Geçtiğimiz Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli'nin biraraya gelmesinin ardından kurulan ittifak komisyonunda AK Parti heyetinin başkanlığına TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Mustafa Şentop getirildi. Mustafa Şentop ile röportaj için biraraya geldiğimiz gün, Anayasa Mahkemesi'nin FETÖ sanığı Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında vermiş olduğu karar Türkiye'nin gündemine oturdu. AK Parti Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Mustafa Şentop ile AK Parti-MHP arasında kurulma aşamasında olan milli ittifakı, Anayasa Mahkemesi'nin tartışma yaratan kararını ve hızla yaklaşan 2019 seçimlerini konuştuk.
Bir Anayasa hukukçusu olarak Anayasa Mahkemesi'nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında vermiş olduğu kararda bir yetki gaspı olduğunu düşünüyor musunuz?
Anayasa Mahkemesi'nin kararını eleştirecek birkaç yön var. Öncelikle şunu söylemekte yarar var. Bu başvurunun yapılmasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmiş. Başvurunun yapıldığı sırada sadece tutuklama kararı ve iddianame var. Ancak bir yılda bu davanın üzerinden çok şey geçti. Duruşmalar yapıldı, ifadeler alındı, deliller incelendi ve şahitler dinlendi. Mahkeme birçok defa tutukluluk hallerini gözden geçirdi. Anayasa Mahkemesi'nin elindeki deliller bir yıl öncesine dayanıyor. AYM'nin bu kadar zaman geçtikten sonra karar verirken bu detayları da göz önünde bulundurması gerekirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir yetkisi var mı?
Anayasa Mahkemesi'nin esas kuruluş amacı kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek. Anayasa Mahkemesi'nin yerel mahkemenin somut gerekçelerini görmeden karar vermesi imkansız. Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir temyiz yetkisi de yok. AYM'nin dosyanın içeriğine fazla girdiğini düşünüyorum.
AYM CAN DÜNDAR'DAKİ HATAYA DÜŞTÜ
-Geçmişte AYM'nin verdiği bir Can Dündar kararı var. Can Dündar bugün yurtdışında FETÖ ve PKK'nın adeta sözcüsü gibi Türkiye aleyhinde kara propaganda yapıyor. Bu kararın yanlış olduğunu sanırım bugün Şahin Alpay ve Mehmet Altan'a tahliye kararı veren AYM üyeleri de kabul ediyordur.
Evet Can Dündar örneği çok önemli. AYM'nin Can Dündar kararı ile bugün verdiği tahliye kararları arasında bir devamlılık ve süreklilik var. AYM aynı hataya düştü. AYM'nin bu tutumu yeni değil. Bugün verilen karar Can Dündar kararının adeta aynısı. Birçok atıflar var. Yargı organlarının özellikle FETÖ davalarında daha hassas davranmasını ve FETÖ ile mücadeleye zarar verecek yanlış kararlardan kaçınmasını bekliyoruz.
-Peki bu karar diğer FETÖ sanıklarının bireysel başvurularında bir içtihat oluşturur mu?
Bireysel başvuru adı üstünde bireysel başvurudur. Her biri başvuran açısından geçerlilik ifade ediyor. Hiçbir dava açısından bağlayıcılığı yoktur ve bir genel hüküm olarak kabul edilemez. AYM daha önce FETÖ sanıklarının yaptıkları bireysel başvurularda da ret kararı vermişti. Bu karar FETÖ yargılamalarını değiştirmiştir şeklinde bir değerlendirme yapmak yanlış olur.
Bu kararın FETÖ'ye bir can suyu verdiğini ve örgütte sevinçle karşılandığını söyleyenler var. Bu konuda ne söylersiniz?
Bu FETÖ'nün bir alışkanlığı. Gerçek hayattan değil rüyalardan ümit pompalayan örgütün bu kararı da farklı yorumlamasına şaşırmamak gerekir. Zaman zaman arzu etmediğimiz kararlar olabilir. Ama son FETÖ'cü temizlenene kadar bu mücadele devam edecek. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın.
İTTİFAK'IN HEDEFİ YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE
MHP ve AK parti'den 3 isim 2019 seçim ittifakı sürecini yürütecek. Bu isimlerden biri de sizsiniz. Biraz bu süreçten bahseder misiniz?
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız ile Sayın Bahçeli görüştü ve orada böyle bir heyet oluşturulması kararı çıktı. Bizde de benim başkanlığımda bir komisyon oluşturuldu. Çıkış noktası seçim ittifakı. Partilerin seçim ittifakı yapması kanunen olmasa da fiilen mümkün. Partiler bir parti çatısı altında aday gösterebiliyorlar. Rahmetli Türkeş Refah Partisi'nden aday olmuştu. Bazı ülkelerde farklı partilerin seçim ittifakı yapması mümkün. Türkiye'de bu engel aşılabilir. Buna imkan vermek gerekir. İsteyen partilerin parti kimliklerini koruyarak ittifak yapmasının önündeki engelleri kaldırmak lazım. Süreç içerisinde bunları konuşup tartışacağız.
Cumhurbaşkanımızın aday olduğu bir seçimde ikinci bir tur ihtimali yok
MHP ile AK Parti arasındaki bu milli ittifakın arkasında 2019 seçimlerini garantiye alma düşüncesi olduğunu iddia edenler var. AK Parti'nin öyle bir kaygısı var mı?
Türkiye önemli bir yol ayrımında. Bu seçim ittifakının sandık kaygısından kaygılanmadığını hepimiz biliyoruz. 15 Temmuz FETÖ'nün işgal girişiminden sonra Türkiye'nin menfaatlerini herşeyin üzerinde tutanlar aynı cephede buluştu. AK Parti ve MHP arasındaki milli mutabakatın başlangıcı seçim değil Anayasa referandumudur. Türkiye'de ikili bir ittifakla seçime gidecek. Bu yeniden büyük Türkiye'yi hedefleyen bir ittifak. Karşımızda ise Recep Tayyip Erdoğan olmasın da Türkiye batsın diyen bir grup. Bunu çok iyi bilmeliyiz.
ABDULLAH GÜL'ÜN ADAY OLACAĞINI SANMIYORUM
Muhalefetin adayı konusunda hala bir belirsizlik var. Ancak Abdullah Gül ismi konuşulmaya başlandı. Abdullah Gül ismine şans verenler var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bizim adayımız Sayın Cumhurbaşkanımızdır. MHP'de Sayın Erdoğan'a destek vereceğini açıkladı. Recep Tayyip Erdoğan aday olursa ben onun karşısında hiçbir adaya şans vermiyorum. Muhalefet de bu yüzden aday belirlemede sıkıntı yaşıyor. Mesela CHP kendi düşüncesinden bir aday belirleyemiyor. Daha önce AK Parti'de bulunmuş bir isim üzerinde spekülasyonlar yapılıyor. AK Parti kuruluşunda bulunan, Bakanlık, Başkanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapan Abdullah Gül'ün böyle bir kararı alacağını düşünmüyorum. 2007'de kendisi rahatlıkla aday olabilecekken "Abdullah Gül kardeşimiz" diyerek kendisini aday gösterdi. Cumhurbaşkanımız o gün şahsi hesaplarla hareket etmediğini biliyoruz. Sayın Abdullah Gül'ün sayın Cumhurbaşkanımızın karşısına aday olarak çıkmayacağını ve çıkamayacağını söylemek istiyorum. Gerisi spekülasyondur. Aklıselim bunu gerektirir.
YAPTIĞIMIZ ARAŞTIRMALARDA İKİNCİ TUR GÖRÜNMÜYOR
Muhalefet seçimleri ikinci tura taşımak için çalıştığını söylemlerinden görüyoruz. AK Parti'nin seçimlerin ikinci tura taşınmaması için bir stratejisi var mı?
Ben ikinci tur gibi bir ihtimali asla görmüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığı durumunda böyle bir şey asla sözkonusu değil. Muhalefet Anayasa referandumunu sonuçlarına bakarak bir değerlendirme yapıyor. Bu kıyas edilebilir bir şey değil. Cumhurbaşkanımızın aday olduğu bir seçimde ikinci tur ihtimali hiç yok. Zaten yaptığımız tüm araştırmalar da bunu gösteriyor.
-Son günlerde seçim barajı da tartışma konusu. Böyle bir hazırlık var mı?
Seçim sistemi bir bütün olarak değerlendirilebilir. Bu aşamada seçim barajı ile ilgili bir değerlendirmenin gerek olmadığını düşünüyorum. Önümüzdeki 7 yılda sistemin yerleşmesi için çalışacağız. Bu dönem içerisinde değerlendirilecek bir konu değil.
İSA TATLICAN / SABAH GAZETESİ