-Hocam Adnan Oktar ile ilk kez görüşen insanlardan birisiniz. Bakırköy Akıl Hastanesi'nde kendisini muayene ettiniz. Oradaki görüşmelerinizden biraz detay verir misiniz?
Herhalde 1987 yılıydı. Adnan Oktar'ı ilk defa Sultanahmet'te Diyanet Vakfı'nın düzenlediği Dini Kitaplar Fuarı'nda gördüm ve tanıştık. Tabi daha önceden medyadan ismini ve faaliyetlerini takip ediyordum. İşlediği iddia edilen bir suç nedeniyle mahkûm oldu ve Adli Tıp Kurumu'nun verdiği 'akıl hastasıdır, bu yüzden cezai ehliyeti yoktur' raporu ile görev yaptığım Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine muhafaza ve tedavi için gönderildi. Başhekimlik bir süre sonra sorumlusu olduğum 13. adli servise nakletti. Bu serviste cinayet, yaralama, tecavüz gibi ağır suç işlemiş akıl hastaları kalıyordu. kendisine özel bir oda ayarladım. servisin tek sorumlusu olduğum için sürekli görüşüyordum. Burada hatırımda kaldığı kadarıyla bir yıla yakın bir zaman kaldı.
MEGALOMANİK TAVIRLARI DİKKATİMİ ÇEKTİ
-Hocam Adnan Oktar'ı ilk muayene eden isim sizsiniz. Yıl 1986'ydı sanırım. En çok ne dikkatinizi çekti bu görüşmede?
Muayenesinde titiz ve ayrıntıcı biri olduğu dikkatimi çekti. Ayrıca kendine güveni aşırıydı. Yani grandiözite veya megalomanik tavırları dikkatimi çekti.
RASPUTİN'İ ANDIRIYORDU, MEHDİ KONUSU AÇILINCA GÜLÜYORDU
-En çok sizin dikkatinizi çeken başka detaylar var mıydı?
İnsanları ikna edebilen, telkin gücü yüksek biri olduğunu gördüm. Görünüş itibarı ile Çarlık Rusya'sındaki Rasputin'i andırıyordu. Özellikle staj için gelen tıp öğrencileri ile hemen samimiyet kuruyordu.
Herkesle hemen senli benli olabildiği dikkatimi çekti. Mehdiyim demiyordu ancak mehdilik konusu açılınca gülmeye başlıyordu.
ADNAN OKTAR'IN ŞU AN CEZAİ EHLİYETİ VAR
-Bu konu çok tartışılıyor. Sizce cezai ehliyeti var mı?
Şimdi Bakırköy Akıl Hastanesine paranoya teşhisi ve ceza ehliyeti yok raporu ile geldi ve yattı. Ancak bilinmeyen bir durum daha var: Adnan Oktar'ın bu raporunu Adli Tıp Kurumu'nun üst merci bozdu ve o şekilde serbest kaldı. Sonra konulan bu teşhisin doğru olup olmadığını yeniden araştırmak gerekir. Bunu kararı da muayene eden hekimler faaliyetleriyle birlikte değerlendirerek vereceklerdir. Ayrıca paranoya olsa bile suç ile hastalık arasında illiyet bağı aranır. Bu kadar insanı ve aileyi mağdur eden kişiye hasta raporu vermek pek mümkün görünmemektedir. Zaten kendisi de medyaya intikal eden sözlerine göre; akıl hastası olmadığını söylemiştir ve 30'a yakın sağlam raporunun bulunduğunu bildirmiştir. Ayrıca ben ona akli dengesinin yerinde olduğuna dair rapor düzenleyen bir çok psikiyatri uzmanı meslektaşımdan haberdarım.
BENİMLE DE ÇOK UĞRAŞTI
-Adnan Oktar sizinle de uğraştı sanırım
Akıl hastanesi safhasından sonra kamuoyunu aydınlatmak için devreye girdim ve ona itibar edilmemesi gerektiğini, hele İslami lider hiç olamayacağını çevreme ve ilgililere anlattım. Benim için vazifeydi bu yaptığım. Bazıları dikkate almak istemedi. Sonra bir yayın organına 'Adnan bir paranoyaktır' başlığı ile röportaj (halen internette dolaşımdadır) verdim ve yazılar yazdım. O da bana cevap olarak benim saf biri olduğumu ve kandırıldığımı söyledi hep.
MEHDİLİK ÜZERİNE KURDUĞU SİSTEMDE HER SAÇMALIĞA MÜRİDLERİ İNANDIRMIŞ
-İddialar çok korkunç. İtirafçıların açıklamaları akıllara durgunluk veriyor. Dini argümanlarla yola çıkan bir örgüt nasıl böyle dejenere olabiliyor?
Burada dini argümanlar kullanılması ve bilhassa mehdilik gibi gizemli bir konuyu istismar etmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kişilere bir takım olaylar ve yorumlarla, dini literatürün kötüye kullanılması ile kendisinin ahir zamanda zuhur edecek mehdi olduğuna inandırmaktadır. Yanında bulunanlar da yenilere devamlı örneklerle bu hususu işlemekteler ve adeta beyinlerini yıkamaktadırlar. Mehdi olduğuna inanılınca her yaptığında bir hayır ve keramet olduğuna inanılmaktadır. Artık saçmalasa da, abuk subuk hareket etse de, 'Bir bildiği var, mehdi yanlış yapmaz' denmektedir. Giderek kendisini tamamen kaptırmakta, mantıksız ve saçma davranışları ve ifadeleri bile yüksek karakter ve güzel davranış olarak algılanmaktadır.
MÜRİDLER KENDİLERİNİ ÖZEL HİSSETTİKLERİ İÇİN DEJENERASYONU FARKETMEZ
-Tarih boyunca bu tür adamlar hep çıkmış ve çıkmaya da devam edecek. Peki bunların peşinden giden insanlar nasıl bir psikoloji içerisinde?
Tarih yazan, gelecekte insanlığa yön verecek bir liderin ve düşünce adamının yanında ve peşinde oldukları inancı ile hareket etmektedirler. Bu da onlara kendine, grubuna güven vermekte ve özel hissettirmektedir. Ayrıca bu şekilde kimlik kazanmaktadırlar. Ki kimliği olma yalnızlığın problem olduğu günümüzde kişilere huzur ve mutluluk vermektedir. Kendilerini seçilmiş ve özel hissettikleri için zamanla içerisinde bulundukları dejenerasyonu farketmezler
ÖRGÜT ÜYELERİ YAKINDA BÜYÜK KIZGINLIK HAYAL KIRIKLIĞI YAŞAYACAK
-Dışarıdan da hala Adnan Oktar'ı destekleyen insanlar var. Onlar şu anda nasıl bir ruh hali içerisinde?
Onlar görebildiğim kadarıyla Adnan'ın iç yüzü ortaya çıktıkça nasıl aldandıklarını üzülerek ve kızgınlıkla karşılamaktadırlar. Şu anda olayın sıcaklığı içerisinde bunu farketmeyebilirler ama yakında anlayacaklar.
LİDERİN TÜKENİŞİ İLE BU YAPILAR ORTADAN KALKAR
-Tarihte bu tür yapıları inceleme imkanı buldunuz mu? Bu tür örgütler nasıl ortadan kalkıyor?
Evet, bu tür psikopatolojik yapılar uzmanlığım icabı hep ilgimi çekmiştir. Meselâ Halkın Tapınakları denile bir grup toplu halde cennete gidecekleri inancıyla intihar etti biliyorsunuz. ABD ve Avrupa'da bu şekilde bir guruya kapılan insanların oluşturdukları sekt denilen yapılar geçmişte ve günümüzde çok miktarda var.
Bizim tarihimizde de benzer yapılanmalara sık rastlanmış. Sözgelimi FETÖ bu tip grupların bir başka versiyonudur. Yine geçmişte Kadiyanilik, Bahailik, Hasan Sabbah vakası; Sabutay Sevi ve sabataistlik gibi cereyanlar olmuştur. Bu yapılar milyonlarca insanı kendilerine bağlamışlar, enerji ve inançlarını boşa harcamalarına sebep olmuşlardır. Bir çoğu da suç örgütü haline dönüşmüştür. Ben bunları Dünyayı Aldatanlar adlı kitabımda hep yazdım.
Örgütlerin nasıl kalktığına gelince; bir çoğu düşük profilde de olsa devam etmektedir, ancak eski güçleri kalmamıştır. Bu tip akımların zayıflamasında karizmatik kurucu liderlerinin ölümü büyük etkili olmaktadır. Sonra ise giderek güç kaybetmekteler.
DIŞARIDAKİ OKTAR SEMPATİZANLARI ÖZELEŞTİRİ YAPMALI
-Hala Adnan Oktar'a inanan örgüt üyesi ya da sempatizanlara neler söylemek istersiniz?
Soğukkanlı ve sağduyulu bir şekilde özeleştiri yapmalarını tavsiye ederim. Nerede hata yaptık? Bizim hakkımızda neler söyleniyor ve haklılık derecesi nedir? Bu ve benzeri sorulara cevap aramalarını öneririm. Şimdi diyeceklerdir ki "Bütün ömrümü ve enerjimi verdim. Yanlış olursa yandım." Bu şekilde düşünmesinler. Hatanın neresinden dönersem kârdır bakış açısıyla baksınlar.
AİLELER SEVGİYLE YAKLAŞSIN
-Ailelere neler söylemek istersiniz?
Çocuklarına anlayışla, sevgi ve şefkatle yaklaşsınlar. Onları kazanmak gayeleri olsun.