Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 42.Muhtarlar Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed'in tepki çeken sosyal medya paylaşımına ilişkin, "Medine korumasını yaparken Fahreddin Paşa, ey bize bühtanda bulunan zavallı, senin ceddin neredeydi?" dedi.
Fahreddin Paşa'nın direnişinin takdire şayan olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Fahreddin Paşa'nın 2 yıl 7 ay süreyle müdafaa ettiği Medine'de yaptığı işler, gösterdiği kararlı duruş ve son ana kadar sergilediği direniş gerçekten takdire şayandır. Utanmadan, sıkılmadan Erdoğan'ın ecdadının mukaddes emanetleri oradan çalarak İstanbul'a getirdiğini söyleyecek kadar hezeyan içerisinde olan bu zavallılar; bunun adı çalmak değil, tam aksine oraları istilaya, işgale gelenlerden onları korumaktır. Ne adına? Şehit olmak adına."
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, "Medine müdafaası İslam'ın ve onun büyük peygamberinin ve adının şartlar ne olursa olsun nasıl korunmasını gösteren ibretlik bir hadisedir. Fahreddin Paşa kimdir? Balkan Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıkla Edirne'nin düşman işgalinden kurtarılmasını sağlamıştır. 1916 yılında Medine'ye tayin edilen Fahreddin Paşa bu mübarek belgenin korunmasını üstlenmiştir. Askeri yargıtaydaki vazifelerinin ardından emekli olmuştur. Medine koruması yapan Fahreddin Paşa, Taa İstanbul'dan kalkıp oraya gelen Fahreddin Paşa ne için geldi? O mukaddes toprakları korumak içn geldi. Peki senin ecdadın neredeydi?" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"ZAVALLI SENİN CEDDİN NEREDEYDİ"
Ey bize bühtanda bulunan zavallı senin ceddin neredeydi. Fahreddin Paşa'nın 2 yıl 7 ay süre ile müdafaa ettiği Medine'de yaptığı işler, direniş takdire şayandır. Utanmadan, sıkılmadan Erdoğan'ın ecdadının mukaddes emanetleri oradan çalarak İstanbul'a getirdiklerini söyleyecek kadar hezayan içinde olan zavallılar, oradaki işgale gelenlerden onları korumaktır, şehit olmak adına.
Türkiye olarak kutsal emanetleri Topkapı Sarayı'ndaki özel bölümde titizlikle koruyoruz. Hatta ikinci dünya savaşında bu emanetler gizlice Anadolu'ya götürülüp muhafaza edilmiştir. Fahreddin Paşa tüm gücünü ve enerjisini Medine'nin korunmasına adamıştır. Şehre ne gıda ne silah ne de başka bir yardım ulaşmıştır. Bu şartlarda Fahreddin Paşa, Medine'yi savunmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Ey zavallı senin ceddin neredeydi?"
"SEN ERDOĞAN'I DA, ERDOĞAN'IN CEDDİNİ DE TANIMAMIŞSIN"
Önce haddini bil. Sen Erdoğan'ı da tanımamışsın, Erdoğan'ın ceddini ise hiç tanımamışsın.Tarihimizin işte bu mümtaz şahsiyetine (Fahreddin Paşa) ve onun Medine'de gösterdiği şanlı direnişe dil uzatanların, bugün kimlerle, nerelerde, ne işler çevirdiğini biz gayet iyi biliyoruz. Yeri gelecek bunları da açıklayacağız. Fahreddin Paşa adaletten asla ayrılmamış bir komutandır. Peygamber Efendimizin hürmetine bu kutsal emanetler titizlikle korunmaya devam etmektedir. Önce onlara sormak lazım. Acaba Batı'ya giden emanetler ne durumda. Acaba onları geri almak için bir çabanız var mı?
Bizdeki emanetler Sevgililer Sevgilisi Peygamberimizin ruhaniyetine uygun bir şekilde burada korunmaktadır. Arap halkları tıpkı diğer bölgelerdeki kardeşlerimiz gibi bizim kardeşlerimizdir. Arap ülkelerindeki kimi yöneticilerin Türkiye'ye yönelik husumetlerinin kendi dirayetsizliklerini, acziyetlerini hatta ihanetlerini örtme amaçlı olduğu da açıkça ortadadır. Bazı ülkelerin had bilmez yöneticileri ne Arap ülkeleriyle kardeşliğimizi ne de verdiğimiz mücadeleye gölge düşüremez. Zira biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Böylede devam edecek.
"Sen Erdoğan'ı da, Erdoğan'ın ceddini de tanımamışsın"
FAHREDDİN PAŞA'NIN EFENDİMİZE YAKARIŞI...
Fahreddin Paşa'nın efendimize yakarışını tekrarlamak istiyorum: Ya Resulallah senin için savaşanlarla sana karşı çıkanları görüyorsun.. Allah'ın yardımını bize ulaştır... Bu duaya da Mehmet Akif Amin diyor.
Her kim milletimizin birliğine göz dikerse, güvenlik stratejimize saldırmış demektir. Her kim vatanımızın tek bir taşına el sürmeye tevessül ederse kırmızı çizgilerimizi geçmiş demektir. Bu değerlerimize el uzatanın elini kırmak boynumuzun borcudur. Türkiye hiçbir zaman ekonomiyi bir şantaj aracı olarak kullanmadı, buna kalkışanlara da boyun eğmez.
Arakan'daki Müslümanların evleri başlarına yıkıldığında bizde gök kubbenin üstümüze yıkıldığını hissediyoruz. Bunlar bizimde başımıza gelebilirdi. Halimize hamd edeceğiz. Ya onlar bizim başımıza gelseydi ne olurdu? Akdeniz'de batan her teknede bizimde kalbimiz sulara gömülüyor.