15 Temmuz şehidi Tolga Ecebalın'ın ailesi, SABAH'ı iftar sofrasında ağırladı. Darbe gecesi yüzünden vurularak katledilen Tolga'nın ailesi, geride kalan torunları Tarkan ve kızı Bade'ye gözü gibi bakıyor. Oğlunun hayalini gerçekleştirmek için bir kafe açan ve şehit evladına ayırdığı köşeye her gün bir çay bırakan gözüyaşlı baba Tarkan Ecebalın, oğlunun odasını da müzeye çevirdi. Şehit oğlunun acısını ilk günkü gibi yüreğinde hisseden ve sürekli gözyaşı döken baba, 24 Haziran seçimlerinden ümitli olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazanacağını şu sözlerle dile getiriyor. İki çocuk babası, satış danışmanı Tolga Ecebalın hayatının baharında, 29 yaşındaydı. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı saatlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine, "Bu iş başka bir şey baba, eğer büyükler çık dediyse Allah bize şehit olmayı nasip eder" dediği babası Tarkan Ecebalın ile birlikte Saraçhane'ye gitti. Darbeci hainler tarafından açılan ateş sonucu yüzünden yaralanan Tarkan Ecebalın yere düştü. O sırada ateş altında kalan başka bir gence yardıma gitmiş olan baba Tarkan Ecebalın yardım ettiği genci kurtardı ancak oğlunu kurtaramadı. Şehit evladının acısını ilk günkü sıcaklığıyla hisseden baba Ecebalın, oğlunu katleden hainlere ve Türkiye'nin geleceğine kastedenlere en güzel cevabı 24 Haziran seçimlerinde vereceklerini söyledi. İşte oğlunu her andığında gözyaşlarına boğulan babanın SABAH'a anlattıkları;
Cumhurbaşkanımız bayrağımıza hiç basmadı. Çünkü o bayrağın anlamını çok iyi biliyor. O bayrağın rengi, şehitlerin kanıyla oldu. Bu kadar hassas bir adam. İnsanlar geçmişi unutmamalı. Tüp kuyruğu vardı, yağ kuyruğu vardı. Hastaneye gideceksin, komşunun kapısını çalardın 'Paran var mı?' Çocuk ateşlendi paramız yoktu. Komşunda varsa hastaneye gidebiliyordun. Şimdi böyle bir dert var mı? Biz 15 Temmuz'u yaşadık, Afrin'i yaşadık, Kızıl Elma'yı yaşadık. O kadar savaşlar, mücadeleler veriyoruz. Şehitlerimizin acısı hariç kimin neyi eksildi Türkiye'de? Tüm bunlara rağmen güçlendik. Eskiden bir Cumhurbaşkanımız başka ülkenin yanına gittiği zaman kapıda bekliyordu. Şimdi herkes Erdoğan'ı bekliyor.
Cumhur İttifakı geç kalınmış bir ittifaktı. İnce'nin dün söylediği bugün söylediğini tutmuyor. Hastaneleri bedava yapacakmış. Hangi hastane paralı? O da ne dediğini bilmiyor. Zaten Kılıçdaroğlu ayrı bir dünya. Ben Kılıçdaroğlu'na ne söyleyeyim bir şehit babası olarak? Söyleyecek sözüm var ama ilk önce söze bakarım söz mü diye, sonra karşımdakine bakarım adam mı diye. Adam olmayana ne söyleyeyim ki? Atatürk'ün partisi diyor. HDP ile birlikte yürüyor. Benim gönlüm Reis'ten yana.
Ben inanıyorum ki Cumhurbaşkanımız adam gibi adam. Bana bir gün "Ne yapıyorsun, iyi misin?" dedi. "Sayın Cumhurbaşkanım Tolgalar bitmez, Ömer Halisler bu ülkede bitmez, İbrahimler bitmeyecek ama siz bu Müslüman âlemine lazımsınız. Allah bizim ömrümüzü de sana versin. Bu vatana bu bayrağa Tolgalar da feda olsun." diye cevap verdim. Bana dedi ki; "Sana ne söyleyebilirim ki ben, ne Cumhurbaşkanlığı makamım yeter, ne ilmim yeter. Allah bize de o şehitliği nasip etsin..." Böyle söyleyebilen bir Cumhurbaşkanımız var. Halkıyla bu kadar iç içe bir insan. Geleceği en büyük makama zaten gelmiş. Tek derdi var, o da Türkiye. Tolgalar gelir, Tarkanlar gelir ama Recep Tayyip Erdoğan'lar kırk yılda bir gelir.
ERDOĞAN HAİNLERLE SAVAŞTI
Kapımın önünde bir tüp var, tutuşmuş. Bu tüp patlarsa kime zararı? Bana, çocuğuma... Tüpü söndürmeye çalışırım değil mi? Filistin'e bombalar atıyorlardı, çocuklar ölüyordu. Ne yaptı Erdoğan? O tüpü uzaklaştırdı. O bombalar gelmesin diye hainlerle savaştı. Kötü mü yaptı? Şu seçimi bir kazanalım da daha bizim önümüzde çok uzun yol var.