmasıyla tanıdı. Felçli annesini ve kız kardeşini evde bırakıp köprüye çıktı. İstanbul 15 Temmuz Şehitler köprüsünde darbecilerin mermilerine siper oldu. Devlete yük olmasın diye özel hastanelerde tedavi olmadı. 47 ameliyattan sonra ayağını kaybetti. Hain darbe girişiminin ikinci yıl dönümünde "ayaksız yaşanır ama vatansız yaşanmaz" diyor ve ekliyor "Bizi bu günlere ulaştıran Allah'a hamdolsun"
-Hangi duygularla o gece sokağa çıktınız?
İnanın henüz hiçbir çağrı yapılmamışken sokağa çıktım. Vatan elden gidiyor duygusuyla kendimi 5 dakika içinde sokağa attım. Ne gelecek kaygısı vardı içimde, ne de peynir ekmek düşüncesi. Eşimi ve çocuğumu evde bıraktım. Annem felçliydi ve yatalaktı. Sadece kız kardeşim anneme bakmak için evde kaldı. Bizim evde annem yatalak olmasaydı o da kalkardı.
-Karşınızda o FETÖ'cü hainleri görünce ne hissettiniz?
Öleceğimi hissediyordum ama hiç korkmuyordum. Zincirlikuyu'dan köprüye doğru ilerlerken ölüme gittiğimizi hissediyorduk ama mermi seslerine rağmen korkunun zerresi yoktu.
-Vurulma anını hatırlıyor musunuz?
Vurulduğum anda beni tanımadığım birisi aracına aldı. Arabaya ateş ettikleri için aracın lastikleri patladı. Oradan tesadüfen geçen bir ambulans ile Şişli Etfal Hastanesi'ne götürüldüm.
ACIDAN SESİM KISILDI, BAYILDIM, AZRAİLİ BEKLEDİM
-Tedavi süreciniz zor geçti sanırım?
Evet 47 ameliyat geçirdim. Siz acıdan çığlıklar atıp sesi kısılan bir insan gördünüz mü? Acıdan gücü kalmayıp bayılan bir insan gördünüz mü? Sabahlara kadar Azrail gelsin canımı alsın diye bekliyordum.
AYAĞIM KESİLDİKTEN SONRA RAHATLADIM
-Şu an nasılsınız?
Ayağımı kaybettim. Ayağımı kaybettikten sonra rahatladım. Proteze uyum süreci yaşıyorum. Çok rahat olduğunu söyleyemem, zamanla daha iyi olacak.
DEVLETE YÜK OLMAMASI İÇİN ÖZEL HASTANE İSTEMEDİM
-Cumhurbaşkanımızla görüştünüz. Sizin hakkınızda konuşurken "iki Sabri tanıdım" demişti. O görüşmede neler konuştunuz?
Hiçbir talebim olmadı, olamaz da zaten. Halimi hatırımı sordu. Bir özel hastane benden 55 bin lira istemişti. Ben bunun devlet tarafından karşılanacağını biliyordum ama istemedim. Devletin kasasından 55 bin lira çıkmasını istemedim. Cumhurbaşkanımız "devletimiz yanında, sen parasını düşünme" dedi. Ben yine devletin hastanesini tercih ettim ve orada çok güzel ağırlandım.
-Yarın yine öyle bir çağrı yapılsa...
Hiç sorma o soruyu. Hiç tereddüt etmem. O duyguyu yaşamak lazım. O duyguyu yaşamayan zaten yine sokağa çıkamaz.
TAHLİYE EDİLENLER YÜZÜMÜZE KARŞI SIRITTI
-Hain darbe girişiminin ikinci yıldönümü. Devletimiz artık çok daha güçlü. Bu günleri göreceğimizi hiç düşünüyor muydunuz?
İtiraf edeyim o gece aklımızda sadece ölüme gidiyoruz düşüncesi vardı. Bu günleri göreceğimizi asla düşünmüyordum. Tek hedefimiz darbeyi püskürtmekti. Onların bir gün yargıda hesap verecekleri, müebbet hapis cezası alacaklarını inanın hiç düşünmedim. Karar duruşmasında sırıtarak tahliye olanları görmek içimizi çok acıttı.
24 HAZİRAN SEÇİMLERİNDEN SONRA HESAPLAŞACAĞIZ DEDİLER
-Davalara katılabildiniz mi?
Sağlık durumum nedeniyle çok az duruşmaya katıldım. Köprü davasından çıkarken "Sizinle hesaplaşacağız" dediler ve marş söyleyerek salondan çıktılar. Bir tanesi "24 Haziran seçimlerinden sonra dışarıyadım, hepinizle hesaplaşacağız" diyordu. Seçimlere yönelik hedefleri vardı ama Allah bu hainlere fırsat vermedi.
MUHALEFETİN SÖZLERİ İÇİMİZİ ACITTI
-Bu kadar acıya rağmen içeride ve dışarıda 15 Temmuz'u anlamayanlar var…
Hiçbir köpeğin sahibi kendi köpeğine laf getirmez. Onlar 40-50 yıl besledikleri proje örgütlerine laf getirmez. Batı medyasının ne söylediğinin bir önemi yok. Ama Türkiye'deki muhalefetin sözleri yediğim kurşunlardan daha çok canımı acıttı. Bu zihniyetten bazı insanlar bize "sizin yüzünüzden AK Parti iktidarda, şimdi bedelini ödeyin" diyorlar. Bu tabi çok canımızı acıtıyor.
O KATİLLERİN CEZASI İDAM OLMALIYDI
-Köprü davasında verilen kararlardan sonra ne hissediyorsunuz?
O köprüde vuruldum, 47 ameliyat geçirdim, çok acı çektim ve bacağımı kaybettim. Türk adalet sistemine göre verilebilecek en ağır ceza verildi. Ancak o katillere verilecek ceza bu olmamalıydı. Birileri toprağının altında ise, anneler hala ağlıyorsa o zaman burada kısasa kısas vardır. Hep söylüyorum; ayaksız yaşanır ama vatansız yaşanmaz. Bize bu günleri gösteren Allah'a hamdolsun.
İSA TATLICAN / SABAH GAZETESİ