Kırsalda ağır kayıplar veren YPG/PKK'lı teröristlerin, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı direnemeyeceğini anlayınca Afrin'den kaçtığı ortaya çıktı. "Şehir savaşı"nı göze alamayan teröristlerin, büyük bir hezimete uğrayacağını görerek Afrin'den kaçtığını söyleyen Güvenlik ve Terör Uzmanı Abdullah Ağar "Yaklaşık 5-6 bin terörist Afrin'den kaçtı, bir miktar PKK'lı da şu anda silah ve teçhizatını bırakarak ilçede varlığını sürdürüyor" dedi.
AFRİN, DİRENİŞLE KARŞILAŞMADAN KONTROL ALTINA ALINDI
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, "Afrin'de meskun mahal savaşları yaşanacak, terör örgütü asıl direnişi orada gösterecek" iddialarına karşın dün, harekat kapsamında Afrin ilçe merkezi hiçbir direnişle karşılaşılmadan kontrol altına alındı.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yürütülen meskun mahal operasyonlarında elde edilen stratejik öngörünün, Zeytin Dalı Harekatı'nda etkin olarak kullanılması başarıyı getiren en önemli faktör arasında yer aldı.
Başlangıcından bu yana 3622 teröristin etkisiz hale getirildiği harekatla kırsalda ağır kayıplar veren terör örgütü, TSK birliklerinin, 17 Mart'ta Afrin'in kuzeyinde buluşmasıyla ilçe merkezini üç taraftan kuşatmasının ardından "şehir savaşı"nı göze alamadı, Afrin'de de büyük bir hezimete uğrayacağını gördü.
MENBİÇ, HASEKE, RAKKA, TEL RİFAT İLE HALEP'İN KUZEYİNE KAÇTILAR
Bunun üzerine şehir merkezinde bulunan 5-6 bin civarında terörist, ayrı gruplar halinde Menbiç, Haseke, Rakka, Tel Rifat ile Halep'in kuzeyine kaçtı.
Dünyanın sayılı orduları arasında yer alan TSK'nin, harekat kapsamında kullandığı yerli silahlar ve yüksek teknoloji ürünü sistemler, teröristlerin bölgeden kaçmasını tetikleyen unsurlar arasında yer aldı.
"5-6 BİN TERÖRİST BÖLGEDEN KAÇTI"
Güvenlik ve Terör Uzmanı Abdullah Ağar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, terör örgütünün özellikle sözde lider ve dağ kadrosunun, kendileri açısından tehlikeyi görmelerinin ardından Afrin'i peyderpey boşaltmaya başladığını söyledi.
Harekat kapsamında 6 bin civarında teröristin etkisiz hale getirildiğini vurgulayan Ağar, şöyle konuştu:
"Yaklaşık 5-6 bin terörist Afrin'den kaçtı, bir miktar PKK'lı da şu anda silah ve teçhizatını bırakarak Afrin içinde varlığını sürdürüyor. Çıkanlar, özellikle Kandil'den ve Fırat'ın doğusundan gelenler. Fırat'ın doğusuna Rakka'ya, Haseke'ye kaçan teröristler var. Menbiç'ten gelenler Menbiç'e kaçtılar, bazıları Halep'e kaçtı. Bu yönde bilgiler var. Katme tarafındaki bir kısım unsurların Nubul Zehra tarafına geçtiğine dair bilgi var. Afrin kırsalında yetiştirilen teröristlerin Fırat'ın doğusundaki alanlara, Rakka ve Tel Rifat tarafına doğru gittiği, Kandil'den gelen ve Fırat'ın doğusundan gelenlerin de Rakka ve Haseke'ye doğru gittiğine ilişkin bilgiler var."
Türkiye'de bir kesimin, ilginç şekilde TSK'nin ortaya koyduğu etki ve stratejiyi anlamlandıramadığını söyleyen Ağar, "Afrin içindeki meskun mahal harekatı için şu çok önemli, 17 Mart gecesinde başlayan bir etki var. Silahlı Kuvvetler, özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki meskun mahal çatışmalarında elde ettiği stratejik öngörüyü Afrin'de kullandı. TSK'nin daha önce yaptığı meskun mahal operasyonlarının burada bir tecrübe, pratik ve strateji olarak karşımıza çıktığı görünüyor." diye konuştu.
Operasyon başlamadan önce çektikleri fotoğrafı twitter ve facebook üzerinden paylasan PKK/YPG'li kadın teröristlerin 15'inin öldürüldüğü ortaya çıktı.
"TSK CAN ALICI DARBEYİ VURDU"
TSK birliklerinin, 17 Mart'ta Afrin'in kuzeyinde buluşmasıyla ilçe merkezini üç taraftan kuşatmasını hatırlatan Ağar, şunları kaydetti:
"Silahlı Kuvvetler bir anda asıl can alıcı darbeyi vurdu, Afrin'in kalbini merkez alan kuzeyden güneye, doğudan batıya bir yarma harekatı yaptı. TSK, Afrin'in kalbine mızrağı sapladığında PKK daha uyanmamıştı. PKK uyandığında ise artık tam bir çaresizlik içinde yapabileceği hiçbir şey kalmadı. Afrin ve PKK ikiye bölündü, diğer alanlar parça parça koparılıyordu. PKK bundan sonra mikrolaşmaya, sıyrılmaya, kaçmaya, dağılmaya başladı. Bu temel fotoğraf üzerine aslında bir etki çıktı. Baskın tarzında yapılan bir yarma harekatı PKK'nın bütün hayallerini yıktı, iddiasını çökertti, PKK dağıldı. Harekatın özeti bu. Dün sabahın erken saatlerinde bize 'Afrin düştü' mesajını veren temel etken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ortaya koyduğu stratejik akıl ve o stratejik aklın sahada büyük bir başarıyla uygulanmasıdır."
Operasyon bölgesinde canlı yayın yapan İHA ekibine böyle ateş açıldı
"YERLİ SİLAHLAR HAREKATIN EN TEMEL KUVVET ÇARPANIDIR"
Yerli silahların harekatın başarısındaki önemine dikkati çeken Ağar, "Kullandığımız sofistike silah sistemleri, yüksek teknoloji ürünü silahlar, harekattaki en temel kuvvet çarpanıdır. Bu kuvvet çarpanı özellikle keşif ve gözetleme vasıtaları, taarruz unsurlarımız, taarruz helikopterlerimiz, SİHA, İHA ve İKU'larımız, açıkçası PKK'nın hareketlerini gerçek zamanlı, anbean gözlememize ve onların üzerinde hem istihbarat hem tedbir hem de etkileme, vuruş anlamında bize büyük bir etki ve güç sağlamıştır." değerlendirmesini yaptı.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Güvenlik Uzmanı Murat Aslan, "Teröristlerin Türk hududuna yakın tesis ettikleri mevziler tahmin ettiklerinden daha dayanıksız ve aşılabilir çıktı. Teröristler, TSK ve ÖSO'ya karşı düzenli bir ordu gibi mevzi harbi yapabileceklerini düşündüler ancak TSK, diplomasi dahil devlete ait tüm imkanları en iyi şekilde kullanarak sinerji yarattılar." dedi.
TSK'nin kullandığı üstün teknoloji karşısında terör örgütünün stratejisinin çöktüğünü ve örgütün dağıldığını dile getiren Aslan, bölgeden kaçan örgüt mensuplarının muhtemelen Fırat doğusuna çekildiklerini, toparlanma sürecine girerek farklı bölgeleri de kullanabileceklerini belirtti.
TSK'nin kullandığı yüksek teknoloji silahlarının tahrip etkisi ve gelişmiş bilgi sistemleriyle desteklenmesinin caydırıcılığı ve isabet oranını artırdığını söyleyen Aslan, yerli silahların ise dışa bağımlılığı azaltırken harekatın sürdürülebilirliğinde önemli rol oynadığına dikkati çekti.
Zeytin Dalı Harekatı sonucunda, bir terör örgütünün konvansiyonel bir silahlı güç olamayacağının net olarak görüldüğünü kaydeden Aslan, ABD ve diğer Batılı ülkelerin gelecek dönemde, terör örgütlerine meşruiyet kazandırmak yerine, meşru güçlerle muhatap olmasının gerekliliğinin de anlaşıldığını vurguladı.