MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
"Fransa'nın tartışmalı ve tavsamış eski Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin de aralarında bulunduğu 300 sözde Fransız yazar-çizer, kuru ve küf bağlamış akıllarınca, Kuran-ı Kerim'den bazı ayetlerin çıkartılmasını istemişler. Şu densizliğe bakar mısınız? Vermeyince Mabud neylesin Mahmut!
Değil 300 sözde aydın müsveddesi,Fransa'nın alayı böyle bir şuursuzluğa düşse, Avrupa'nın her ülkesinden Haçlı müfrezeleri düzülüp sefere çıksa ne olacak,nereye varabilecek?Dinin sahibi Allah'tır.Kuran Allah kelamıdır.Kelam Allah'ınsa manen koruma ve kefalet de Allah'ın olacaktır.
Kimin ne haddinedir Allah'ın ayetlerini değiştirmek ve dokunmak? Asırlarca İncil üzerinde tahrifat ve tahribat yapanlar, işi gücü bıraktı da Yüce Kitabımıza mı gözü diktiler? İnanca saygı insan hakkıdır, bu hakka riayet edecek ülke nerede? Fransızlar, buna da Fransız demek ki?
Allah'ın hikmetinden sual olunmaz, kelamından kuşku duyulmaz. Hak din, Allah indinde İslam'dır. Yüce Yaratanımız öyle buyurmuyor mu; kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse şüphesiz ki Allah hesabı pek çabuk görendir.
Derler ki, hakikat iki kişiye muhtaçtır: Biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan. Devam edegelen tarih boyunca dilden dile akan, elden ele aktarılan, gönülden gönüle akıtılan hakikat ve hidayet ilkeleri Müslüman kalplerde hamd olsun kök tutmuş, kuvvetle tutunmuştur.
Fransızların teşebbüs ettiği çirkinliğe laf yetiştirmek bir bakıma zaman kaybı,misliyle cevap vermek bir yönüyle emek israfıdır. Onlar gitsin, Kilise çanlarını dinlesinler, işleyip işleyip çıkardıkları günahlarını dert etsinler. Kuran-ı Kerim ilahi hükümdür, hüküm ise Allah'ındır.
Son günlerde bir Afrika atasözünden hareketle karanlık bir siyaset kampanyası güncel ve gündemde tutuluyor. Neymiş; "Aslan, sırtlan, zebra ve ceylan sırt sırta koşuyorlarsa orman yanıyor" demekmiş! Merak ediyorum; yangın nerededir? Aslan kimdir? Sırtlan, zebra, ceylan kimlerdir?
Bu kapsamda acaba koşanların istikameti neresidir? Benim bildiğim sadece kovalanınca hızlı koşmak mümkündür. Kararmış vicdanlarında bulamadıklarını, karanlık viranelerinde kaybettiklerini sokak lambasında arayanlar çıtırtıdan ürken sincap gibi tabana kuvvet kaçanlardır.
Aslında yanan orman falan değildir. Orman yakmak değil, ormanı muhafaza etmek asıl ve lazımdır. Yapılan da budur. Ancak orman da çakalsız olmayacak, çakallar ise kuzunun bol olduğu yeri değil, sahipsiz kaldığı yerleri seveceklerdir. Çok şükür, kuzular sahipsiz değildir.
Doğan görünümlü şahin devri bitti derken, insan görünümlü çakalların pusuya yatıp, punduna getirip, milleti ve devleti pula çevirmek için durum ve ortam kolladıklarını da görmüş olduk. Uyarıyorum, bitpazarının kuralları geçmiyor, sinekli yoğurdun alıcısı bulunmuyor. Hadi başka kapıya!
Yusuf Has Hacib yine taşı gediğine koymuş: "Düşman kaçarsa bu yeterlidir, izleme onu;ileri giden doyuncaya kadar yer kamçıyı." Kaçan,kaçmaya heveslenen,kaçak güreşen,kibriti çakıp araziye uymak için hazırlık yapan kim varsa,diyorum ki, geçti Borun pazarı, sürün eşeğinizi Niğde'ye.
Madem yangın varsa,iddia sahiplerine,Yusuf Has Hacib'in sözüyle sesleniyorum: "Varsa ateş yaklaşma,eğer yaklaşırsan hazır ol yanmaya." Emin olunuz,leyleğin ömrü laklakla geçermiş, horozu çok olan köyün sabahı da geç olurmuş. Çürük çarık zihniyetlerin hal-i pür melali aynen budur.
Aslanla ceylanın sırt sırta koşması yangın sonucuysa şayet, Hacı Bektaş-i Veli'nin kucağındaki dostlukları nedir peki? Burada da mı orman yanıyor? Hem yangın çıkarmak için uğraşsınlar, hem de sözde yangından şikayet etsinler zavallılar, bu kadar mı aciz, bu kadar mı çaresizsiniz?
Meşe ile çınar birbirinin gölgesinde büyüyemezler. İhanetle sadakat aynı gövdede buluşamazlar. Millet ile zillet yangın da olsa dipdibe, yanyana, yanak yanağa bulunamazlar, tarih boyunca da bulunmamışlardır. Bu devam edegelen, devamlılığını temin eden bir insanlık gerçeğidir.
Madem söz hayvanlardan açıldı, alın size bir misal: Tilki gün doğarken gölgesine bakıp demiş ki; bugün öğle yemeği için bir deve bulacağım. Ve bütün sabahı bir deve arayarak geçirmiş. Öğle üzeri tekrar gölgesini görünce bu defa da fare bana yeter demek zorunda kalmış. Anlayana!
Ekonomik kriz çığırtkanlığı yapanlar, davulun kasnağına vuranlar, küresel simsar ve senaryolara bel bağlayanlar, hatırınızdan çıkarmayınız ki, ağılda oğlak doğsa ovada otu biter. Endişe etmeyin, vatanın ekmeği size bile yeter!
Serçeden korkanlar darı ekmezler. En doğru yol ise en dikensiz yol değildir. Kötümserlik ekenler, mağlubiyet biçecektir. Karamsarlık aşılayanlar melanet salgınına tutulanlardır. Çabalar beyhude, emeller boşunadır. Cumhur İttifakı siyasi kundakçılara 24 Haziran'ı dar edecektir.
Anıları kucaklayıp atiye yelken açan kutlu bir iradenin durması, boyunduruğu kabul edip esarete düşmesi ne vicdan, ne irfan, ne de iman açısından imkansızdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tam olarak kurum ve kurallarıyla yerleşesiye kadar kutlu mücadele sürecektir.
Öyle demiş Yusuf Has Hacib: "Meşale gibidir akıl, karanlığa göz; ölü tene candır, dilsiz için söz." Türk milleti akıl sahibidir, izan sahibidir, insaf sahibidir, vicdan sahibidir, asırlarca söylenegelen kutlu söz ve dileklerin tarafıdır ve bunlar devamlılık arz edecektir.
FETÖ'cü alçakların, PKK'lı bölücülerin, ipsiz, sapsız, birbirine benzemez paslı ittifakların sosyal medyadan iktidar çıkarma arayışları nafiledir, art niyetliliktir, yanlış hesap zaten Türk milletinin sinesinden aynen dönecektir.
İmza toplayıp niza çıkarmak için hava koklayan, zemin yoklayan, gariban pozuna girip mazlum postuna yatanlar avuçlarını yalayacaklar, inanıyorum ki, kaçacak delik, sığınacak liman arayacaklardır.
Diyorum ki, 24 Haziran'da millet iradesiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi resmen tesis edilecek, milli huzur ve istikbalin önündeki tüm ayrık otları temizlenecek, tüm oyunlar bozulacaktır. Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler."