Sabah.com.tr'ye bir açıklama yapan Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Ali Osman Ateş "Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamalarını son derece isabetli buluyorum. Artık bıçağın kemiğe dayandığını, halkımızın rahatsızlığının tahammül edilemez boyutlara ulaştığını, Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu hususta milletimizin duygularına tercüman olduğunu düşünüyorum"
İŞTE ÇUKUROVA ÜNİ. İLAHİYAT FAK. DEKANI PROF. ALİ OSMAN ATEŞ'İN SABAH.COM.TR'YE YAPTIĞI AÇIKLAMADAN BAŞLIKLAR
BIÇAK KEMİĞE DAYANDIĞI İÇİN CUMHURBAŞKANIMIZ AÇIKLAMA YAPMAK ZORUNDA KALDI
"Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve İlahiyat Fakültelerimizi hedef alan bir takım kimselerin medya üzerinden yaptığı açıklamalar dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamalarını son derece isabetli buluyorum. Artık bıçağın kemiğe dayandığını, halkımızın rahatsızlığının tahammül edilemez boyutlara ulaştığını, Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu hususta milletimizin duygularına tercüman olduğunu düşünüyorum.
İLİM SAHİBİ İNSAN KENDİSİNİN YAPMADIĞINI HALKA SÖYLEMEZ!
İlim sahibi bir insanın sorumluluk taşıması gerektiğini, bu nedenle ağzından çıkan sözlere dikkat etmesi gerektiği kanaatindeyim. Yüce Rabbimiz, "Ey imân edenler! Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz" buyurduğu için, bir âlimin günümüzde kendi şahsında ve ailesinde uygulayamayacağı hususları, din adına fetvâ diye halkımıza söylememesi gerektiğini düşünüyorum.
KIZININ KOCASI TARAFINDAN DÖVÜLMESİNİ İSTER MİSİN?
Peygamber Efendimiz hanımlarını dövmemiş, eşini döven bir sahabîden hanımını boşamıştır. Evli kızınızın dövülmesine razı değilseniz, kadınların dövülmesi için izin niteliği taşıyan fetvalar vermeyeceksiniz. Çok küçük yaşta kızınızı evlendirmiyorsanız, Müslümanlara da bu konuda da caiz diye fetva vermeyeceksiniz.
BU SÖZLER İNSANLARI DİNDEN SOGUTUR
İslâm, tabiî, fıtrî dindir. Fıtrata uygun olmayan fetvâlar uygulanmaz, insanı dinden soğutur, din karşıtı ya da dinsiz yapmaktan başka bir işe yaramaz.
Kitaplarımızda geçmiş asırlarda birçok fetva bulunabilir. Bunlardan birçoğu kendi çağlarında bile uygulanmamıştır. Müctehitler de, hata edebileceği için, bunları alıp günümüzde nakletmenin, ya da bunlara benzer şekilde fetvâlar vermenin bir faydası yoktur.
YENİ İÇTİHATLAR YAPMAK ALİMLERİN GÖREVİDİR
Bu nedenle, Kur'ân-ı Kerim ve Sünnet'e dayanarak, Allah ve Resülü'nün rızasına olarak, çağımızda Müslümanların ihtiyaçlarını gidermek, problemlerini çözmek için ictihat yapmak, fetva vermek Müslüman âlimlerin görevidir. Dini bir konuda görüş açıklarken," Peygamber Efendimiz, şimdi sağ olsaydı bu konuda ne yapardı, bu husustaki görüşü ne olurdu? sorusunu sormamız gerektiği kanaatindeyim. Peygamber Efendimiz: "Allah, kimin hakkında hayır dilerse, onu dinde fakih/anlayışlı/kavrayışlı kılar" buyurmuştur.
BU ANLAYIŞ HARİCİLER İLE AYNI DAMARDAN BESLENİYOR.
Geçmişte Hz. Ali'yi tekfir edip, şehit eden Hâricîlerin sıkıntısı, açmazı buydu, şimdi de maalesef aynı. Bu damardan beslenen din anlayışları, Milletimizin din anlayışıyla bağdaşmaz, bağdaşmayacaktır.
CUMHURBAŞKANI'MIZA TEŞEKKÜR BORÇLUYUZ
Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımıza bu konudaki açıklamaları için teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Milletimizi de, kendisini üzüp, huzursuz eden bu tür açıklamalara itibar etmemeye, Diyanet İşleri Başkanlığımızın ve İlahiyat Fakültelerimizin sesine kulak vermeye davet ediyorum.
İSLAMIN KIYAMETE KADAR VAR OLMASI İÇİN HER ÇAĞDA YENİDEN YORUMLANMASI GEREKİR
İslâm, kıyamete kadar yaşanacak bir dindir, bu da her çağda Müslümanların Kur'ân ve Sünnet'i yeniden yorumlamalarıyla mümkün olacaktır. Bu dinde reform talebi vs. değildir. Kur'ân ve Sünnet'in ortaya koyduğu sâbit/değişmez hususlar bellidir, kimse helalleri haram yapalım, haramları helal yapalım, ibadetleri kaldıralım, başka formata sokalım, dememektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarında gayet net/anlaşılabilir olarak dile getirdiği hususları, sanki dinde reform talep ediyormuş gibi art niyetli bir takım yönlere çekmek isteyenleri şiddetle kınıyorum." dedi.