-ABD neden Kudüs meselesini birden dünya gündemine taşıdı
ABD'nin geçmişten bu yana İsrail devletine bir desteği var. İsrail'in varlığı ABD'ye bağlı. 1947 Genel Kurul kararı ve ortaya çıkan sonuç tamamen ABD'nin ürünü. İngiliz manda yönetimi çekilinde kurulan İsrail devletini tanıyan ilk ülke ABD'ydi. O günlerden sonra tüm işgallerde ABD'nin desteği vardır. Büyükelçiliğin Kudüs'e taşınması kararında bu tarihsel gerçeği unutmamamız gerekir.
-Peki Trump 1995 yılında alınan bir kararı neden şimdi uyguladı?
Bakın ABD'de çok ciddi bir Siyonist lobi var. Siyasette, medyada, ekonomide, sinemada, bütün kurum ve kuruluşlarda etkili. Kamuoyundaki islamofobiyi kendi amaçları için kullanıyorlar. ABD kongresi Netenyahu'yu coşku ile dinliyor ve her konuşmasını coşkuyla alkışlıyor. Trump yönetimine has bir durum da var tabi. Seçilme süreci şaibeli olan Trump hakkındaki iddialar hala gerçekliğini koruyor. Trump, Yahudi lobisinin desteğini almazsa işinin zor olduğunu düşünüyor. Trump Arap Baharı sonrasındaki Ortadoğu'daki parçalanmışlığı da fırsat biliyor. Tüm bu gelişmeler ABD ve İsrail'in fütursuzca uyguladığı politikalarının önünü açtı. Yahudi sermayesinin desteğini arkasına alan Trump şimdi kendini daha güvende hissediyor.
AB İSLAM DÜNYASINI KARŞISINA ALMAZ
-BM Genel Kurulu'nun araştırma komisyonu kurulması konusundaki kararını neden değerlendiriyorsunuz?
Belki bir araştırma komisyonu kurulacak. Bunun benzerleri kuruldu ama bir sonuca ulaşması konusunda şüphelerim var. Belki psikolojik bir etkisi olur. İsrail'in yaptığının bir terör eylemi olduğunun deklare edilmesi elbette önemli. Geçmişti Filistinli direnişçileri terörist gibi gösterdi ve bu propaganda karşılık buldu. Bu tür çıkışlar kamuoyu algısını kırmak açısından bir etkisi olabilir.
-ABD'den sonra iki ülke daha elçiliğini taşıma kararı aldı. Bu ülkelerin sayısı önümüzdeki dönemde artabilir mi?
Bu islam dünyasının duruşu ve kararlılığı ile ilgili bir durum. Filistin meselesi uluslararası kamuoyunda sürekli sıcak tutulmalı. Ülkeler kamuoyu hassasiyetine önem verirler. Bir de ben ne kazanırım ne kaybederim kaygısı da önemli. Mesela AB ülkelerinin islam dünyasının tamamını karşılarına alacak adımlardan kaçınacaklarını düşünüyorum.
-Kudüs için İstanbul'da toplanan İslam Zirvesi Toplantısı'nın aldığı kararları nasıl buldunuz?
Kararlar çok önemli. Uygulanabilirse çok süreç içerisinde etkili olur. Önce şunu söyleyeyim. 1.7 milyar islam dünyası çok büyük bir güçtür. Eğer bu devasa güç ekonomik bir konuda bir karar alırsa dize getiremeyeceği ülke yoktur. Buna İsrail de dahil. İsrail'e ve İsrail menşeili ürünlere yönelik uygulanacak bir ekonomik ambargoda kararlı olunursa önemli sonuçların alınacağını düşünüyorum. İsrail menşeili malları satın almazsanız ve islam toplumu da buna uyarsa ve kararlıkla üzerine gidilirse İsrail üzerinde çok etkili olur. Bu diğer ülkeler üzerinde de etkili olur. Devletler maliyet ödemek zorunda kalmadan kararlarını kolay kolay değiştirmezler. Attıkları her adımın bir maliyeti olacağını düşünürlerse her adımı dikkatli atarlar.
İSLAM DÜNYASI ABD'YE GERİ ADIM ATTIRABİLİR
-Peki kendi siyasi sorunlarında birlik olamayan islam dünyası ekonomik bir meselede nasıl birlik oluşturacak?
Biz İslam dünyasındaki sorunları kendimiz çözemediğimiz için Batı dünyasından yardım istiyoruz. Onlarda bize hamilik yaptığını düşünüyorlar. Bu çok kötü bir durum. Müslüman dünya kendi sorunlarını kendisi çözdüğü anda çok güçlü bir islam dünyası ortaya çıkacaktır. Peki Müslümanlar kendi sorunlarını nasıl çözecek. Burada Türkiye devreye giriyor. Türkiye İslam dünyasını bu konuda öncülük etmek için harekete geçti. Müslümanlar olarak sorunlarımızın çözümü için daha fazla diplomasiye ihtiyacımız var. Müslümanlar sorunlarını çözebilir mi? Bence olmayacak bir şey değil. Samimi olmak ve Müslümanca davranmak yeterli. Güçlü bir islam dünyası olursa ABD de İsrail de geri adım atacaktır.
-İsrail'in geleceğini nasıl görüyorsunuz?
İsrail'in varlığı islam dünyasının parçalanmışlığının bir neticesidir. Başka bir açıklaması yoktur bunun. İslam dünyası kendi içerisinde parçalanmışlığı sona erdirirse, enerjiyi ve ekonomiyi kontrol edebilirse dünya başka bir yer haline gelebilir. Eninde sonunda bu gerçekleşecek, inanıyorum. Tarih tekerrür eder bilirsiniz. Osmanlı İmparatorluğu bölgeden çekilince İngiliz hakimiyeti başladı. Bir dönem Yahudileri destekleyen İngilizler sonrasında sırtını döndü. ABD olmasa bugün İsrail de olmazdı. Eninde sonunda bu kötü son ile karşılaşacaklar.
24 HAZİRAN KRİTİK DÖNEMEÇ
-Türkiye islam dünyasına siyasi konularda öncülük etmeye çalıştıkça Batı'nın ve İsrail'in doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldığını görüyoruz. Sizce neden hedef Erdoğan?
Hiçbir ülke başka bir ülkenin kendisine rağmen büyümesini istemez. Bugüne kadar politikalarını yönlendirdiğiniz Türkiye elinizden kaçıp gidiyorsa bundan daha fazla rahatsız olursunuz. Türkiye emperyalistlerin kontrolünden çıkıyor. AB ve ABD'ye muhtaç olmadığını söylüyor. Erdoğan'dan kurtulurlarsa Türkiye'yi yeniden kontrol edilebilir hale getirebileceklerini düşünüyorlar. Bırakın islam dünyasına liderlik etmemizi, kendi iç sorunlarımızı çözmemizi bile istemezler. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde hangi sorunumuzu çözmemize izin verdiler? Zayıf ve yönetilebilir bir ülke olmamız için çalıştılar. İslam dünyasının geleceği açısından 24 Haziran seçimleri çok kritik bir dönemeç.
-24 Haziran seçimleri neden önemli biraz açar mısınız?
Türkiye 24 Haziran'da varolma seçenekleri arasında bir tercihte bulunacak. Ben varım diyecek. İslam dünyası bensiz olmaz diyecek. Kudüs meselesini bensiz çözemezsiniz diyecek. Ya da tüm bunlardan vazgeçerek politikalarını başkalarının belirlediği bir ülke olarak yoluna devam edecek. Bence 24 Haziran'da islam dünyasının geleceği için oy kullanacağız. Sadece islam dünyasının değil tüm mazlumların geleceği için oy kullanacağız. Bu umudun gerçekliğe dönüşmesi için herkesin sorumlu davranması ve bu hissiyatla oy kullanması gerekir.
ERDOĞAN İLK TURDA KESİN SEÇİLİR
-24 Haziran seçim sonuçları hakkında bir öngörünüz var mı?
Ortada 16 yıllık bir emek ve çaba var. Bu emeğin bitirilmesine elbette kimsenin gönlü razı gelmez. Buna bizim toplulumuz izin vermez. Cumhurbaşkanımız'ın çabaları görülüyor ve takdir ediliyor. Sahadaki gerçeklik de şu. Seçmenin siyasi tercihinde bir değişiklik yok.İyi Parti ve CHP tabanları büyük oranda benzeşiyor. Son zamanlardaki gözlemim İyi Parti'ye giden CHP oyu geri dönüyor.
-Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı performansını nasıl buluyorsunuz?
CHP ve İyi Parti 24 Haziran'da aynı oy havuzunu kullanıyor. İki partinin tabanı neredeyse aynı. Ancak CHP açısından şöyle bir risk var. İyi Parti'ye giden oyların tamamı gelmeyebilir. CHP kendi içerisindeki ulusalcıları küstürdü. FETÖ ile mücadelede isteksizlik ulusalcıları küstürdü. Muharrem İnce'nin ortaya çıkışı İyi Parti'ye giden oyları biraz durdurdu. Seçimden sonra CHP büyük değişimlere gebe.
-Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura gideceğini düşünüyor musunuz?
İkinci tur ihtimalini görmüyorum. Baştan beri birinci turda bu işin biteceğini söyledim. Bugün de sözlerimin arkasındayım. Bütün anketler Erdoğan'ın oyunun %54'ün üzerinde olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'de istikrarı temsil ediyor. Piyasalar bugün "Cumhurbaşkanı Erdoğan seçilemezse" korkusu yaşıyor. Güneydoğu'da barışın ancak Erdoğan ile sağlanacağı düşünülüyor. Kürt seçmenine yönelik kullanılan dile çok dikkat etmeli ve yaralayıcı dilden uzak durmamız gerekiyor.
MUHALEFET NEDEN FETÖ'DEN BAHSETMİYOR?
-Cumhur ittifakının karşısında bir ittifak daha var. Bu ittifakın üyeleri CHP-İyi Parti ve Saadet her konuda konuşuyor ama FETÖ ile mücadele konusuna hiç girmiyor. Bunun sebebi nedir sizce?
Bu çok acı verici bir durum. Ciddi bir endişeye yolaçacak bir durum. 2012 yılından bu yana yani MİT krizinden bu yana FETÖ ile birlikte hareket ediyorlar. Tüm MGK kararlarında devletin önceliği haline gelmiş FETÖ örgütü hakkında CHP-İyi Parti ve Saadet Partisi açık bir duruş ortaya koymuyor. Hiçbiri "Biz FETÖ ile mücadele edeceğiz" diyemiyor.
-Saadet Partisi 24 Haziran seçimlerinde CHP ile birlikte hareket ediyor. Taban bu garip ittifakı içine sindirebildi mi?
Saadet Partisi'nde genç kesim ile yaşlı kesim arasında bir kırılma var. Fatih Erbakan'ın Saadet gençliği üzerinde önemli bir etkisi var ve bu gençlik Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekliyor. Temel Karamollaoğlu etrafında toplanan yaşlı kesimi bilmem ama genç kesimin Cumhurbaşkanı Erdoğan için oy kullanacağını düşünüyorum.
İSA TATLICAN / SABAH GAZETESİ