Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanık Demirtaş, avukatları ve bazı HDP milletvekilleri katıldı. Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır'dan Ankara'ya alınan davanın duruşmasının bugünkü oturumunda Demirtaş'ın eşi ve çocukları da hazır bulundu. Dün 1, 2 ve 31 No'lu fezlekelere ilişkin savunma yaptığını dile getiren Demirtaş, bugün de 3 ve 9 No'lu fezlekelere ilişkin savunma yapacağını söyledi.
"O KONUYU ANLATMAK İSTİYORUM"
Fezlekelerin, hendek, barikat kurulan ve çatışmaların yaşandığı ilçelerdeki olaylara yönelik açıklamalarına ilişkin olduğunu belirten sanık Demirtaş, "O dönemde herhangi bir silahlı çatışmaya girmedim. Benim o dönem yapmış olduğum konuşmalarım demokratik özerkliğe yönelik olmuştur. Savcılık, demokratik özerkliğin sözlü olarak söylenmesini suç görmüşse o konuyu anlatmak istiyorum." diye konuştu. Demirtaş, 2007 yılında bağımsız milletvekili seçilip parlementoya girdikten sonra Demokratik Toplum Partisini kurduklarını ve partinin tüzüğüne "demokratik özerklik" maddesini eklediklerini, daha sonraki mensubu olduğu partilerin tüzüklerinde de bu maddenin bulunduğunu savundu.
"HENDEK VE BARİKAT YOKKEN DE BİZ BU İDARİ SİSTEMİ SAVUNUYORDUK"
Daha sonra kurulan Barış ve Demokrasi Partisinin tüzüğünde de "demokratik özerklik" ilkesinin bulunduğunu anlatan Demirtaş, "Seçim dönemlerinde katıldığımız tüm programlarda açıkça demokratik özerkliği savunmuş, seçmene bir idari model olarak sunmuşuzdur." dedi. Her siyasi partinin kendine özgü farklı idari modelleri savunduğunu belirten Demirtaş, şöyle devam etti: "İddianamede, 'Hendek ve barikat kuruldu, Demirtaş da bunu demokratik özerklikle savundu.' şeklinde bir algı oluşturulmuş. Hayır, hendek, barikat yokken de biz bu idari sistemi savunuyorduk. Halkların Demokratik Partisi olarak cumhurbaşkanlığı seçiminde açıkça seçmene vaadimiz demokratik özerkliktir. Merkezi hükümetin yanında güçlü bir yerel yönetimler modeli olacaktır. O dönem hiç kimse bunu bir bölünme projesi diye tartışmadı. Bu, bir idari model önerisidir. Mitinglerde ne söylediysem Meclis'te de aynısını söyledim. Biz devlette merkezileşmiş yetkiyi yerele doğru dağıtmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz."
Demirtaş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulduğunda partilerinin anayasa değişikliğine ilişkin vermiş olduğu teklifte de "demokratik özerklik" maddesinin bulunduğunu savundu. Türkiye'de hendek ve barikatların, çözüm süreci devam ederken Diyarbakır- Bingöl karayolunda ve Cizre'de ortaya çıktığını belirten Demirtaş, o dönem partisinin, milletvekilleri İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'ı bölgeye göndererek hendek kazanları diyalogla ikna ettilerini ve sorunun çözüldüğünü söyledi.
HENDEK VE BARİKAT İTİRAFI
2015 yılının ağustos ve eylül aylarında hendek, barikat ve silahlı grupların ortaya çıkmasından sonra çözüm sürecinin fiili olarak sona erdiğini ifade eden Demirtaş, şunları dile getirdi: "Bölgeden ilk haberler geldiğinde hendek ve barikatların bu kadar yaygın olduğunun farkında değildim. Birkaç sokakta yerel sorunlarla ilgili olduğunu düşündüm. Aradan 15 gün geçince sivil halkın da bu olayların içinde olduğu bilgileri gelmeye başladı. Siyaset yaptığım dönemde ıskaladığım olay budur. Daha sonra parti kurullarında bir karar aldık, bu hendek, barikat olan ilçelerin tamamında. Eylül ayı ortasından itibaren her gün 2 ya da 3 ilçede miting yapma kararıydı. Cizre, Nusaybin, Diyadin, Başkale, Yüksekova, Varto ve Silvan ilçelerinin tamamını gezerek miting yaptık. Gittiğimiz ilçelerde, 'Siz bize oy verdiniz. Hendek, barikat ve çatışma yoluyla hiçbir gencimiz bu işte olmayacak. Bir bedel ödenecekse siyaseten biz ödeyeceğiz.' dedik."
"Kusura bakmasınlar, hendek ve barikat var.' diye yıllardır savunduğum demokratik özerkliği savunmaktan vazgeçemezdim ama o dönem hendek ve barikata da karşı çıkmaya devam ettik." şeklinde savunma yapan sanık Demirtaş, hendek ve barikatların kurulduğu dönemde operasyonları yöneten komutanlar ve emniyet amirlerinin darbe girişimi nedeniyle tutuklandıklarını ya da açığa alındıklarını öne sürdü.