İşte Ersoy Dede'nin yazısından başlıklar
FETÖ'NÜN KİRLİ OYUNUYDU
FETÖ terör örgütünün, Türkiye'yi sivil katliamlar yapan bir ülke olarak göstermek üzere yaptığı komploların ilki ve en büyüklerinden biriydi Uludere..
Ya da ittifak içinde oldukları PKK'nın kayıtlara geçirmeye çalıştığı haliyle, Roboski..
Gelin evvela hafızalarımızı tazeleyelim ve bundan tam 6 yıl öncesine, trajedinin yaşandığı 28 Aralık 2011'e gidelim..
Saat 21.39 ile 22.24 arasında, türk jetleri, Irak sınırında kaçakçılık yapan bir grubun üzerine dört bomba attı…
50 kadar katırla birlikte 38 sivil vardı kafilede.. Sadece 4'ü hayatta kalabildi..
Ölenlerin 19'u çocuk yaştaydı..
SÜREKLİ ŞEHİT HABERLERİNİN GELDİĞİ GÜNLERDİ
Başta Aktütün olmak üzere vatan evlatları karakollarında arka arkaya baskınlar yemiş, şehit düşmüşlerdi.. Sorumluluk mevkiinde olan komutanlar, teröristleri gördüklerini ancak çoban zannettikleri için vurmadıklarını açıklamışlardı.. Hantepe, Gediktepe, Aktütün ve daha pek çok karakolda, onlarca kardeşimiz şehit düştükten sonra emir değişti.. "Hareket eden herşey vurulacak" denildi.. Sonradan anlaşıldı ki, daha evvelki karakol baskınlarında, 'çoban zannettik vurmadık' bahanesi, tam da Uludere planı için üretilmişti.. "Çoban da hassas bölgeden geçmeyecek o zaman" dedirteceklerdi devlete.. Öyle de oldu.. O gece görüntü alındı. Gündüz köy halkından biri gibi gündelik yaşantısına devam eden teröristler de olduğu için, Uludere kazasına kılıf bulmak kolay olacaktı..
EMİR VERİLDİ UÇAKLAR KALKTI
Olaydan iki ay önce, 19 Ekim 2011'de Çukurca'da 24 şehit vermiştik..
Çukurca saldırısının planlayıcısı Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin'in Türkiye'ye geçip saldırı düzenleyebileceğine ve bir grup kaçakçının arasında saklandığına dair bir haber gelmişti..
Haberin en kuvvetli referansı, iletişim aygıtlarının kullanımında bir artış yaşandığı şeklindeydi.. Normalde böyle bir 'haber'in 'istihbarat'a dönüşmesi için çok daha fazla veriye ihtiyaç vardı.. Ama operasyonu tertipleyen ekip için, bu yeterli sayılmıştı.. Operasyon emri verildi, uçaklar kalktı, bombaları sivillerin üzerine bıraktı..
OLAY DÜNYA BASININA SERVİS EDİLDİ
Olay bir anda dünya basınına servis edildi..
Aynı bölgede bir karakol basılsa onlarca askerimiz şehit olsa aylarca haberi olmayacak olan BBC,CNN CBS, Uludere'yi 'flaş haber' olarak veriyordu..
BBC ve CNN; "Kürt köylüleri hava saldırısında öldürüldü" derken, The Wall Street Journal, internet baskısına, "Türk hava saldırısı Kürtleri vurdu" başlığını atmıştı.. Le Monde, "Türk Hava Kuvvetleri Kürt köyünü bombaladı" başlığını tercih etmişti..
AMAÇ AK PARTİ HÜKÜMETİNİ YIPRATMAKTI
Dönemin Uludere Hudut Tabur Komutanı, Jandarma Binbaşı Hüseyin Erten'di.
Bu kanlı tertibin ardından FETÖ, Binbaşı Erten'i gizlemek için Bursa'ya gönderdi.
Binbaşı burada, huzurevi müdürlüğüne getirildi. FETÖ, bundan sonrasını başka yollarla sürdürecekti.. Hükümetteki kanadı İdris Naim Şahin'i oyuna dahil etti.. Şahin, Erdoğan adına bu saldırıyı üstlenecek ve adeta hükümete 'intihar dalışı' yaptıracaktı..
Oysa bu açıklamanın üzerinden daha 24 saat bile geçmeden hükümet adına İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, NTV televizyonuna çıkmış ve ölenlerin de masum olmadıklarını savunmuştu.. 'Ölmeyi hakettiler' anlamına gelecek skandal açıklamalar yapmıştı.. Ve de şimşekleri Erdoğan'ın üzerine çekmeyi başarmıştı..
ARKASINDAN MİT TIRLARI İHANETİ GELDİ
Peki bundan sonra ne oldu?
Elbette bir Uludere soruşturması yapıldı..
Soruşturmayı Genelkurmay Askeri Savcısı Hakim Yarbay Ali Müjdat Eski yürüttü.."Askerler köylüleri terörist sanmış" dedi..
"Cezasızlık gerektiren 'hata'ya düşmüşler" şeklinde yazı yazarak takipsizlik verdi ve dosyayı kapattı..
Bu skandal kararın altında imzası olan savcıyı biz daha sonra FETÖ'nün en büyük operasyonlarından biri olan MİT tırları ihanetinde de görecektik..
Savcı, o dönemde Adana Başsavcılığı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na yazılar yazarak, sivil savcılığın görevsizlik kararı vermesini ve bu yolla askeri savcılığa gönderilmesini istemişti.
Her taşından altından çıktı anlayacağınız.. Üstü örtülen soruşturmada adına rastladığımız bir diğer FETÖ'cü ise, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç'ti. Darbe sonrası yapılanma planında adı 'TRT Genel Müdürü' olarak yer almıştı..
O GENERAL 15 TEMMUZ'DA TUTUKLANDI
Güvenç, Uludere'de görüntüleri izleyen ve kaçakçı köylülerin terörist olduğu yönünde son raporu hazırlayarak üst komutanlıklara gönderen isimdi. Vaktin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Bahadır Köse de, topçu atışının yeterli olmayacağı, PKK'lı teröristlere havadan uçakla müdahale edilmesi gerektiği yönünde görüş bildiren komutandı.. Bahadır Köse, 15 Temmuz başarıya ulaşsaydı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacaktı..
Uludere olayları sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak görev yapan ve o dönemde tümgeneral olan 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz da, Uludere'ye topçu atışı talebini Genelkurmay Başkanlığı'na gönderen son isimdi. İbrahim Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminde tutuklandı.
FETÖ "NATO TÜRKİYE'YE MÜDAHALE ETSİN" DEMEYE BAŞLADI
FETÖ daha sonra gerek ABD'deki hocalarının defalarca dile getireceği, gerekse İstanbul'daki bazı yazarları tarafından gündemde tutulan; "…. NATO Türkiye'ye müdahale etmeli.." tezine gereken argümanı üretecek hamleyi ilk kez Uludere'de yapmıştı anlayacağınız..
O vakit, ittifak ettiği PKK ile işbirliği yapıp yapmadığına dair somut bilgiler yok.
Yani aynı gün toplanan MGK'da gündeme gelen, Bahoz'un Türkiye'ye geçiş yapacağı istihbaratı, FETÖ'nün müttefiki PKK'nın içinden devlet kanadına ulaştırılmış olabilir mi?.. Mümkün.. Ama gerek var mıydı derseniz, bence müdahale için şartlar yeterince olgunlaşmıştı. PKK ya da siyasi kanadı BDP, saldırıdan sonra propaganda için lazım olacaktı.. Onu da hakkıyla yerine getirdiler.. Fakat geriye dönüp bakınca daha net biçimde anlaşılıyor ki, Türkiye bu ve benzeri operasyonlarla, sahiden ipten dönmüş.. Hem de kaç kere..