Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
WHATSAPP GRUBUNA MESAJ GELDİ
Duruşmada savunma yapan eski kurmay albay Hüseyin Gözebe, olay tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığının görevlendirmesiyle Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi Müdürlüğünde görev yaptığını söyledi. Gözebe, olay günü ailesiyle zaman geçirdiği esnada bağlı olduğu WhatsApp grubuna mesaj gelmesi üzerine Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gittiğini belirtti.
Görev yerine gittikten sonra Cumhurbaşkanlığı personeliyle ortak hareket ettiğini öne süren Gözebe, iddianamede geçen Uluslararası Cari Harekat Merkezi Amiri eski kurmay albay Osman Kardal'a attığı elektronik postanın darbe girişimine iştirak bağlamında değerlendirilmemesi gerektiğini savundu.
Darbe girişiminin yaşandığı gece "Abi ben ve Göksel astsubay CB'deyiz, emriniz nedir?" şeklinde attığı elektronik posta yüzünden 13 aydır tutuklu olduğunu öne süren Gözebe, şöyle devam etti:
"O gece Osman albaya mesaj atma amacım, neler olup bittiğini anlama çabamdır. İş amaçlı ara sıra telefonla yada elektronik posta üzerinden daha önce de görüşmelerim vardır. O gece o şahıs darbecilerle mücadele halinde midir ya da darbeci midir bilemem ki. Şahıs benim sürekli çalıştığım kişidir. Kaldı ki benim attığım elektronik postaya gece boyunca hiçbir cevap gelmedi. Darbeci olsam mail mi atarım?"
Tanklar Külliye kapısına gelince harekat merkezinin sivil amiri olan Abdüllaziz Bey ve diğer sivil personele dönüp "Askerler içeri girip ateş etmeye kalkarsa herkes benim arkama geçsin." dediğini iddia eden Gözebe, bunun o gün oradaki sivil personelin tanık ifadeleriyle de sabit olduğunu ileri sürdü.
FETÖ'cü olmadığını ve darbe girişimine katılmadığını ileri süren Gözebe, tahliyesi istedi.
Eski astsubay Yaşar Demir de olay tarihinde Cumhurbaşkanlığı Muafız Alayı Köşk Muafız Birliğinde takım astsubayı olarak 14 Ekim 2016'ya kadar görev yaptığını, daha sonra ByLock kullandığı iddiasıyla açığa alınıp tutuklandığını anlattı.
Son dönemde yapılan araştırmalar sonucu "Mor Beyin" mağduru olduğunun ortaya çıktığını iddia eden Demir, ilgili belgeyi mahkeme heyetine verdi.
Demir, 13 Temmuz 2016'da birlik komutanı binbaşı Osman Koltarla'nın birlikte alarm verileceğini ve bunun amacının Külliyede olabilecek bir tehditte birliğin reaksiyon süresini ölçmek olduğunu söylediğini iddia etti.
?KOLTARLA'NIN "ALARM" MESAJI GÖNDERMESİ ÜZERİNE
Darbe girişiminin yaşandığı gün rutin mesaisinin bitiminde evinde dinlendiği esnada birlik komutanı Koltarla'nın "alarm" mesajı göndermesi üzerine birliğine gittiğini ileri süren Demir, saat 21.30'da içtimaya çıktığında binbaşı Koltarla'nın kendisine askerlerin başında nöbetçi olarak kalmasını emrettiğini savundu.
Kısa süre sonra yakınlarda patlama atış ve uc¸ak gec¸is¸ sesleri duyduğunu ve askerleri daha emniyetli olacağını düşünerek sığınaklara indirdiğini söyleyen Demir, yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
"Sığınakta bulunduğumdan Alay ic¸inde olanlardan habersizdim. Saatini tam hatırlamamakla birlikte birliğimizin dıs¸arı c¸ıktığını ve bir müddet sonra geri do¨ndu¨gˆu¨nu¨ duydum. Saat 04.30'a kadar askerlerin başında bekledim. Saat 04.45 civarında binbaşı Murat Şahin beni çağırdı. Bana 'Osman Koltarlı'nın emriyle Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış ve yanındakileri tutuklayacağız.' dedi. Ben de uzmanlar Murat Dursun, Erkan Coşkun ve binbaşı Murat Şahin ile karargaha gittik. Odadan çıkan nöbetçi amir binbaşı Haydar Aktaş'ı yere yatırıp derdest ettim. Osman Koltarla binbaşı yanımıza geldi. 'Eğer Kutsi Barış kaçarsa vur.' dedi bana."
Gece boyunca darbeye yönelik emir almadığı ve vermediğini, darbeden sonra gelen arama ekiplerine kendisinin nezaret ettiğini öne süren Demir, tahliye talebinde bulundu.