Dünyadaki diğer terör örgütleri gibi PKK/KCK da uyuşturucudan büyük bir finansman sağlıyor.
Terör örgütü PKK/KCK, bir "insanlık suçu" olarak değerlendirilen uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını yıllarca saklamaya çalışsa da operasyonlarda terör örgütünün uyuşturucu madde ticaretinin tüm aşamalarında rol oynadığı ortaya çıktı.
ÖCALAN, ÖRGÜTÜN UYUŞTURUCU İLE İLİŞKİSİNİ İTİRAF ETMİŞTİ
PKK elebaşı Abdullah Öcalan, 1999 yılında İmralı'daki yargılanmasının ikinci günündeki ifadeleriyle, terör örgütünün uyuşturucuyla ilişkisini bir anlamda itiraf etmişti.
Teröristbaşı Öcalan, "Uyuşturucu bir insanlık suçudur ancak bazı örgüt temsilcilerimiz uyuşturucu kaçakçılarından bağış adı altında para almış olabilirler. Bu Avrupa'da da böyledir. Örgüt içinde uyuşturucu işiyle bilerek uğraşmayı en ağır suç olarak kabul ederiz. Hatta ben sigarayı bile yasakladım. Örgüt üyelerinden yurt dışında uyuşturucu işine yaygın olarak katılanlar olabilir" ifadelerini kullanmıştı.
PKK'nın uyuşturucu merkezi Afrin ve Kandil
PKK ile ilişkili 414 narkoterör operasyonu
PKK/KCK'ya yönelik operasyonlarda önemli miktarlarda uyuşturucu madde ele geçirilirken, 1980-2017 yılları arasında terör örgütü ile ilişkili 414 narkoterör operasyonu düzenlendi. Bu operasyonlarda bin 325 şüpheli, on binlerce kilogram esrar, eroin benzeri uyuşturucu madde ve yaklaşık 88 milyon adet kenevir bitkisi ele geçirildi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri kırsalında, kenevirden elde ettiği esrarın ticaretinden büyük gelir elde eden örgüt, bu süreci bizzat organize ediyor. Köylülere ve bölge insanına kenevir ektiren örgüt, üretilen esrardan da komisyon alıyor.
RAPORLARDA PKK'NIN UYUŞTURUCU AĞI
PKK/KCK'nın sözde yöneticilerinin ifadeleri ile uluslararası kuruluş ya da yabancı ülkelerin hazırladığı raporlar, terör örgütünün uyuşturucu ticareti yaptığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Raporlarda terör örgütünün gelirinin neredeyse yarısını uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği, örgütün, narkotik ticaretinin her safhasında yer aldığı görülüyor.
İngiltere'deki "The Henry Jackson Society" düşünce kuruluşunun "Unutulan Yabancı Savaşçılar: Suriye'deki PKK" başlıklı raporunda PKK/KCK'nın Avrupa'daki en önemli gelir kaynaklarının başında uyuşturucu ticaretinin geldiği, İran'dan gelen uyuşturucunun Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçirilerek buradaki ilişkili kişiler vasıtası ile dağıtımının yapıldığı belirtiliyor.
ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nin (DEA) istihbarat raporunda, PKK/KCK'nın uyuşturucudan gelir elde etme yöntemi "Eroin üretimi, uyuşturucu tacirlerinin sınır ötesi topraklarından geçen mallarından vergi alması ve Avrupa'da eroin piyasalarının önemli bir bölümünü kontrol etmesi" diye sıralandı.
DEA raporlarında yer alan "Terörist örgüt PKK/KCK, Türk hükümetine karşı terör hareketini desteklemek için eroin üretimi ve kaçakçılığını kullanmaktadır. Geleneksel uyuşturucu kaçakçısı aileleri ve kaçakçı organizasyonları da aktiftirler." ifadeleri dikkati çekiyor.
"YABANCI UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARI"
INTERPOL kayıtlarına göre, 1992 yılında, dünya çapında düzenlenen 41 narkotik operasyonundan 23'ünde yakalanan suçluların PKK/KCK ile ilişkili oldukları tespit edildi. Aynı kayıtlara göre, Avrupa uyuşturucu piyasası, 1992 yılında yüzde 80 oranında, 1994 yılında yüzde 60-70 civarında PKK/KCK tarafından yönlendirildi.
NATO'nun 2007 tarihli Takviyeli Ekonomik Komite toplantısındaki raporunda, "Yasa dışı narkotik endüstrisinin PKK/KCK'nın en karlı kriminal faaliyeti olduğu, Pakistan'daki uyuşturucunun ham üretiminden Irak'ta damıtılmasına, sokaklarda pazarlanmasından PKK/KCK tarafından sürülmemiş uyuşturucunun Avrupa'da 'vergilendirilmesi'ne kadar, örgütün narkotik ticaretinin her safhasında yer aldığı" ifade edildi.
ABD Hazine Bakanlığı, 2009 ve 2011 yıllarında, Murat Karayılan, Ali Rıza Altun, Zübeyir Aydar, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Remzi Kartal, Sabri Ok ve Adem Uzun'u, yaptırım uygulanan yabancı uyuşturucu kaçakçıları olarak ilan etti.
Bu ilanla birlikte, PKK/KCK'nın uyuşturucu kaçakçılığı suçu uluslararası anlamda tescillendi.
EUROPOL tarafından 2013'te yayımlanan "TE-SAT" raporunda ise PKK/KCK'nın, terörist faaliyetlerini finanse etmek amacıyla uyuşturucu ticaretine dahil olduğu, Türk sınırını geçen uyuşturucu tacirlerinden aldığı vergiler aracılığıyla para topladığı tespiti yer buldu.
Öte yandan uyuşturucunun Türkiye üzerinden nakliyatı, AB ülkelerine ulaştırılması ve bu ülkelerde dağıtımı ve satışının her aşamasındaki kardan pay aldığı ifade edilen raporda, uyuşturucu tacirlerine genellikle PKK/KCK'dan koruma ve anlaşmazlıklar için arabuluculuk teklif edildiği tespitlerine yer verildi.
"AVRUPA'DA ELE GEÇİRİLEN UYUŞTURUCUNUN YÜZDE 80'İ PKK/KCK BAĞLANTILI"
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Raporu'nun 2016 sayısında, Afganistan'dan Türkiye'ye uzanan uyuşturucu trafiğinde pek çok Kürt ve İranlının yakalandığı, bunların PKK/KCK'ya destek verdikleri ve 2015 yılında da Türkiye'deki farklı illerde ve Avrupa'da, uyuşturucu kaçakçısı söz konusu örgüt üyelerine operasyonlar düzenlendiği belirtildi.
Ayrıca Almanya Başsavcılığı, Avrupa'da yakalanan uyuşturucunun yüzde 80'inin PKK/KCK ile bağlantısı olduğunu, Fransız Kriminoloji Enstitüsü, PKK/KCK terör örgütü ile uyuşturucu kartelleri arasında "biyolojik, siyasi ve yer altı dünyası" ilişkisi bulunduğunu, İtalyan Mali Polisi ise PKK/KCK'nın, uluslararası uyuşturucu ticaretine doğrudan dahil olarak, göçmen ticareti ile yurt dışındaki Türk iş adamları ve işçilerinin sistematik korunmasından yasa dışı gelir elde ettiğini belirledi.
"PKK KONTROL ETTİĞİ BÖLGELERDE UYUŞTURUCU ÜRETMEYE ÇALIŞIYOR"
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, PKK'nın var olduğu günden itibaren gelir kaynağı açısından, uyuşturucu üretimi ve ticaretinden faydalandığını söyledi.
Bu bağlamda ABD'nin net tespitleri olduğuna dikkati çeken Acun, terör örgütünün hem Türkiye içinde hem de İran, Irak, Suriye'de kontrol ettiği alanlarda uyuşturucu üretmeye çalıştığını söyledi.
Öte yandan Afganistan'dan İran'a, İran'dan Türkiye'ye, Türkiye üzerinden de Avrupa'ya uyuşturucu ticaretinde PKK'nın önemli rol oynadığına işaret eden Acun, "Avrupa'da uyuşturucunun sevk edilmesi konusunda da ciddi anlamda bir ağı var. Özellikle son dönemde Suriye'nin kuzeyinde elde ettikleri bölgelerde de bu bağlamda uyuşturucu üretimi yapıldığına dair ciddi bulgular var." ifadelerini kullandı.
Afrin'e yönelik harekat sırasında Burseya bölgesinde çok sayıda uyuşturucu hap ele geçirildiğini hatırlatan Acun, şöyle devam etti:
"Bunu iki bağlamda kullanıyorlar. Hem bu işin ticaretini yaparak gelir elde ediyor hem de uyuşturucu haplarını militanlara cesaret hapı olarak kullanarak, terör eylemlerinin gerçekleştirilmesinde bir araç olarak kullanıyorlar. Zorla silah altına alınmış küçük yaştaki çocuklara uyuşturucu haplar vererek, onlara terör saldırları gerçekleştirildiğini biliyoruz. ABD Hazine Bakanlığı, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar, Murat Karayılan gibi isimleri uluslararası uyuşturucu kaçakçısı olarak tanıyor. Dolayısıyla bu sadece Türkiye'nin PKK'ya yönelik bir iddiası değil, uluslararası açıdan da kabul görmüş bu yapının bir narkoterör örgütü olduğu, liderlerinin de uyuşturucu kaçakçısı olarak tanımlandığını ortaya koyuyor. ABD hem terör örgütü hem de narkoterör örgütü olarak gördüğü PKK'nın Suriye örgütlenmesiyle birlikte hareket ediyor. Dolayısıyla uyuşturucu ticaretini de ABD bizzat desteklemiş oluyor. Bu ciddi anlamda bir paradoks."
"TERÖR ÖRGÜTÜ UYUŞTURUCUDAN ÇOK BÜYÜK PARALAR ELDE EDİYOR"
Güvenlik ve strateji uzmanı Abdullah Ağar ise bölücü terör örgütü PKK'nın Türkiye'de başta Diyarbakır'ın Hani, Lice, Kulp, Kocaköy ve Hazro bölgeleri olmak üzere yasa dışı kenevir ekiminde çok önemli bir rolü olduğunun altını çizdi.
PKK'dan, sadece 2016-2017'de ele geçirilen kenevir ve işlenmiş esrarın ekonomik değerinin yaklaşık 33 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Ağar, bu uyuşturucu Avrupa'ya geçtiğinde değerinin 2-3 kat arttığını belirtti.
Bölücü terör örgütü PKK'nın, Afganistan-Pakistan ve İran güzergahından gelen eroini Türkiye'den Avrupa'ya, oradan da Amerika'ya transfer ettiğini vurgulayan Ağar, şunları kaydetti:
"Terör örgütü, özellikle okyanus ötesi ve Avrupa'dan getirdiği kimyasal uyuşturucuların da Türkiye'de ve Orta Asya'da dağıtımını yapıyor. Bunu yaparken de hem terörünü organize ediyor hem de lobi faaliyetlerinde bulunuyor. Yani kendisine himaye sağlayan yapıların gerekli parasal alt yapısını oluşturuyor. Sadece terörü finanse etmiyor, terörünü himaye edecek ve şirin gösterecek lobiyi de bu para ile finanse ediyor. Bir diğer taraftan, bu işin içerisinde kirli odaklarla işbirliği yoluna gidiyor. Bu kirli mahfillerle uluslararası operasyonların altından PKK'nın uyuşturucudan elde ettiği kirli paranın da rolü olduğunu da görmemiz gerekiyor."
PKK'nın sadece Amerika, Avrupa, Rusya'dan silah temin etmediğine vurgu yapan Ağar, "PKK'nın kendisi de silah alma kabiliyetine sahip, bunun temel sebebi de uyuşturucu ticareti. Terör örgütü uyuşturucudan çok büyük paralar elde ediyor." diye konuştu.
Bölücü terör örgütü PKK içerisinde uyuşturucu kullanımının son derece yaygın olduğunu belirten Ağar, "Uyuşturucunun örgüt içerisinde kullanılmasının temel sebebi, bünyesine kattığı kesimi örgütün içerisinde tutmak. Terör örgütünün buna ihtiyacı var. O insanların bilinç üretememesi gerekiyor. Bunu da uyuşturucu bağımlılığı ile sağlıyor. Afrin harekatında da ele geçirilen bu uyuşturucular, terör örgütünün insanları sahada ve terör eylemlerinde nasıl kullandığını bize gösteriyor. PKK, terör üretmek için, terörünü etkili hale getirmek için bir şekilde insanların canlarını uyuşturucu üzerinden kullanıyor." ifadelerini kullandı.