İŞTE ERSOY DEDE'NİN YAZISINDAN BAŞLIKLAR
GAZİ'DE DE SİVAS'TA DA HEDEF AYNIYDI
Evet Sivas için, ister 'katliam' deyin, ister başka bir şey.. Ama onun spontane bir öfke neticesinde yaşanmış, planlanmamış bir hadise olduğuna beni inandıramazsınız.. Evvela bunu söyleyip yapacağımız bütün analizleri bunun altına yerleştirmemiz gerekiyor. Gezi'de, Gazi'de ne istedilerse, Çorum'da, Maraş'ta ne murad ettilerse Sivas Madımak'ta da hedeflenen şey aynıydı.. Kimilerine göre 'açık yara' kimilerine göre ise üretilmiş problem.. Hiç farketmez.
YABANCI SERVİSLERİN İÇ SAVAŞ KIŞKIRTMASIYDI
Tek bildiğimiz şey, istismara elverişli bir Alevi meselesi buz gibi ortada dururken elbette kökü dışarıda servisler bir iç savaş kışkırtması adına böyle bir operasyon yaptı.. Yüreğimizi yakıp geçen o trajedinin arkasındaki kirli karanlık eller hiç bir zaman ortaya çıkmadı. Çıkmasına da olanak yok. 25 yıldır 'neden buradayız' denilen üç-beş kişinin üstüne ihale edilmiş bir olaydan söz ediyoruz burada..
BAŞBAĞLAR KATLİAMINDA DA AYNI ELLER
Peki tam da Sivas trajedisinden iki gün sonra, Erzincan'da bir sünni köyü olan Başbağlar'da yaşanan katliamı nereye koyacaksınız? Sivas'ın arkasındaki güç her kimse, orada verilen mesaj doğru anlaşılsın diye yarım bıraktığı işin, bitirmek için bu defa Kemaliye-Başbağlar'a gitti.. Katiller, 28 kişiyi köy meydanında toplayarak kurşuna dizdi, 5 kişi de ateşe verilen evlerde yanarak öldü.. Katliamın sonunda köy meydanına, üzerinde; "Sivas'ın intikamı aındı" yazan bildiriler bıraktılar.. Anlamıyor musunuz?.. Anlaşılmıyor mu oradan bakınca?…
HALA AYNI YERDEN KAŞIYORLAR
Bu kadar açık ve net bir biçimde yapılan sistemli operasyonu görmüyor musunuz?.. Hâlâ Madımak, bazı çevrelerce mezhepsel aidiyet üzerinden okunuyorsa, bu olay hakkında asabiyet kodları üzerinden saf tutuluyorsa, o halde Sivas tertipçileri kısmen de başarıya ulaşmış anlamına geliyor.. Yazık ki böyle..
VE FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER
Evet bir büyük trajediydi yaşanan ve kalbi olan herkese düşen de 'amasız' lanetlemek.. Ancak buradan bir mezhep kışkırtması yapmaya çalışanlara da 1993'ü hatırlatmak lazım.. Öyle bir yıldı ki 1993; Uğur Mumcu cinayetiyle başladı.. Adnan Kahveci'nin tartışmalı kazası, Eşref Bitlis, Özal'ın ölümü, 33 silahsız askerin şehit edilmesi, Sivas, Başbağlar.. Ya hu Allah için bir kişi de olayın kendisinden bağımsız şekilde, 'bu katliamla bir şeylerin hedeflendiğini anladık' desin.. Yeni anladık, ancak anladık.. İçinde islamcılar da ya da islamcı görünümlü servis elemanları da vardı desin.. Ama başkaları da olabilir desin.. Hâlâ 25 sene önceki, 'islâmcılar alevileri yaktı' ezberi üzerinden giderek, öfkeyi tahkim etmekten başka hiç bir şey yapmış olmazsınız.. Bakın yakın zamanda Temel Karamollaoğlu ile CHP'nin bir araya gelmesini, 'kaybetsek de kazandık' diye alkışlayan Yılmaz Özdil'in o yazısını hatırlıyor musunuz?.. 25.senenin sonunda artık Temel Bey'in katil olmadığına ikna oldu mu CHP çevreleri?..
HİÇ DERS ALMADIK!
Eğer öyleyse artık tartışmaya başlayabiliriz.. Ama nereden başlayacağımızı bilemiyorum bir türlü.. Misal Berkin Elvan cinayeti.. Apaçık bir iç savaş kışkırtması.. Her yönüyle.. Sayfalar dolusu yazarım gerekçelerini.. Fakat bakıyorsunuz bir kesim bıkmadan usanmadan 'martı kaşlı çocuk, faşist iktidar kıydı sana' falan demeye devam ediyor.. Gezi'de ölen sivillerin bir istisnası dışında tümü Alevi.. Kimse demiyor ki, 'arkadaş bu kadar da tesadüf olabilir mi?. Nasıl oluyor da hep aleviler ölüyor?'.. Ya hu bu soruyu sorduğumuz gün cevaba yaklaşacağız.. Ama olmuyor.. Her 2 Temmuz geldiğinde bir kesim öfke kusmaya devam ediyor. Birileri de bizim gibi, olaya daha geniş perspektiften bakmaya davet ediyor. Ama netice sıfıra sıfır elde var acı..
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ