TEHLİKELİ BİR OYUN OYNANIYOR
-Cumartesi sabahı ABD, İngiltere ve Fransa uçakları Suriye'yi bombaladı. Bunun bir savaş oyunu olduğunu söyleyenler de var 3. Dünya Savaşı'nın ayak sesleri olduğunu da. Siz ne diyorsunuz?
Suriye'de halen yaşamakta olduğumuz gelişmelerin tamamı bir senaryo ve bir oyun, hem de oldukça tehlikeli bir oyun. Bu tehlikeli oyunun dünya savaşına dönüşme ihtimali var mı derseniz, gerçekleşme olasılığı düşükte olsa ihtimaller dahilinde böyle bir seçeneğin olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca önceki değerlendirmelerde defalarca söylediğim bir husus var ki burada hatırlatmakta fayda var; "bütün coğrafyayı hatta biraz daha ileri gidilirse tüm insanlığı ateşe atacak böylesi bir oyunda başlama vuruşunu yapacak olan devlet kesinlikle bu maçı kaybeden taraf olacaktır. Bu nedenle aklı başında olan devlet bu topa girmek istemez, yoklama yumrukları ile rakibini sınayıp istediğini elde etmeye çalışır. "demiştim. İşte bu tezin sahibi olarak gözünü karartıp, başlama vuruşunu yapan ABD'nin bu işin sonunda kaybeden taraf olacağını rahatlıkla söyleyebilirim.
KAZANAN TARAF HEP İSRAİL OLUYOR
-Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumartesi günü İstanbul'da yaptığı konuşmada dünya devletlerine silahlanma politikasını gözden geçirme çağrısı yaptı. Bu çağrı sizce ne anlama geliyor?
ABD ve perde arkasındaki güdücüsü İsrail bugüne kadar kurulan kumar masalarında hep kahveci rolüne soyunmuşlardır. Yani kumarda hep kazanan taraf olmuşturlar. Bakın yakın tarih bunun örnekleri ile doludur. Irak ve İran'ı yıllarca savaştırdılar ve böylelikle Müslümanı Müslümana kırdırarak hem dünyadaki Müslüman sayısını azalttılar hem de bu ülkelere yaptıkları silah satışıyla inanılmaz paralar kazandılar. Keza Saddam Hüseyin ve Kuveyt denklemi de aynı.
Suriye krizinde kilit ülke Türkiye
EKONOMİK TERÖR DE UNUTULMAMALI
-Kazanan hep küresel silah sanayi mi oluyor?
Evet, Suriye sürecinde de aynı oyun planlanıyor. Suriye'de küresel akıl hem silah hem de bu silahların mühimmatlarının satışıyla inanılmaz paralar kazanıyor ve bu gidişle kazanmaya da devam edecek. Üstelik bu kazanç sadece silah sanayiyle sınırlı da değil. Aynı zamanda faiz ve döviz cephesinde de durum aynı. Kurlardaki ani oynamalardan küresel paranın baronları çok büyük kazançlar sağlıyorlar. Bu yapılana "ekonomik terör"de denilebilir. ABD'nin bugün en büyük ihraç kalemi nedir derseniz hiç düşünmeden "terör" derim. Dünyanın en büyük ve en organize terör örgütü görüntüsündeki ABD, terörü tüm dünya coğrafyasına ithal ederek bu yolla büyük kazançlar sağlıyor.
MİLLİ SAVUNMA SANAYİ BU YÜZDEN ÖNEMLİ
-Milli savunma sanayine yaptığımız yatırıma nasıl bakıyorsunuz?
Çok kritik! Suriye onların bu yolda ki son cepheleri. Çünkü yerli ve milli silah, savunma sanayimiz inanılmaz bir atılım içinde ve bu üretim şu an çok büyük bir testten geçiyor ve bu kriz atlatıldıktan sonra dünya silah pazarı ve onun getirdiği ekonomide bütün taşlar yerinden oynayacak. Bu piyasada koşulları ve şartları Türkiye'nin belirleyeceği bir ortam oluşuyor. Karşının paniğinin önemli sebeplerinden birisi de bu.
1400 ÇOCUK ÖLDÜRÜLDÜĞÜDE NEDEN SUSTULAR?
-Rejim, 5 yıldır Suriye'de sivil halka yönelik bir katliam gerçekleştiriyor. Ancak operasyon Doğu Guta'da yapılan saldırıdan sonra geldi. Neden bu kadar beklendi?
Hiç samimi bulmuyorum. ABD bugüne kadar sebep olduğu hangi olayla ilgili söylediklerinde samimi oldu ki bu söylediklerinde samimi olsun. Kısacık tarihine bugün yaşadıklarımıza benzer onlarca kirli ve kanlı olayı sığdıran ABD bugün dünyanın en güvenilmez ülkesi. Dolayısıyla ABD'nin Doğu Guta ile ilgili gerekçelerine ne biz ne dünya ne de Amerika'nın kendi halkı asla inanmıyor. Son operasyon desteklense de kimse samimiyetine inanmıyor.
2013 ağustosunda aynı Esed aynı yöntemle yani kimyasal saldırıyla kendi halkından 1.400 masum çocuk çoluğu katletti. Bu insan hamisi kesilen ülkeler başta ABD o zaman neden gık demedi.
ABD'NİN BÜTÜN PLANLARI İYİ GİDİYORDU
-Ben sorayım neden o zaman müdahale edilmedi?
Çünkü o tarihte her şey ABD'nin planladığı gibi gidiyordu. Türkiye'de sinsi darbe planları el altından başarıyla yürüyordu ve güneyimizde kurulacak terör devletinin temelleri atılıyordu. Dolayısıyla bu masum insanların katlinde bir sakınca yoktu, tam tersine bu gelişme küresel baronların menfaatine bir gelişmeydi. Bugün neden 100 kişi için bu tepki veriliyor. Çünkü ABD'nin bölgedeki tüm oyunu bozuldu, plan elinde patladı. ABD'nin muhakkak tekrar Suriye'ye saldırması için bir bahane gerekliydi. Sonunda bahane bulundu. Bu saldırıyı katil Esad'a İngilizlerin başını çektiği küresel akıl yaptırmıştır. İstihbarat temel kuraldır. Bir olay gerçekleştiğinde kimin yaptığını anlamak için gerçekleşen olayın kimin işine yaradığına bakılır. Bu nedenle yıllarını bu işe vermiş eski bir istihbaratçı olarak bu saldırıyı düzenleyenin küresel akıl olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yani karısı İngiliz vatandaşı olan Esad bu saldırıyı derin İngiliz devletinin talimatıyla yapmıştır.
SON NOKTAYI TÜRKİYE KOYACAK!
-Rusya ve ABD arasındaki bu bilek güreşinde Türkiye nerede durmalı?
Tüm uzmanların öngördüğü benimde katıldığım görüş odur ki bölgede yeni bir oyun masası kuruluyor ve kurulan masada kartlar yeniden karılıyor. Kartlar yeniden dağıtılacak ve oyun yeniden başlayacak.
Şu an hala masa üstündeki destenin içinde olan ve oyuncuların onu çekmek için birbiriyle yarıştığı sürecin içindeyiz. Jokeri yanına çeken oyunu kazanacaktır. Bölgede yaşanacakların belirleyicisi Türkiye olacaktır.
Şu an oyunda bulunan baş aktörler içinde en mantıklı olan, devlet aklı ve tecrübesiyle hareket eden tek ülke Türkiye. Türkiye verdiği mücadeleyi insanlık adına ve çok samimi duygu ve düşüncelerle veriyor, en ufak art niyeti, geri planda en ufak sinsi bir niyeti yok. İşte bu samimi duruşu, tarihten gelen asaleti ve güvenirliliği Türkiye'ye bu krizde arabulucu rolünü üstelenme misyonunu yüklüyor. Türkiye'nin bu konuda seçme şansı yoktur. Bu durumu gören ABD geçtiğimiz günlerde Fransa'ya Suriye konusunda Türkiye ile işbirliği yapmak lazım çağrısını yapmıştır. Bu gerçeği gören Rus yetkililer Türkiye bu krizde arabulucu olmalı cümlesini kurmuşlardır. Dolayısıyla bölgede son noktayı koyacak ülke Türkiye olacaktır.
TERÖRLE MÜCADELEDE KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDERİZ
-Suriye'deki son gelişmeler Türkiye'nin terörle mücadelesine zarar verir mi?
Türkiye kendine ve insanlığa tehdit gördüğü teröre karşı pozisyonunu alırken tarafsız ve doğru bildiği bir taktikle yola çıktı ve zaman zaman bu yolda alacağı mesafeyi engellemek adına "Afrin'de Ruslar var, operasyona ne derler", "Mümbiç'te ABD var, operasyona müsaade ederler mi" gibi ihanet dolu tepkilerle karşılaştı ve her seferinde devletin zirvesi tek bir cümle ile cevap verdi. "Terörle mücadelede teröristin yanında kimin olduğuna bakmayız, vurur geçeriz." Bu cevabı alması gerekenler aldılar ve sonuçta bugünkü başarı ortaya çıktı. Şu an Akdeniz'de Suriye'de sular ısınmıyor adeta kaynıyor. Arabulucu olarak tansiyonu düşürdükten, kısacası sular durulduktan sonra bizde terörle mücadelede kaldığımız yerden temizliğe devam edeceğiz. Bu esnada güvenliğimizi tehdit etmeye kalkan, sinsice arkamızdan iş çeviren olduğu takdirde de gereken cevabı anında alacaktır. Bunu çok iyi gören kutup taraflar Türkiye ile ilgili konularda çok temkinli hareket etmekte, kullandıkları cümleleri titizlikle seçmekte ve hatta mümkün olduğu kadar Türkiye'yi dillendirmemeye özen göstermektedirler. Bunda da Türkiye'nin tepkisinden ve bölgedeki ağırlığından duyulan çekince temel faktördür.
TÜRKİYE'NİN DESTEĞİNİ ALMAYAN SURİYE MESELESİNİ ÇÖZEMEZ
-Suriye meselesinin geleceğini nasıl görüyorsunuz. Sorun iyice kilitlendi mi?
Suriye'de ciddi bir kriz var ve ABD yaptığı ilk saldırıdan sonra saldırıya bilinçli olarak ara verdi. Bunda amaç bölge ve dünya devletlerinin gelişmelere olan tepkilerini ölçmekti. Yakın dönemde Dünya ABD'nin sebep olduğu iki büyük kriz yaşadı ve bu ağır krizlerden dünyayı kurtaran ülke binlerce yıllık devlet tecrübesiyle Türkiye oldu. Bu krizlerin biri Kudüs krizi diğeri körfez ülkeleri kriziydi. İkisi de başarıyla geçiştirilerek oyun bozuldu ve BM tarihinde ilk defa Türkiye'nin önderliğinde insanlık hayrına birleşti. Şimdi bu emperyal devletin yarattığı yeni bir kriz var. Suriye! Bu krizide yönetecek ve sonlandıracak ülke şüphesiz Türkiye'dir. Türkiye'nin desteğini almayan hiçbir devlet Suriye meselesini çözemez.
İSA TATLICAN / SABAH GAZETESİ