Sanatçıların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte sınıra giderek kahraman Mehmetçik'e verdiği desteği içine sindiremeyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hakaret ve iftiralarını dün de sürdürdü. Sanatçıların yaptığı açıklamaya daha önce söylediği çirkin sözlerin arkasında durarak karşılık veren Kılıçdaroğlu "Az bile söyledim" diyerek hakaretlerini bir üst seviyeye çıkardı. Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine siyasilerden büyük tepki gelirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da salı günkü grup konuşmasında kendisine yönelik hakaret ve iftiralarından dolayı Kılıçdaroğlu'na 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği 15 sayfalık dava dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, partisinin 3 Nisan 2018'deki TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, Erdoğan'ın kişilik haklarını ihlal eden ve saldırı kastıyla ağır hakaretler içeren ifadeler kullandığını söyledi. Erdoğan'ın onur ve saygınlığına yönelik ifadeler sarf edildiği kaydedilen dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun TBMM grup toplantısındaki sözlerine yer verildi. Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'a yönelik haksız ve mesnetsiz ithamları ile üslubunun bir insana yakışmayacak ölçüde düzeysiz, seviyesiz ve ahlak dışı olduğu ifade edilen dilekçede, "Kişinin üslubu kişiliğinin bir yansımasıdır, sahip olduğu değerlerin dışa vurma biçimidir. Bu nitelikte sözlerin, pozisyonu itibarıyla sorumlu davranması gereken davalıdan sadır olması ülkemiz için büyük bir talihsizliktir" denildi.
FETÖ AHLAKI VAR
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında ileri sürdüğü iddiaların gerçek dışı olduğu vurgulanan dilekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu: "Bu iddialarla ilgili daha önce çeşitli vesilelerle açıklama yapılmış, iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekaya sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde izah edilmiştir. Ancak aynı iddiaların tekrarlanmasından anlaşılacağı gibi davalı, gerçeklerle yüzleşmek yerine inandığı yalanların konforunda yaşamayı tercih etmektedir. Bu nedenle davalının konuşmasında geçen haksız, ve mesnetsiz iddialarıyla ilgili olarak ayrıca cevap vermeye gerek görülmemiştir. Ancak bu vesileyle şunu ifade etmek gerekir ki gerçeklerin bu ölçüde çarptırılması, yalanın bu kadar rahat ifade edilmesi, hakaret ve iftiranın bu denli olağanlaştırılması geçmişte örneklerini pek çok kez müşahede ettiğimiz bir FETÖ ahlakıdır. Bu ahlakın, ana muhalefet partisi liderinin şahsında tecessüm etmesi ülkemiz için kaygı vericidir."
SİYASİLERDEN SERT TEPKİ
Akılda fikirde fukaralığı var
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: Kılıçdaroğlu'nun akılda, fikirde bir fukaralığı var, bunu kapatmak için de saldırıyor, hakaret ediyor, küfür yapıyor. Afrin'de Türkiye'nin elde ettiği başarıdan rahatsız. Bu başarı, Kılıçdaroğlu'nun ayarlarını da asabını da bozmuş. Ben beklerdim ki, Kılıçdaroğlu da Zeytin Dalı Harekâtı devam ederken oraya gitsin de bir kamuflaj da o giysin. O da gitsin, Mehmetçiğe destek, moral versin. Ama FETÖ terör örgütünün "DEAŞ'lıları Türkiye'de eğitiyorlar" vesaire iftiraları ortaya atıldığı zaman milletvekilleri, "Burada DEAŞ'lılar var mı ?" diye bölgeye, kamplara gittiler. Bu rezillik Kılıçdaroğlu'nun tam da kendisine ait.
Mehmetçik ile hemhal olana teşekkür edilir
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: Siz İstanbul'dan kalkıp sınırda Mehmetçik ile hemhal olan birilerine ancak teşekkür edersiniz ama hakaret etmeye hakkınız yok. Siz de gidin siz de beraber olun, yakışan budur. Aslolan ülkemizdir, ülkemizin birliği, dirliğidir. Kalkıp ucuz siyasi muhalefet gösterisi yapma çabaları, siyasi partilere, bir ana muhalefete asla yakışmayacak durumdur. Zaten Türkiye'de sorunlardan biri de ana muhalefet sorunudur. AA
Tahammülsüzlüğü siyasi cinnete vardı
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın: Kılıçdaroğlu'ndaki tahammülsüzlük, basiretsizlik; hezeyan boyutlarını aşmış, siyasi cinnete varmıştır. Politik çapsızlık ve yetersizlik sendromu kronik bir hâl alan Kılıçdaroğlu'nun ağzından çıkanı kulağı duymamakta; diline gelen, gönlünden geçene bile rahmet okutmakta. Sanatçı ve sporcuların askerimize moral vermek üzere ziyaret davetine icabet etmeleri alkışlanacak bir tutum. Bundan eleştiri gerekçesi çıkarmak cehalettir, aymazlıktır, hazımsızlıktır. Cumhuriyet'i kuran CHP, kurucu değerlerden uzaklaşarak 'Cumhuriyet düşmanlarının ini' hâline geldi.
Askerlerin yüzüne nasıl bakacaklar?
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş: Açıklamaların tamamı son derece seviyesiz, yersiz, anlamsız ve rencide edicidir. Ben de oradaydım. Çok zor şartlarda arkadaşlarımız oraya gittiler. Tamamen kendi inisiyatifleriyle gittiler. CHP için maalesef çok talihsiz bir kara leke olmuştur bu eleştiriler. Bu açıklamaların ardından CHP askerin yüzüne nasıl bakacak. Keşke o kafilenin içinde CHP'liler de olsaydı. Bunları söyleyenler nasıl orada gidip destek verecekler. Nasıl askerlerin yüzüne bakacaklar.
Hiç kimse oraya şov yapmak için gitmedi
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: Hiç kimse oraya şov amacıyla gitmedi. Gayet olgun bir şekilde askerlerimizle birlik, beraberlik içinde bir akşam geçirdiler. Ana muhalefet liderinin bu ziyaretten neden bu kadar rahatsız olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Onlar bunu bir sanatçı duyarlılığıyla gerçekleştirmiştir. Bunu alıp bir siyasi polemik malzemesi yapmak ancak ve ancak ana muhalefet liderinin siyaset tarzının sefaletini ortaya koymakta. Sizi tutan ne? Buyurun siz de gidin. Bir sınır karakolunu siz de ziyaret edin.
Toplumu asıl geren CHP
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: Toplumu asıl gerenin CHP olduğunu bir daha gördük. Bir sanatçı hükümeti eleştirince ya da Cumhurbaşkanımıza hakaret edince el üstünde tutuluyor. "Sanatçı savaştan yana olmaz barıştan yana olur" diyerek nerede durduğunu gösteriyor. Bu söylemleriyle PYD'nin siyasi sözcülüğünden başka bir şey yapmıyor.
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş: Terör örgütünü aklamaya çalışan akademisyenler bildirgesini yayımlayanlara sahip çıkan Kılıçdaroğlu'nun askerimize destek veren sanatçılara hakaret etmesi gerçek zihniyetini de gözler önüne sermiştir. Tam anlamıyla bir seviyesizliktir.
AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz: Ziyaret anlaşılıyor ki CHP`nin moralini bozmuş. Kılıçdaroğlu`nun nefret dilini siyasetten sonra her alana yaydığını görmekteyiz.