OKAN MÜDERİSOĞLU'NUN YAZISINDAN BAŞLIKLAR
Alman derin devletinin himayesi ve hatta yönlendirmesi altında ırkçı katillerin masum Türklere karşı işlediği cinayetlerin (NSU Davası) hesabının verilmediği, FETÖ'cü ve NATO'cu darbecilerin iltica hakkı kazandığı bir ortamda Almanya'nın, Türkiye'ye hukuk devleti bahsini açmasının tuhaf kaçtığı da görüldü. Nitekim Başbakan Yıldırım, "Adil Öksüz" ile dönemin Kara Harp Okulu Kurmay Başkanı darbeci albay "İlhami Polat'ın" iadesini Merkel'den bizzat istedi. Şansölye, bu talebin üzerine eğileceklerini belirterek, not aldı.
Alman Başbakanlık Binası'nın köşesinde toplanan 20 kişilik PKK'lı grubun Afrin gösterisi de amacına ulaşamadı. Bir yanda pankartlı PKK'lı gruba izin veren ve Türk heyetinin geçiş güzergâhına konuşlandıran bir Almanya diğer yanda Türkiye ile ilişkilerde yeni sayfa açmak isteyen bir başka Almanya! Hangisinin ağır basacağını, hükümetler arası görüşmeler, Almanya'nın Avrupa'yı yeniden inşa sürecinin seyri ve Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin kesmesi kapasitesi belirleyecek.
Gerek Berlin'de gerekse Münih Güvenlik Konferansı'nda tescil edildiği şekli ile Türkiye'yi anlamak isteyenler azınlıkta, Türkiye karşıtları ise maalesef çoğunlukta.
Peki, "Bundan sonra ne mi olacak?" Türk tarafı, geleneksel ama sorunlu ortakları ile diyaloğu kesmeden inandığı yolda yürümeye devam edecek.
Türk milleti direncini ne kadar artırabilirse Almanya'nın da ABD'nin de yolu er ya da geç Ankara'ya çıkacak.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ