Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, "Balyoz", "askeri casusluk", Hrant Dink, "devrimci karargah" davalarına bakan mahkemelerin kararlarını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin eski üyesi Ahmet Toker, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Toker ve yakınları ile avukatı katıldı.
Duruşmada, eski HSYK üyeleri İbrahim Okur, Mustafa Kemal Özçelik ve Ömer Köroğlu ile eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici ve eski savcı Bayram Bozkurt tanık olarak dinlendi. Okur ve Bozkurt, tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle duruşmaya katılırken, diğer tanıklar salonda hazır bulundu.
Mustafa Kemal Özçelik, tanık olarak verdiği ifadede, Adalet Bakanlığında görev yaptığı dönemde sanığın da Yargıtay'da tetkik hakimi olduğunu söyledi.
"CEMAAT ÜYESİ OLDUĞU KONUSUNDA KUŞKUM YOK"
Özçelik, "Toker ile ilgili tetkik hakimliğinden beri herkesin kanaati cemaat üyesi olduğu yönündeydi. Sohbet ortamında bir araya gelmedik ama bu yapının içinde olduğunu sık sık duyardım. Cemaat üyesi olduğu konusunda kuşkum yok." dedi.
Toker'in, dosyada sivil imamlar ve Özçelik ile bir araya geldiğine delil olarak gösterilen baz istasyonu sinyalleri bulunduğunu belirterek, bu kişileri tanıyıp tanımadığı ve böyle bir toplantı yapılıp yapılmadığı yönündeki sorusuna karşılık Özçelik, sivil imam olduğu belirtilen kişileri tanımadığını, böyle bir toplantı gerçekleştirilmediğini savundu.
Eski başsavcı Durdu Kavak'ın ifadesinde Yargıtayı yöneten 9 kişilik bir yapıdan söz ettiği ve bu yapı içinde Özçelik ile Toker'i de saydığı anlatılarak, böyle bir yapı olup olmadığı sorulan Özçelik, "Kendi adıma bu ifadenin tamamen yalan olduğunu söylüyorum. Ben o yapıda değildim. Ahmet Bey'in olup olmadığını bilmiyorum." diye konuştu.
İbrahim Okur da sanığı Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki tetkik hakimliği döneminden tanıdığını, Bakanlığın Brüksel'deki bir programına beraber katıldıklarını, dönemin Daire Başkanı Mahmut Acar'ın kendisinden övgüyle söz ettiğini anlattı.
Okur, Toker'in, 2011'deki Yargıtay üyeliği seçiminde cemaat mensubu kurul üyelerince önerilen isimler arasında yer aldığını bildirdi.
Yargıtaya 2011'de 16-17 üyeyi kapsayan ikinci bir seçim yaptıklarını belirten Okur, cemaat mensubu kurul üyelerinin burada da önerdikleri isimlerin seçilmesini istediklerini, kendilerinin ise ilk seçimde yeterince kontenjanları olduğundan bu kez onlara kontenjan vermeyeceklerini söylediklerini savundu.
Konuyla ilgili cemaat mensubu kurul üyelerinden birinin Çukurambar'daki evinde toplandıklarını aktaran Okur, toplantıya Yargıtaydaki durumu anlatmaları için Toker ile eski Yargıtay Genel Sekreteri Aydın Boşgelmez'in de çağrıldığını söyledi.
Toker'in cemaat mensubu olduğunu düşündüğünü dile getiren Okur, bu düşüncesini destekleyen somut olaylar yaşandığını ifade etti.
Bir başka olayın Balyoz davasıyla ilgili olduğunu ifade eden Okur, tutuklama kararlarından sonra kendisine mektuplar geldiğini, bu mektupları kurulda dile getirerek bazı yanlışlar yapıldığını söylediğini anlattı.
MİT müsteşarının ifadeye çağrılması olayının ardından basına özel yetkili hakim ve savcıların yetkisinin azaltılması gerektiği yönünde demeçler verdiğini belirten Okur, cemaat mensubu kurul üyelerinin buna karşı çıktığını bildirdi.
Okur, Balyoz davasında yaşanan olumsuzlukları anlatınca da "Yargıtay'dan birilerini çağıralım, olayın teknik kısmını anlatsınlar" denildiğini ve Toker ile eski Yargıtay üyesi İlyas Şahin'in mektuplarda dile getirilen itiraz konularına karşı teknik anlatım yaptığını ifade etti.
İbrahim Okur, "Burada ilginç olan şey, dosya henüz Yargıtaya gelmemişti ama benim mektuplarla öğrendiğim şeyleri Ahmet Bey de biliyordu." dedi.
Toker ile ilgili kanaat sahibi olmasını sağlayan üçüncü olayın Yargıtay tetkik hakimi Nesrin Şengün'ün üye seçilme sürecine ilişkin olduğunu vurgulayan Okur, Yargıtay'a yapılan 3. ya da 4. seçimde Şengün'ün üye olmasını istediğini ancak cemaat mensubu olduğunu düşündüğü kurul üyesi Teoman Gökçe'nin buna şiddetle karşı çıktığını anlattı.
Bu toplantının sabahında Nesrin Şengün, eşi Erhan Şengün ve Ahmet Toker'i kurula girerken gördüğünü anlatan Okur, "Teoman Gökçe, Toker'e haber etmiş, Toker de Erhan ve Nesrin Şengün'ü yanına götürmüş. Gökçe, burada Şengün'e 'Senin seçilmene destek vereceğim' demiş. Buna benzer olaylar başka zamanlarda da yaşandı. Cemaatçi kurul üyeleri kendilerinin getirmediği isimlerin seçileceğini anlayınca bu kişilere onları kendilerinin seçtirdiği mesajını vermek için bu tür yollara başvuruyorlardı." diye konuştu.
Eski Savcı Bayram Bozkurt "Ahmet Toker'in ardından Yargıtay imamı İlyas Şahin oldu" dedi.
"İLYAS ŞAHİN'DEN ÖNCEKİ İMAM AHMET TOKER'Dİ"
Eski Savcı Bayram Bozkurt da 2010'da Cumhuriyet Savcılığından istifa ettikten sonra Ankara'da FETÖ mensubu avukat Ali Fuat Babatan'ın ofisinde avukatlığa başladığını söyledi.
AVM'DE KRİPTO OFİS!
Ankara'da bir alışveriş merkezindeki Babatan'a ait ofiste yaklaşık 35 avukatın çalıştığını, kendisinin ceza davalarının başında bulunan avukat olarak görev yaptığını anlatan Bozkurt, ofise hakim ve savcılar, dönemin HSYK ve Yargıtay üyeleri ile FETÖ mensubu subayların gelip gittiğini öne sürdü.
Bozkurt, "Bu kişiler, mesai saatinden sonra akşam 19.00-20.00 gibi siyah transporter bir araçla gelirlerdi. AVM'nin güvenlik kameralarında görüntülenmemek için eksi 4'üncü kattan giriş yaparlardı. Kripto bir ofisti. Babatan 2003'te Deniz Kuvvetleri'nin abisi, bir dönem de yargının abisi imiş. Ahmet Toker de iki defa geldi. Benim bulunmadığım zamanlarda da gelmiş olabilir. Burada yemek yerlerdi, Gülen'den gelen notlar iletilirdi, Gülen'in en son Pensilvanya'da verdiği sohbetler dinlenirdi. Bu ortamlara biz girmezdik. Babatan, 'iki ceza davasıyla ilgili Toker'den söz aldık' demişti. Hangi davalar olduğunu bilmiyorum." diye konuştu.
Yargıtay imamına "Kartal" kod adının verildiğini, dönem dönem değişen Yargıtay imamlarının bu kodu kullandığını savunan Bozkurt, "Toker'in bir dönem bu makamda bulunduğunu biliyorum. Sonra İlyas Şahin Yargıtay imamı oldu." iddiasında bulundu.
"O BÜROYA BİR KEZ BİLE GİTTİYSEM ŞU KAPIDAN ÇIKAMAYAYIM"
Tanık Bozkurt'un beyanlarını kabul etmeyen Ahmet Toker, "Bu kadar ağır bir iftiraya hiç maruz kalmadım. Yemin ederim ki o büroya bir kez bile gittiysem şu kapıdan çıkamayayım. Eşim, çocuklarım ölsün, yalan söylüyor." savunmasını yaptı.
Tanık olarak dinlenen eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici de Toker'in başarılı, çalışkan bir tetkik hakimi olduğunu duyduğunu, dönemin daire başkanının da ismini önerdiğini hatırladığını dile getirdi.
Ahmet Toker'in 2011'deki Yargıtay üyeliği seçiminde cemaat mensubu kurul üyelerince önerilen isimler arasında yer aldığını belirten Hamsici, Toker hakkında "çalışkan, dairenin en iyi tetkik hakimi" gibi duyumları nedeniyle bu isme itiraz etmediklerini söyledi.
Hamsici, "Ergenekon, Balyoz davalarında kamuoyunda bazı rahatsızlıklar vardı. Engin Durnagöl bizi evine çağırdı. Bazı kurul üyeleri vardı. Balyoz davası Yargıtaya yeni gelmişti. Toker kısa bir bilgilendirme yaptı. Bizi rahatlatmak amacıyla, yıllardır terör dairesinde olduğunu, dosyanın titizlikle incelendiğini, hak mağduriyetine sebebiyet vermeyeceklerini, daireden adil bir karar çıkacağını söyledi." şeklinde konuştu.
İbrahim Okur'un, Balyoz davasıyla ilgili bu bilgilendirmenin dosya henüz Yargıtaya gelmeden Toker tarafından yapıldığını söylediğinin aktarılması üzerine Hamsici, toplantının dosya Yargıtaya geldikten sonra yapıldığı şeklinde hatırladığını belirtti.
Ömer Köroğlu da sanığı HSYK üyesi seçildiği dönemde Hamsici'nin evinde yapılan toplantıda gördüğünü, bu toplantıda Yargıtaya yönelik genel değerlendirmeler yapıldığını, genellikle Toker'in konuştuğunu, dini konulara da değindiğini, İlyas Şahin'in ise sessiz kaldığını anlattı.
"KAYA'NIN EVİNDE YAPILAN TOPLANTIYA GİRDİ"
Toker'i 2-3 kez bu tür faaliyetlerde gördüğünü dile getiren Köroğlu, "Toker, saygı duyulan biriydi. 2011'deki Yargıtay üyeliği seçimi için Mehmet Kaya'nın evinde yapılan toplantıya girdiğini de hatırlıyorum." ifadesini kullandı.
Sanık Toker, huzurda alınan ifadelerle ilgili detaylı savunmasını sonra yapmak istediğini söyledi. Talimatla ifadesi alınan eski Başsavcı Durdu Kavak ile eski Yargıtay üyesi İlhami Dal'ın beyanlarını değerlendiren Toker, ifadelerin kurgu olduğunu, bu kişilerin içinde bulundukları durumdan kurtulmak için bu tür beyanlarda bulunduğunu savundu.
Verilen molanın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 5 Temmuz'a bırakılmasına karar verildi.