MAHMUT ÖVÜR'ÜN YAZISINDAN BAŞLIKLAR
Türkiye, son yıllarda "stratejik ortağı" ABD'ye karşı bağımsız siyaset izlemesinin bedelini çokyönlü kuşatmayla aldı. Başını ABD'nin çektiği küresel ve bölgesel güçler, ekonomiden siyasete her alanda Türkiye'yi sıkıştıran bir siyaset izledi. ABD sonunda geçmişten beri ilişkili olduğu terör örgütlerini de devreye sokarak bu kuşatmayı derinleştirdi. Öyle ki, FETÖ darbe yapacak kadar "taşeron" görevini yerine getirirken, aynı anda PKK ve DEAŞ da Türkiye'yi iç savaşasürükleyecek hamleler yaptı.
Bu kuşatmaya son dönemde başını Suudi Arabistan'ın çektiği Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi Arap ülkeleri de katıldı. Hepsi de "Sahibinin Sesi"ne uyarak Türkiye'yi düşman ilan etti. Sahip rota değiştirdikçe onlar da rota değiştirdi. O değişiklik en acımasız biçimde Suriye iç savaşında karşımıza çıktı. Suudiler, DEAŞ ve PKK terörüne parasal ve lojistik destek verirken, hiç ilişkisi olmayan FETÖ ile de yakınlaştı.
Tabii iş sadece orada kalmadı.
FETÖ'nün yaptığı 15 Temmuz darbe girişimine, BAE'den aynı zamanda Mısır'daki darbeyi finanse eden CIA bağlantılı Muhammed Dahlan açık destek verirken, Wikileaks belgelerine göre Suudiler de gizli destek verdi.
Şimdi bu kirli ilişkinin çok daha ileri boyutlara taşındığı konuşuluyor.
Önümüzdeki günler çok şeye gebe...
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ