28 Şubat sürecinde Zonguldak'ta İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü görevi yapan emekli öğretmen İbrahim Cansız, iki kez görevden alınmasına rağmen sürdürdüğü hukuk mücadelesini anlattı.
İdarecilik döneminde 7 öğrencinin Endüstri Meslek Lisesi'ne nakledilmesi nedeniyle açılan soruşturma neticesinde okul müdürlüğünden başka bir okula öğretmen olarak tayin edildiğini hatırlatan Cansız, şöyle dedi:
"Bizim okuldan alınma gerekçemizin bir sebebi, 'Siz 7 öğrenci gibi çok sayıda öğrenciye okuldan tasdikname vermişsiniz.' Bu çocuklar da Endüstri Meslek Lisesi'ne (EML) gitmiş. Ama raporları tutan müfettişler bakanlıktan geldiler. Bütün illeri taradılar. Tarama neticesinde öğrencisi başka bir okula nakil olarak giden müdürlerin hepsine soruşturma açtılar. Ama benim ki tamamen sahte bir şey oluyor. Bize açtıkları soruşturma tamamen sahte bir şey. Sonra bakanlık bunları tespit etti ve il müdürlüklerine bıraktı. Bizim öğrenciler EML'ye gittiği halde EML mesleki bir okul olmasına rağmen hiçbir şey olmayacağı açıkken tuttular bunu da soruşturma içerisine kattılar. Ve bizi bu gerekçeyle görevden aldılar. Beni Dilaver İlköğretim Okulu'na öğretmen olarak tayin ettiler. İdarecilikten aldılar öğretmen olarak atadılar. Oraya gittiğimde bu bir haksızlıktı. Mahkemeye verdim. Mahkeme süreci de zannediyorum 6 aydan fazla oldu. O süreçten sonra mahkeme bizi geri döndürdü. Okula geldim, 6 ay çalışmadan yine aynı baskılar devam ediyor. Mahkeme neticelendi okulda başladık. 6 ay çalıştıktan sonra yine aynı gerekçelerle görevden aldılar."
"İMAM HATİP OKULLARININ ÖNÜ KESİLMEYE BAŞLANDI"
1990'lı yıllarda imam hatip liselerinde öğrenim gören öğrencilerin başarılarının önünün kesilmeye başlandığını aktaran Cansız, "Dini ve milli değerleri özümseyerek, benimseyerek yetişen İmam Hatip okullarının önü kesilmeye başlandı. Nasıl yapıldı, bu okullar son yıllarda çok başarılı okullar oldu. 1990'lı yıllarda üst üste Türkiye birincileri çıkmaya başladı. Bu dereceler eldi edilince bu okullar göz doldurdu. Buradan çıkan insanlar çok başarılıydı. Tamamen derslerine odaklandılar. Sürekli dersleriyle ilgilendiler. Kötü alışkanlıkları olmadığı için performansı yüksek öğrenciler yetişti. Bu öğrenciler sınavları kazanınca baktılar ki bu okullar yaygınlaşıyor. Önünün kesilmesi düşüncesiyle, 'iktidarı bunlar temsil ediyor düşüncesiyle' bu okullara kanca attılar. Dolayısıyla 28 Şubat'ta bütün bunları birleştirerek mevcut hükümete Refah Yol hükümetini düşürmek için bazı maddeler önerdiler. Tabi bu çalışmalar önceden beri yapıldı" diye konuştu.
"BAŞÖRTÜLÜ BİRİNCİ ÖĞRENCİMİZİ ÖDÜL TÖRENİNE GETİRDİM DİYE GÖREVDEN ALINDIM"
Bir kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencisinin başörtülü olması sebebiyle ödül töreninde yaşadıklarını anlatan Cansız, ikinci kez görevden alındığı süreci şöyle ifade etti:
"Zaman zaman kompozisyon yarışması olurdu. Bizim öğrencilerimizden birkaçı bu yarışmalarda dereceye girmiş. O yarışmanın ödül törenine gittiğimizde öğrencilerimiz başörtülüydü. Birinci öğrencimiz sahneye ödülünü almaya gittiğinde salonda müthiş bir tepki gösterdi. Oradaki yöneticiler, 'Başörtülü öğrenciler başını açmadan sahneye çıkamaz' diye oradan dolayı da bize bir soruşturma açtılar. Çocuğun velisi yanında, okulun dışında, salonda. Biz çocuğu 'İlle de başını açıp da sahneye öyle çıkacaksın' dememiz bir defa abes bir şey. Öyle bir şey olamaz. Öyle bir şeyi de bahane ederek bize yine ceza verdiler. Aldılar bu sefer de Kilimli ilçesinde bir ilköğretim okuluna idarecilikten aldılar öğretmen olarak verdiler. Orada da bir buçuk öğretim yılı tamamladım. Mahkeme Danıştay'a kadar gitti. Danıştay'dan olumlu karar geldi. Tekrar okula döndük. O zamana kadar iki defa görevden alındık. Döndüğümüzde de zaten 2002'ydi ve eski hükumet de o ara yıkılmıştı."
"İMAM HATİP LİSELERİNE 'YARASA' DENİLDİ"
Dönemin siyasilerince imam hatip liselerine 'yarasa' denildiğini hatırlatan Cansız, dönemin İl Milli Eğitim Müdürü ile arasında geçen diyaloğu da şöyle aktardı:
"Bir defa İmam hatip liselerine yarasa denildi. Bunların kökü kazınması lazım denildi. O zamanki siyasilerin de söylemleri bunlar. Bizi derinden yaraladı. Öğrenci kesimini yaraladı. Velileri yaraladı. Bu memleketin vergisini veriyor. Askere gidiyor, savaş olsa en önde gidecek. Nitelikli insanlar, inançlı insanlar. İmanlı insanlar. Bunlara yarasa diyor. İmam hatipleri kapatmak yetmiyor kökleri kazınması lazım diye o zamanın siyasileri bunları defalarca dile getirdiler. Bizi zaman zaman valiliğe, milli eğitime çağırdılar. Okulun durumlarını sorduklarında kendilerini okula davet ettik. Bir defasında Milli Eğitim Müdürü iki müfettiş ile birlikte okula geldi. Müfettişler oturdu biz milli eğitim müdürü ile birlikte sınıfları gezdik. Tabi sınıflarda kapalı öğretmenler var. Öğrencilerin büyük bir kısmının başı kapalıydı. Başı kapalı olan öğretmenlerin büyük bir kısmı da ücretli öğretmenlik yapıyordu. Milli Eğitim Müdürlüğü'ne müracaat eden fakülte mezunları valilik onayıyla öğretmenlik yapıyordu. Sınıfları gezerken başı kapalı öğretmenlere denk geldik. Milli Eğitim Müdürü tepkiyle 'Bu ne. Bu öğretmeni kim atamış buraya' diye sorunca 'Hocam bunları siz atadınız' yanıtını verdim. Atama listesine baktığımızda milli eğitim müdürünün de atama imzası vardı. O işe çok bozuldu güya, 'Nasıl yaptık biz bu işi' gibisinden. Çünkü onlara da yukarılardan baskılar oluyordu. Okulda iki saat kadar dolandık. Odama geldiğimizde müfettişler gitmişler ama odada hiçbir hal yok. Bütün kitaplar alt üst olmuş. Vitrinlerdeki kitaplar, ansiklopediler, masanın üzerindekiler ne varsa alt üst olmuş. Müdür beye dedim ki 'Bu arkadaşlar insan mı ya? Bu arkadaşlar bunu niye yaptılar ki? Ne arıyorlarsa bana deselerdi ben yalan mı söyleyecektim yani' diye sordum. O da 'Niye yapmışlar ki' deyip geçiştirdi. Medeniyet bu mu? Orada sanki biz bir şey gizlemişiz. Gizli bir şeyi arıyorlar. Koca koca ansiklopedilerin içlerini aramışlar. Hepsini karıştırmışlar. Adamların seviyesinin çok kıt olduğunu, seviyelerin olmadığını, bu işlere çok yanlış baktıklarını o zaman anladım."
?VERDİĞİ ZARARLAR 2010'A KADAR ANCAK TEMİZLENEBİLDİ
İmam hatip liselerinde öğrenim gören öğrencilerin devletine ve milletine bağlı nitelikli bir öğrenim hayatı geçirdiğini aktaran Cansız, "1997'den 2002'ye kadar bu hükumetlerin verdiği zararlar 2010'a kadar ancak temizlenebildi.
Bütün bu alanda verilen zararların tanzimi konusunda emeği geçen, siyasilere, devlet yetkililerine de teşekkür ediyoruz. Milletini vatanını seven, vatanı canından azız bilen gençlerin yetişmesi bizimi için elzemdir" şeklinde sözlerini tamamladı.