Yalan ve iftira dolu iddialarla tutuklanması istenen, ardından onuruna yediremeyip intihar eden yarbay Ali Tatar'ın ağabeyi, "Tetikçiden masum çıkarmaya çalışıyorlar. Altan ve Ilıcak'ın masum olduğunu söyleyenler hafızalarını tazelemelerini öneriyorum. Bunlar FETÖ'nün medya ayağıydılar. Tetikçilik yaptılar. Türk milletine karşı yürütülen psikolojik bir savaş yürütmüşlerdir. İnsanların beynine tecavüz ettiler" diyerek tepki gösterdi.
BİLEREK, İSTEYEREK, BİLİNÇLİ MANİPÜLE ETTİLER
Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinin medya ayağının bu iş için kurulan Taraf Gazetesi tarafından yürütüldüğüne dikkat çeken ağabey Tatar sözlerini şöyle sürdürdü: "Taraf bu süreci yönetmek için kurulmuş özel bir gazeteydi. Zaman'da yazılanları, çıkanları zaten biliyorduk. Altan ve Ilıcak çok büyük kötülükler yaptılar. Bilinçsiz, bilmeden yaptıklarını asla düşünmüyorum. Bilerek, isteyerek manipüle ettiler süreci. Ben Ahmet Altan'ın daha etkin bir iddianemeyle yargılanmasını isterdim. Gerçek suçunu aldığını düşünmüyorum. Özel görevli olarak kardeşimin, Cem Aziz Çakmak'ın, Berk Erdem'in, Murat Özenalp'in, Kuddisi Okkır'ın hastalanmalarına, yaşamlarına son vermelerine neden olmuşlardır. FETÖ'nün medya ayağını yönettiler. Şimdi bazıları çıkmış, 'Bu kadar ceza fazla' diye algı yapıyor. Bunları konuşan insanların arşivlere bakmalarını öneriyorum. Eğer hafızalarında kayıp, kaçak bir durum yoksa baksınlar arşivlere. Nasıl kötülük yaptıklarını görürler bunların..."
FETÖ'NÜN KUMPAS DAVALARININ MAĞDURLARINDAN KUDDUSİ OKKIR DA ZAMAN VE TARAF'IN YALAN HABERLERİYLE TUTUKLANMIŞ VE CEZAEVİNDE ÖLÜME TERKEDİLMİŞTİ.
TETİKÇİLİK YAPTILAR
Cem Aziz Çakmak, Berk Erdem, Murat Özenalp, Ali Tatar, Kuddisi Okkır ve birçok vatanseverin bu süreçte büyük mağduriyetler yaşadığını söyleyen Tatar, "Kardeşim gururuna yediremedi ve yaşamına son verdi. Yıllardır çektiğimiz acılar, sızıları, ağrıları biz biliyoruz. Ali'nin eşi, kızı, annem ve biz büyük acılar yaşadık. Her gün acıyla, ağrıyla güne başladık. Keza Murat Özenelp, Berk Erdem, Cem Aziz Çakmak, Kuddizi Okkır... Hepsi bu sürecin mağdurları, mahsunlarıdır. Şimdi çıkmış bazıları, 'Bunlar gazetecilik yaptılar' diyor. Çok açık söylüyorum. Bunlar gazetecilik falan yapmadılar. Tetikçilik yaptılar. Masum olduğunu söyleyenlerin hafızalarından şüphe ederim. Eskiden yazılanlar kaybolup gidiyordu. Şimdi öyle değil. Arşivler ortada. Yapılan kötülükleri, hainlikleri tarih yazacak. Attıkları manşetler, yazdıkları köşe yazıları ortada. Türk milletine karşı yürütülen psikolojik savaşın en önemli savunucularından oldular. İnsanların beynine tecavüz ettiler..."
GAZETECİLİK DEĞİL TETİKÇİLİK YAPTINIZ!
Kardeşim Yarbay Ali Tatar'la ilgili soru sormak istiyor gazeteci. Daha adını duyar duymaz, "Biz onunla ilgili, onu intihara sevk edecek bir şey yapmadık" diyor. Soru tamamlandığında, "Bu insanlar mazlum durumuna düştükten sonra haksız acılar çekmiş olabilirler. Büyük bir ihtimalle çektiler"diyor.. Ama acı acıyı, haksızlık haksızlığı, hukuksuzluk hukuksuzluğu örtmez. Acılar birbiriyle kıyas edilmez Ahmet Altan. Böyle düşünmeyen bırak gazeteci olmayı, insan olamaz. Yalanların iflas ettiği noktada bari, insan hala aynı tonda konuşmaya biraz utanır. Bak Ahmet Altan; Sen ve senin gibilerin bir dönem yaptığı gazetecilik filan değildi. Tetikçilik yaptınız. İnsanlara karşı haysiyet cellatlığı yaptınız.
İNSANLAR İŞİNDEN, MESLEĞİNDEN HAYATINDAN OLDU!
Binbir çeşit yalan, hile, sahte delil sizler tarafından yazılıp çizildi. Bütün topluma karşı yürütülen psikolojik savaşın en önemli unsuru oldunuz. Kamuoyunu, yalanlarınızla yönlendirdiniz. Size karşı çıkan herkesi darbeci olmakla suçladınız. Sizin hazırladığınız ortamlarda, hukuk tarihine geçen hukuksuzluk davaları açıldı. Yüzlerce insan işinden gücünden, mesleğinden oldu.
SORUMLUSUN VE BUNDAN KURTULAMAZSIN!
Tüm bu yaşanan acılara gözlerinizi kapattınız. Yarattığınız cehennemde atılan çığlıklara kulaklarınızı tıkadınız. Biz, gazeteciden sadece gerçeği savunmasını bekleriz. Yeter ki, gazeteci gerçeği ortaya çıkarmak için çalışsın. Yeter ki, önüne gelen belgenin, bilginin arkasına baksın. Onu bilimsel şüphe ile sorgulasın. Gerçek bazen birilerine acı verebilir, ama bu acı zamanla anlaşılır, kabullenilir. Fakat yalanla, hileyle, kumpasla can yakılmışsa, kan dökülmüşse, açılan yaralar kapanmaz. Adalet arar durur. Eninde sonunda bu acılara sebep olanların yakasına yapışır kalır. Tıpkı şimdi senin yakana yapıştığı gibi Ahmet Altan. Sen yazdıklarınla, yazdırdıklarınla yaşadıklarımızdan bir dönemin en önemli sorumlularından birisin Ahmet Altan. Bundan kurtulamazsın.
YALANLARINI SANA HEP HATIRLATACAĞIZ
Yarbay Ali Tatar'a mezarı başında anma töreni
Sabırla hukuk arayışımızı sürdürüyoruz. Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. Bugün bile çeşitli makamlardan yapılan kabalıklara, yazılan yalanlara, "itle bir çuvala girmeme" adına yutkunup, geçiyoruz. Ama senin yalanda ısrarın ve bunu diklenerek, dillendirmen artık insanlığa karşı suç niteliğine bürünmeye başladı. Aslında sen ne tür suçlara, günahlara bulaştığını, nasıl kullanıldığını herkesten iyi biliyorsun. Fakat bu işin içinden nasıl sıyrılacağını henüz bulamadın. Onurlu, erdemli insanlar, sonuçları ne olursa olsun hata yaptıklarını anladıklarında bunu itiraf edebilen, gerektiğinde mağdurlar önünde diz çökebilen insanlardır. Ama sen yalanda ısrar etmeye kararlı görünüyorsun. Ama şunu iyi bil ki, sen inadında devam ettiğin sürece, biz de peşini hiç bırakmayacağız. Yalanlarını sana hep hatırlatacağız.
SENİN KARDEŞİN YAŞIYOR, BENİM KARDEŞİM ÖLDÜ
Senin kardeşin hayatta benimki öldü yine sen galipsin Ahmet Altan. Bavulcu Baransu'nun tutuklanması üzerine esas elebaşılar konuştular. Yasemin Çongar güya vicdan da yaparak Baransu'yu ve yaptıklarını savunurken, Ahmet Altan pervasızca meydan okuyor. Sahtekârlık bütün yönleri ile ortaya dökülmüşken, saldırganlıkla suçlarını örtebileceğini sanıyor Ahmet Altan. Laf ebeliği ile üste çıkabileceğini ve kamuoyunu bir kez daha darbe söylemi ile manipüle edebileceğini düşünüyor. Bunda kıvrak diline, belagatına güvendiği çok açık.