Türkiye, dışarıda jeopolitik zorlukların yaşandığı, içeride ise FETÖ ile mücadelenin gündemi meşgul ettiği bir dönemde 2019 seçimlerine hazırlanıyor. 16 Nisan 2017 referandumundan bu yana yükselerek devam eden AK Parti-MHP arasındaki milli ittifak, 2019 seçimlerinde de sürecek. Partiler arasında kurulan komisyon geçtiğimiz hafta ilk toplantısını yaparken, 2019 seçimleri konusundaki detaylar da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. 2019 seçim ittifakı ve Suriye sınırındaki son gelişmeleri değerlendirmek üzere Kızılcahamam'da iki günlük bir kampta bulunan MHP'nin Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ile başta seçim ittifakı olmak üzere gündeme damgasını vuran önemli konuları konuştuk.
Türkiye ordusu Afrin'e girdi. MHP olarak Türk ordusunun bu tarihi operasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?
MHP'nin bu konudaki görüşleri başından beri net... Gerek Sayın Genel Başkanımızın, gerekse MHP sözcülerinin açıklamalarında; Türkiye'nin güvenliğini ve vazgeçilmez çıkarlarını korumaya yönelik bütün siyasi, askerî ve diplomatik adımlarda MHP'nin; hükümetin arkasında olduğu defalarca beyan edildi.
Hiç şüphe yok ki Türkiye'nin güney sınırlarına yönelik ciddi bir bölücü tehdit var ve bu tehdit, bize dost ve müttefik görünen ülkeler tarafından beslenip destekleniyor. Bütün girişimlerine rağmen sözde müttefiklerinin bildiğini okuması karşısında Türkiye, kendi göbeğini kesmekten çekinmeyeceğini gösterdi. Fırat Kalkanı Operasyonu'nda olduğu gibi, Afrin'e yönelik operasyon konusunda da hükümetin attığı adımları destekliyoruz. Şimdiye kadar bu terör bataklığı çoktan kurutulmalıydı. Çünkü zor oyunu bozar. Bölücü terör örgütleri ve destekçileri de ancak bundan anlıyor.
Zeytin Dalı operasyonu başladı. Türkiye'nin kendi sınır güvenliğini koruması başta ABD olmak üzere Batı'yı neden bu kadar ilgilendiriyor?
Türkiye'nin kendi güvenliğini sağlayacak güce sahip olduğuna şüphe yok. Ayrıca güney sınırlarımıza yönelik tehdidin bertaraf edilmesi konusunda, hükümetin ve güvenlik güçlerimizin arkasında muazzam bir halk desteği var. Sınır güvenliğimizi korurken kimseye sormaz zorunda değiliz. CHP Afrin'de bölücü örgütün değil milletin yanında olmalı.
"Artık Zeytin Dalı Harekatı" başlamıştır. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyoruz. Görülen o ki hedef terör odaklarıdır. Harekat, Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları ve BM sözleşmesinin 51'inci maddesinde yer alan Meşru Müdafaa Hakkı çerçevesinde, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak icra edilmesi isabetlidir. Milletimiz TSK'nın yanındadır."
CHP HIZLA HDP ÇİZGİSİNE KAYIYOR
-CHP'nin Almanya toplantısında Afrin'den bahsedilince salonda yuhalamalar duyuldu. CHP'nin hızlı HDP/PKK çizgisine kayışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP uzunca bir süredir HDP ile paralel çizgide… Bundan yıllarca önce bölücübaşı Öcalan'ın avukatı partiye milletvekili yapıldı; bununla da yetinilmedi, adam genel başkan yardımcılığı görevine getirildi. Aynı kişi 2014'te Meclise bölücübaşının taleplerini içeren ve bölücülük kokan bir kanun teklifi verdi Meclise… Daha sonraki seçim dönemindeyse CHP'nin kaset operasyonuyla koltuğa monte edilmiş Genel Başkanı, güneydoğuda bol keseden demokratik özerklik vaadinde bulundu. CHP, Gezi Olaylarında da Marksist eylemcilerin ve bu eylemlerde başı çeken HDP'lilerin yanında saf tuttu. CHP'nin üniversitelerdeki gençlik örgütleri hep öğrenci kılıklı PKK militanlarının kanlı eylemlerine açık destek verdi. Onları birleştiren faktör, ideolojik birliktelikti. Bugün, iki partinin de yöneticilerini besleyen unsur, Marksist/Leninist anlayış. Atatürk'ün partisi ne yazık ki komünist ideolojiye gönül veren ama bunu gizlemeye çalışan kötü niyetli kimselerin eline geçti.
İSTANBUL İL BAŞKANI CHP'YE YAKIŞIYOR!
-CHP'nin yeni İstanbul İl Başkanı'nın sosyal medya paylaşımları büyük tepki topladı. Siz ne düşünüyorsunuz?
CHP'nin yeni İstanbul il başkanı da bu söylediklerimizi doğrulayan bir tip. Böyle başa böyle tarak… Yeni il başkanının sosyal medyadaki ahlak ve siyasi terbiye dışı paylaşımları, Marksist ideolojinin propaganda metotlarını yansıtıyor. Hanımefendinin sloganvari cümlelerine bakın, 12 Eylül öncesindeki aşırı sol fraksiyonları aksettiren şiddet ve kavga yanlısı, toplumsal barış ve devlet düşmanı zihniyetin; bundan böyle ana muhalefette egemen olacağını görürsünüz. Millî değerlere düşman bir anlayış; iğrenç bir sıvı, bir irin gibi sosyal medyayı kirleten kelimelerden dökülüyor.
Diğer taraftan, devleti yönetmeye talip bir partinin; böyle sivilceli ergen tepkisine benzeyen şımarık tutumuyla öne çıkan birini İstanbul'a temsilci yapması, âdeta bir siyasi intihar vakası… Böyle bir partinin ülkeyi yönettiğini düşünmek bile istemiyorum. 2019 Seçimlerinde millet bunlara mutlaka hak ettikleri sandık aşısını yapar.
-Türkiye AK Parti-MHP ittifakını konuşuyor. Bu ittifaka neden ihtiyaç duyuldu?
Bu ittifakın dinamikleri 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında kendiliğinden oluştu. Darbeden sonra, devletin temel kurumları ve özellikle de sistemin çok hasar aldığı görüldü. PKK başta olmak üzere bütün şer örgütleriyle iş birliği yapan FETÖ'nün verdiği zararların telafisi ve milletimizin bekasına yönelen bölücü tehdidin tamamen savuşturulması için çok ciddi atımlar atmak gerekiyordu. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli; Cumhuriyet tarihinin bu en büyük tehlikesinin savuşturulmasından sonra, yine Cumhuriyet tarihinin dönüm noktası olacak adımlar attı. Sayın Devlet Bahçeli; FETÖ'nün hain girişimi başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen iktidar partisine mevcut hükümet anlayışıyla yola devam edilemeyeceğini hatırlatarak, yeni ama kendilerinin de aşina olduğu bir hükümet etme modeli teklif etti. Bu arada 15 Temmuz sonrasında milletçe sergilenen tesanütün sevkiyle üç siyasi parti MHP, Ak Parti ve CHP arasında millî mutabakat zemini oluşmuştu. Gerçi CHP daha sonra Marksist eğilimlerin çekiminden kurtulamayarak millî mutabakattan ayrıldı ama Ak Parti ile MHP millî uzlaşmaya sadık kaldı.
İTTİFAK 16 NİSAN REFERANDUMUNDA İYİ SONUÇ VERDİ
-AK Parti-MHP ittifakındaki uyum 16 Nisan referandumunda güzel bir sonuç verdi.
Evet, iki parti arasında devletin geleceği ve milletin bekası zemininde oluşan anlayış birliği, Sayın Devlet Bahçeli'nin teklifine sıcak bakılmasında rol oynadı. Sonunda iki partinin çalışmasıyla yeni yönetim modelinin ayrıntıları belirlenerek halkın oyuna sunuldu. Halk da 16 Nisan 2017'de bunu onayladı. Ancak yeni sistemin dinamiklerinin oluşturulması için uyum yasalarının çıkarılması, Türkiye'ye yönelik iç ve dış tehdit tamamen savuşturuluncaya kadar millî mutabakat ruhunun yaşatılması ve bunun da yeni siyasi hamlelerle desteklenmesi gerekiyordu. Yani Cumhuriyet yeni bir siyasi dönemece girmiş ve bir geçiş süreci başlamıştı. Taşların yerine oturması için, bu sürecin kazasız belasız atlatılması şarttı. İşte Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin seçimlerde bir cumhur ittifakı yapılabilmesine imkân veren yasal düzenlemeler yapılması önerisinde bulunmasının bir diğer nedeni de, geçiş sürecinde millî mutabakatın yarattığı güçlü sinerjiden yararlanılması düşüncesiydi.
-Şimdiden seçim toto tahminleri başladı. Sizin AK Parti-MHP seçim ittifakının oy oranı hakkında bir tahmininiz var mı?
Aslında sandığın ve seçimin muhtemel sonuçlarını meydanlarda görmek mümkün… Mesela geçmişte MHP bitecek, sandık altında kalacak gibi iddialar ortaya atıldı. Bazı kamuoyu araştırma şirketleri MHP'nin alacağı oyları çok düşük gösterdi ama millî irade sandığa başka türlü yansıdı ve milletimiz MHP'yi bir şekilde Meclise taşıdı. Şimdi de MHP üzerinden ittifak fikri hakkında istifham oluşturulmak isteniyor. Oysa 15 Temmuz sonrasında görüldü ki halk istikrar, huzur, güven, refah ve barış istiyor. Bunun yolunun da geniş tabanlı ve güçlü bir siyasi uzlaşmadan geçtiği iyi biliniyor. MHP ile Ak Partinin birlikte verdikleri fotoğraf, bazı çevrelerde dillendirilen iddiaların aksine, kamuoyuna ferahlama ve rahat bir nefes alma alternatifi olarak yansıyor.
İTTİFAK OY PATLAMASI YAPACAK
-Güneydoğu ile ilgili bir araştırma yaptınız mı? Bu ittifak bölgede nasıl karşılanır?
Olumsuz karşınacağını düşünmediğim gibi çok olumlu tepkilerin bize ulaştığını söyleyebilirim. Muhtemel bir Ak Parti-MHP ittifakının Kürt kökenli vatandaşlarımızın destek alamayacağı iddiaları, bu ittifaktan korkan çevreler ve bilhassa CHP yanlısı yazar çizer takımı tarafından ortaya atılıyor. Bence hakikat şöyle tecelli edecektir: Kürt kökenli vatandaşlarımız; yıllardır kendilerini temsil iddiasıyla Türkiye'de her türlü cinayeti işleyip milleti birbirine düşürmeye çalışan, en büyük acıyı kendilerine yaşatan, kavga ve kaos düşkünü Marksist bir bölücü örgütün siyasi temsilcileri ve onların ana muhalefetteki iş birlikçileri yerine, cumhur ittifakını kemali memnuniyetle tercih edeceklerdir. Ben milli ittifakın ifadesi olan cumhur ittifakının bir oy patlaması yapacağına ve beklenenin fevkinde teveccüh göreceğine inanıyorum. Son günlerde taşrada gördüğümüz kalabalıklar ve yaptığımız temaslar da bunu ortaya koyuyor.
İLK TURDA HALKIMIZ CUMHURBAŞKANINI SEÇER
-Muhalefet bütün gücü ile Cumhurbaşkanlığı Seçimini ikinci tura bıraktırmaya çalışacağı anlaşılıyor. Sizce ikinci tur tehlikesi var mı?
Eğer Cumhur ittifakı gerçekleşir de iyi bir kampanya ile seçimlere gidilirse bu iş birinci turda biter. Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanlığı Seçimi 2019 Kasım'ında Genel Seçimlerle birlikte yapılacak. O dönemde cumhur ittifakının, kamuoyunun nabzını tutan güçlü kampanyaları ve arkasına alacağı millî irade rüzgârı; seçimlere damgasını vuracak. Her ikisi ayrı seçimler olsa da birbirini doğrudan etkileyecek. Bu seçimlerde millet; doğrudan Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne ve bekasına oy vereceğini bilerek sandığa gidecek. 16 Nisan'da belli bir tercih yüzdesini ifade eden hayır oylarını Cumhurbaşkanlığı seçimlerine irca etmeye kalkanlar, yanıldıklarını görecekler. Türk seçmeni oylarını genellikle bilinçli kullanır ve beyhude beklentiye girenleri saf dışı bırakır. Manipülatif çabalara girip algısıyla oynayanları da ters köşeye yatırır. Milletimiz; Türkiye'nin maceraya sürüklenmesine izin vermez ve gelecekte hangi adımları nasıl atacağı belli olmayan beceriksiz ellere devletin direksiyonunu teslim etmez; daha ilk turda bu işi bitirir.
FETÖ'NÜN YARGIDA BIRAKTIĞI HASAR GİDERİLEMEDİ
-Bazı yargı kararlarında, FETÖ ile mücadeleyi sekteye uğratacak yaklaşımlar görüyoruz. AYM'nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararı da bunlardan biri. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
FETÖ'nün yargıda bıraktığı hasar henüz tamamen giderilemedi. Burada benim vurgulamak istediğim önemli bir husus daha var. Sınav soruları çalınarak hukuk fakültelerine doldurulan FETÖ'cüler beceremeyecekleri meslekler edindiler. Bedavadan hâkim, savcı ve avukat oldular. Hukuk sistemini kavrayacak, kanunları yorumlayacak ve isabetli içtihatlarla adaletin tecellisine katkıda bulunacak ehliyet ve yeterlilikte bulunmayan FETÖ'cüler; mahkemelere, yüksek yargı organlarında söz sahibi oldular. Bu durum yargı sistemine öylesine büyük zararlar verdi ki daha uzun yıllar adalet mekanizmasındaki olumsuz yansımaları görülecek. Oysa yargıda liyakat, ehliyet ve analiz yeteneği çok önemli; hepsinden de önemlisi, iç mahkememiz olan vicdanın sağlam işlemesi ve onu adalete tahvil eden Allah korkusunun varlığı…
İSA TATLICAN / SABAH GAZETESİ