MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, yeni KHK ile getirilen tek tip kıyafet uygulamasını eleştiren İstanbul Milletvekili Atila Kaya'yı topa tuttu. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, MHP'li vekil Atila Kaya'nın KHK'larla ilgili değerlendirmesine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada "Darbeler her defasında yıkım getirmiştir. İhtilaller Türkiye'yi tarihin gerisine itmiş, on yıllarımızı kaybettirmiştir. Demokrasiye ket ve darbe vuran söylem, eylem ve her türlü girişim bu vatanın hem önünü kapatmış hem de ufkunu karartmıştır. Darbe, demokrasinin kızağa çekilmesi, uçurumdan atılmasıdır. Darbe, milli iradenin boğazına bağlanmış yağlı urgan, masum ve mazlumlara eziyet, işkence, mahkumiyet ve hatta ölüm fermanıdır. MHP, 48 yıllık şerefli geçmişinde darbeye en çok maruz kalan, darbelerden en çok zarar gören bir millet ve demokrasi anıtıdır. Bu sebeple darbe ve demokrasi dışı arayışlar kimden gelirse gelsin Milliyetçi Hareket olarak karşısında durduk ve dururuz. Hiçbir zaman demokrasi dışı oluşum ve çeteleşmeye sempati duymadık. Israrla demokrasiden yana olduk. Kararlı bir şekilde demokrasiye bağlı ve sadık kaldık. Çünkü inanıyoruz ki darbeyle Türkiye'nin sorunları çözülemez. Biliyoruz ki milliyetçilikle demokrasi ayrılmaz, kopmaz bir bütün ve ruh ikizidir" ifadelerini kullandı.
ATİLA KAYA NEDEN RAHATSIZ OLDU!
Büyükataman, OHAL kapsamında geçtiğimiz hafta iki yeni KHK yayımlandığını anımsattı. MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya'nın açıklamasına ilişkin şunları kaydetti: "Öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki milletvekilimiz Atila Kaya'nın görüşleri partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır. Ayrıca esef verici olan CHP ve yandaşları ile aynı hizada yer almış olması kendi adına bir talihsizliktir. Türk milletine karşı kin duyanlar, kinlerarası diyalog kuranlar tamamdır da Atila Kaya'ya ne olmaktadır? Neden rahatsız olmuştur? Partimizin bu konudaki görüşleri Genel Başkanımız tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu bağlamda kamuoyunun dikkatinden kaçan bir hususun altını da çizmek isteriz. Son KHK ile 6755 sayılı kanunun 37. maddesine eklenen 2. fıkrada, sorumsuzluk hallerini düzenleyen eylemlerin gerçekleştirildiği zaman aralığı ile ilgili tartışmalar vuku bulmuştur.
Kamuoyu maddedeki eylemlerin niteliği ile değil eylemlerin gerçekleştiği zaman aralığına ilişkin tartışmalara mahkum edilmiştir. Oysa ki tartışmalara sebep olan 6755 sayılı kanunun 37. maddesinin 1. fıkrasında getirilmiş olan hukuki, idari, mali ve cezai sorumsuzluk hali, eylemlerin niteliği bakımından açık bir sınırlamaya tabi tutulmuştur. Bu eylemler yalnızca darbe teşebbüsü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Zira 1. fıkranın 1. cümlesinde açıkça 'darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin' ibaresi, kanun koyucunun maksadının somut, açık, anlaşılır ve her türlü şüpheden uzak bir şekilde darbe ve darbeye teşebbüs eylemi sayılabilecek hususları kapsadığını göstermektedir. Dolayısıyla darbe teşebbüsünün olmadığı bir ortamda ister asker ve polis isterse sivil kimselerin yaptığı eylemler bu kanunun kapsamı dışında kalacaktır.