Şahadetinden kısa bir süre önce kardeşi uzman çavuş Mustafa Dunca'ya gönderdiği vasiyeti ile Türkiye'yi ağlatan şehit Binbaşı Mithat Dunca'nın eşi ve 30 yıllık arkadaşları Afrin kahramanını SABAH'a anlattı. 'Mazlumlar ağlamasın, Türkiye ilelebet payidar kalsın' deyip cepheye gönderdiği kocasını anlatan Lütfiye Dunca, "İki sevdası vardı biri ailesi diğeri vatan. 'Vatan sağ olmazsa ailem de kalmaz, önce vatan' demişti. Öyle de yaptı, bir büyük sevdası yaşasın diye diğer sevdasından vazgeçti" dedi.
"AFRİN'İ ALIP GELECEĞİM"
Türkiye şehit Binbaşı Mithat Dunca'yı (43) Zeytin Dalı Harekâtı'nın 57'nci gününde, operasyonun zafer gününde yaşamını yitirmesiyle tanıdı. Görevi nedeniyle kızı Zeyno'sunu 9 aylıkken görebilen, Mehmetçikler'in 'merhametli Mithat babasını', 16 yılı dağlarda, son 5 yılı ise Irak ve Suriye'de geçen şehit komutanı, eşi Lütfiye Dunca şöyle anlattı:
"Operasyon başladı, bir hafta geçti yerinde duramıyor, çok üzgün... 'Neden bizi çağırmıyorlar, benim burada ne işim var' diye çok üzülüyordu. İkinci haftası çağırdılar. Vedalaşırken alnımdan öptü, 'Seni çok seviyorum kızıma ve kendine iyi bak. Afrin'i alıp geleceğim, bu son görev' dedi. 16 yılda ilk kez kaygılıydım, gözüm sürekli telefondaydı, korkuyordum. Gittiği gün ağlamaya başladım şehit olduğu güne kadar.
16 yıl ayrı kaldık, o dağları, ben ve kızımız da onu bekledik. Biz onu, o da vatanını çok severdi. Suriye son gurbetimizdi, orası temizlenince emekli olacak, İzmir'den alacağımız küçük evin bahçesinde çiçek yetiştirecektik. Olmadı.
O vatanını çok sevdi, bize de böyle öğretti. İkimizin aşkı çok büyüktü, silah arkadaşları 'Kıskanıyoruz sizi' derdi. Birbirimize bakarak severdik, o beni, ben de onu izler, sevdamızı büyütürdük. Şimdi bu büyük aşka Türkiye şahit. Biz ıslanmayalım diye yağmurlu havada bizi sokağa çıkarmayan adamı yitirdik. Ama onun için ve vatan için dik duracağım. Sevdasını yaşatacağım.
SON MESAJ: GÜNEŞ DOĞUYOR
Şehit Binbaşı son olarak Afrin'den sabah saat 07.00'de güneşin doğumunu çektiği bir fotoğrafı paylaşmış. Acılı eşi o fotoğrafa bakarak, "Meğer Afrin'in kurtuluşu için doğmuş o güneş, Mithat'ım batarken" diyor.
2 SEVDASI VARDI: AİLESİ VE VATANI
Şehidin 30 yıllık dostu Binbaşı M.K.:
"Mithat'ı 14 yaşında 1989'da askeri lisede tanıdım. Okulun gülen yüzü, dereceleri toplayan zeki öğrencisiydi. Vatan ve âşık olduğu askerlik konusunda çok hırslı ve inatçıydı. Binbaşı olduktan sonra bile hâlâ sınavlara hazırlanıyor, boş vakitlerini spor salonlarında seçmeler için geçiriyordu. En zor kursları, sınavları hep birincilikle bitirdi.
Özel Kuvvetler'e girmek için aylarca çalıştık. 'Düşman gücümüzü, dost şefkatimizi görmeli' derdi. 20 yıl tim komutanlığı yaptı. İki şey çok kutsaldı; vatanı ve ailesi. Babacan bir tavrı vardı, askerleri onun hayatıydı, kimseye emanet etmez, dertleri ile dertlenirdi. Onlarca kursiyeri orduya kattı. 15 Temmuz dahil tavrı ve tarafı hep vatandan yana oldu.
İLK GÖREVİ GİBİ HEYECANLIYDI
Mithat ile Afrin'e gitmeden bir iki gün önce görüştük, çok heyecanlıydı. Sanki yeni asker olmuş, ilk sınır ötesi görevi gibi davranıyordu. 'Afrin çok mühim, o topraklara güneş doğmazsa Türkiye'de çiçekler açmayacak. 7 yıl Irak'ta mazlumlar için mücadeleyi boşa vermedik. Canlar gidecek ama mazlumlar gülecek. Afrin son. Burası kurtulduktan sonra emekli olacağım' demişti. Meğer o idealist adam son vazifesini yapmaya, vatan için ölmeye gidiyormuş. Onunla büyüdüm, şimdi Mithat'sız kaldık."