İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu 147'si tutuklu 280 kişinin yargılanmasına devam edildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, tutuksuz sanık eski NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı tümgeneral Salih Sevil, savcının verdiği mütalaaya ilişkin savunma yaptı.
Sanık Sevil, önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirtti. Darbe girişimine bir dahli olmadığını savunan Sevil, FETÖ üyeleriyle hiçbir zaman iltisakı bulunmadığını öne sürdü.
?SEVİL: "TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ SUÇLAMASINI REDDEDİYORUM"
Örgütle alakalı bir derneğe bağış yapmadığını ve Bank Asyada hesabı bulunmadığını ifade eden Sevil, şöyle konuştu:
"TSK dışında hiçbir legal ya da illegal kuruma dahlim olmamıştır. Ergenekon davası çökmüş olmasaydı belki de orada yargılanıyor olacaktım. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün benimle ilgili 26 adet dijital materyalde FETÖ ile alakalı suç unsuruna rastlanmadı. Görevlendirme listesinde 'devam' yazmasının dışında FETÖ üyeliği iddiasına delil yoktur. Rızam dışında yazılmıştır. Eski görevime atanan tümgeneralin ismin karşısında da 'devam' yazmaktadır. İsminin karşısında devam yazan generallerden yarısı hiçbir adli işleme maruz kalmadı. 18 aya yakın tek kişilik hücrede tutuklu kaldım. Terör örgütü üyeliği suçlamasını reddediyorum. Adaletin er ya da geç yerini bulacağına inanıyorum. 18 ay beden ve ruh sağlığımı bu inanç sayesinde koruyabildim. Aile fertlerimle birlikte ağır bir mağduriyete maruz kaldım."
Tutuksuz sanık eski Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter de "terör örgütü üyeliği" suçlamasını kabul etmediğini dile getirdi.
FETÖ ile herhangi bir bağı olmadığını, örgütün banka ve finans kurumlarına para yatırmadığını ileri süren İlter, eşiyle kendisinin tanışarak evlendiğini savundu.
O KİŞİLER İLE TELEFONDA SADECE BAYRAM TEBRİĞİ İÇİN GÖRÜŞTÜM
Üniversiteyi dershaneye gitmeden kazandığını ifade eden İlter, şu şekilde savunma yaptı:
"Tümgeneral rütbesine gelene kadar kimse önümü açmamıştır. Mesleki gelişim süreçlerim ve atamalarım incelenirse bu görülecektir. 1997'den beri aynı telefonu kullanıyorum. 8,5 yıla yakın doğuda görev yaptım. PKK'yla mücadele ettim. PKK'ya karşı mücadele etmişken adımın başka terör örgütüyle anılması bana verilecek en büyük cezadır. Darbe girişiminden önceki son 6 ay hiç Ankara'ya gitmedim. Hiçbir gayri resmi toplantıya katılmadım. O akşam beni nöbetçi amirden önce kimse aramamıştır. Nöbetçi amirin aramasıyla kışlaya geldim, evrakı inceledim, ismimin karşısında devam yazdığını gördüm. Öncesinde haberim yoktu. O akşam birliğine gitmeyen komutan yoktur. Hain darbe girişimi akşamı nizamiye bölgelerinin giriş-çıkışını kontrol altına aldım. Darbe karşıtı tedbirler aldığımı tanıklar doğrulamaktadır. Ahmet Cural ve Ersal Ölmez ile (tutuklu sanıklar) yediğimiz yemek şüpheli görünmektedir. Bu yemek gizli olmamıştır. Hakkında FETÖ soruşturması yapılan kişiler ile telefon görüşmesi yapmam sadece bayram tebriği içindir. O tarihler bayrama denk gelmektedir. İsmimin karşısında 'devam' yazması bilgim ve rızam dışındadır. Devam yazılmasına rağmen görevine devam edenler vardır. Darbe başarılı olsaydı darbeciler tarafından yargılanıyor olacaktım. Suçsuzum. Beraatimi istiyorum."
Tutuksuz sanık eski İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylam ise hakkındaki suçlamaları reddetti.
Saylam, darbe girişimi akşamı "Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'i aramadığı, dosya sanıklarıyla görüştüğü" iddiasına ilişkin o akşam birliğine gittiğinde herhangi bir vukuat olmadığını iddia etti. İl bazındaki bilgilerin toplandığı Ege Ordu Kurmay Başkanlığını aradığını belirten Saylam, kendi rütbesi olan tuğgeneral rütbesinin diğer makamları atlayarak orgeneral rütbesine ulaşmasının normal olmadığını, komutanlardan önce aranması gerekenin kurmay başkanlığı olduğunu ifade etti.
Darbeyi önleyici görüşmeler yaptığını, tanıkların da bunu doğruladığını ileri süren Saylam, şu ifadeleri kullandı:
"Ege Ordu Komutanlığının ele geçirilmesi girişimini önleyici hamlelerde bulunmamakla suçlanıyorum. Ege Ordu Komutanlığında bizim sorumluluğumuz yoktur. Sorumluluğumuz olmamasına rağmen o gece ülkede yaşananlar nedeniyle komutanlığa gelen helikopterlerin geliş sebebini öğrenmek için birilerini gönderdik. 'Suçsuzum.' demek bile ağır geliyor. Yaptıklarım sorumlu bir komutanın yapması gerekenlerdi. Yüce heyetten sadece hukuken değil, vicdanen de beraatime karar verilmesini talep ediyorum. Benim tertemiz vatanını seven biri olduğumu Yüce Allah biliyor."