YPG ile PKK arasındaki açıklığıyla ortaya koyan belgeleri bir kez daha Mattis'in paylaşan Canikli, Amerikan yetkililerin ve resmi makamlarının da YPG-PYD'nin bir terör örgütü olduğu, PKK'nın Suriye milislerinden ibaret olduğu şeklindeki açıklamalarını da mevkidaşına hatırlattı. "CIA'in online yayın organında PKK'nın suriye milisleri olarak tanımlanmakta açık net şekilde."
Nurettin Canikli Brüksel'de konuştu
ÇÖZÜM YPG'YE DESTEĞİN KESİLMESİ
Washington'un YPG'yi PKK'dan ayırabilecekleri ve Türkiye için tehlike olmaktan uzaklaştırabileceği şeklinde kabulleri olduğunu söyleyen Canikli, çözümün YPG'ye olan ilişkinin sonlandırılması ve bugüne kadar verilen silahların da geri alınmasıyla mümkün olacağını söyledi. Bu konuda ABD tarafı çalışma yaptıklarını iddia etse de, yakın zamanda silah teslimatları devam etmişti.
Sabah'ın NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in açıklamaları üzerine sorduğu soru üzerine, Canikli "Sayın Genel Sekreter'de Zeytin Dalı Operasyonuyla ilgili hiçbir olumsuz değerlendirme söz konusu değil" dedi. Stoltenberg operasyonu Türkiye'nin meşru kaygısı olarak yorumlayıp, orantılı güç kullanılması gerektiğini ifade etmişti. Canikli bu ifadenin genel bir değerlendirmeden ibaret olduğunu, Stoltenberg ve NATO mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerde operasyonun pratiği konusunda bir eleştiri gelmediğini ve sivillere bugüne kadar her hangi bir zarar verilmediğini ekledi.
Nurettin Canikli: ABD'ye PYD/PKK'ya desteği kesin dedik
MATTİS: 40 YILDIR BÖYLE KARMAŞIK DURUM GÖRMEDİM
Türkiye ile olan YPG krizinin sorulması uzerine, ABD Savunma Bakanı James Mattis, "NATO ve ABD, Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarının karşılanması için çalışıyor." dedi.
Eski bir asker olan Mattis, Türkiye ile anlaşamadıkları konular da olduğunu söyleyip, YPG uğruna NATO müttefiki olan Türkiye ile gelinen durumu şöyle ifade etti: "Ortak zemin bulduğumuzu düşünüyorum ancak aynı fikirde olmadığımız bazı noktalar var. Bazen savaşlar size kötü alternatifler verir. Bu durum son 40 yıl içerisinde karşılaştığım en karmaşık hadise."
Fakat onlarda böyle bir kabul var. PYD ve YPG'yi PKK'dan ayırabilecekleri ve bizim açımızdan bu anlamda tehlike olmaktan uzaklaştırabilecekleri şeklinde kabulleri var.
Ve beklentimizin de terör örgütleriyle işbirliği yapmak değil, tamamen müttefikiyle yani Türkiye ile birlikte çalışmak olduğunu, doğru yöntemin bu olduğunu ifade ettik. Ayrıca DEAŞ ile mücadelede de NATO ittifakı içerisinde, DEAŞ ile doğrudan mücadele eden tek ülkenin Türkiye olduğunu… El Bab ve Fırat Kalkanı operasyonuyla bunun gerçekleştirildiğini, diğer ülkelerin Amerika da dahil aracılar aracılığıyla DEAŞ ile mücadele yürüttüklerini ifade ettik.
Bu nedenle Zeytin Dalı operasyonumuzun DEAŞ ile mücadeleye zarar vermeyeceğini ve dikkati dağıtmayacağını onlarla paylaştık. Etkin bir mücadele yürüttüğümüzü ifade ettim.
Ayrıca PYD – YPG terör örgütünün DEAŞ ile yakın işbirliği içinde olduğu ve bazı DEAŞ unsurlarını Türkiye'ye karşı kullanmaya çalıştığını, kullandığını tespit ettiğimizi sayın Mattis ile paylaştık.
"DEAŞ'LILARI SERBEST BIRAKTILARINI SÖYLEDİK"
Hapishanelerde PYD-YPG'li teröristlerin DEAŞ'lı teröristleri serbest bıraktığını söyledik. Belgelerini bilgilerini doyurucu şekilde kendisiyle paylaştık.
Sayın Mattis bunun çok mümkün olmayacağını, ittifak yapısı içine girmesi halinde bunu kendisinin sonu olacağını bildiği için böyle riskli bir adım atmayacağı şekilde ifadesi oldu. Ama terör örgütlerinin her zaman birbiriyle işbirliği içinde olabileceklerini ifade ettik.
Ayrıca Rakka'da DEAŞ'lı teröristlerin dünyanın gözü önünde serbest bıraktıklarını kendisine söyledik. PYD-YPG'nin DEAŞ ile yakın işbirliği içinde olduğunu ve DEAŞ'ı kullandığını sayın Mattis ile paylaştık.
"BU MÜCADELEDE ANLAYIŞLI OLDUKLARINI İFADE ETTİLER"
Sonuç itibariyle ABD'nin, Türkiye'nin sınır güvenliğini temin etmek amacıyla teröristlere karşı yürütülen bu mücadelede anlayışlı olduklarını ifade ettiler. Ve PKK terör örgütü ile Irak'ta yapılan, yapılacak olan mücadelede bundan sonraki dönemde kendilerinin aktif, daha somut net destek vereceklerini de istihbarat bağlantılı olacak şekilde Mattis ifade etti.
Görebildiğimiz kadarıyla PYD-YPG terör örgütüyle ilgili olarak henüz onların SDG içerisinden çıkartılması ve ilişkilerinin sonlandırılması konusunda bir kararlılık görmedim. Ama YPG ve PYD'nin de PKK gibi bir terör örgütü olduğu, onun bir parçası olduğu gerçeği bütün boyutlarıyla ortaya konunca da oradan bir tabi çıkış yapmaları gerekiyor. Aslında bunun bir yani kabul edilebilir, inandırıcı bir model ortaya koymaları gerekiyor.
YPG ve PYD'nin PKK'dan tamamen ayrılacağını hatta onlara karşı savaştıracağını sağlayacağı şeklinde ifade de bu çabaların bir parçası olarak görüyoruz ama sorunu çözmüyor. Yani PYD YPG terör örgütünün şu anda arazi içerisinde müttefikimiz Amerika ile ortaklık yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. Esas çözüm ABD'nin YPG-PYD olan ilişkisini sonlandırması ve bugüne kadar verilen silahların da geriye alınması.
"AFRİN'DEKİ TERÖRİSTLERE SİLAH VERMEDİKLERİNİ SÖYLEDİ"
Silahların geriye alınması konusunda bir plan üzerinde çalıştıklarını ifade etti sayın Mattis. Özellikle ağır silahlar. Bunu da önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bu silahların Türkiye'ye yönelmesi muhtemeldir. Nitekim Afrin'de gördük. Ama hiçbir şekilde orada Afrin'de terörist unsurlara hiçbir silah desteği mühimmat sağlamadıklarını ifade etti Mattis. PYD-YPG'ye Afrin'de Türkiye'ye karşı faaliyet içerisinde olan terör unsurlarına karşı silah mühimmat desteği sağlamadıklarını ifade etti.
YPG'nin silahlandırılmış olduklarını ve aynı zamanda ciddi bir orada savunma altyapısı çalışmalarını gerçekleştirdiğini tespit ettiğimizi söyledik. Ve birileri de bu silahları verdi sonuç itibariyle. Kullandıkları silahlar var ama kimin verdiğini bilmiyoruz. Amerika bu silahlar bana ait değil dedi. Tabi aksini ortaya koymadığımız sürece sonuç itibariyle müttefikimizin bu beyanına itibar ediyoruz. O araştırmalarımız devam ediyor. Silahların kim tarafından, hangi ülke, ülkeler ya da yapılar tarafından sağlandığının tespitine yönelik çalışmalar devam ediyor.