Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Kanal 24'te yayınlanan programda gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı.
ABD'deki eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davaya ilişkin bir soru üzerine Gül, bu davanın baştan hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtti.
"ÇÖKMÜŞ BİR DAVA"
Adalet Bakanı Gül, "Son gelişmelerle yapılan çapraz sorgularda, dosyadaki tüm safahata bakıldığında bugün itibarıyla bu dava aslında fiilen de çökmüş bir davadır. Hiçbir hukuki geçerliliği bulunmamaktadır." diye konuştu.
Söz konusu davanın savcısı ve hakiminin İstanbul'da FETÖ'cüler tarafından ağırlandığını, beraber aynı etkinliklere katıldığını anlatan Gül, FETÖ'cülerin yargılamadaki tüm delilleri hazırladığı bir davanın kurgusuyla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.
"KURGUYU HEPİMİZ İZLİYORUZ"
Gül, bu dosyanın hazırlayıcısı savcının, ABD Başkanı Donald Trump tarafından görevden alındığını ancak şu anda yürüyen tüm soruşturmaların yine onun açtığı iddianameler doğrultusunda sürdüğünü anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tanığa bakıyorsunuz, 50 bin dolar FBI'dan para almış, eski polis, FETÖ'den aranan bir terörist. Savcılık ona maaş bağlıyor, ev yardımı yapıyor. Tanığının FETÖ'cü olduğu, hakiminin, savcısının FETÖ ile içli dışlı olduğu, birlikte çalıştıkları, bilirkişinin yine FETÖ'ye müzahir olduğu bir kurguyu hepimiz izliyoruz. Bu aslında hukuk açısından bir trajedidir, zaman içerisinde komediye dönüşen, hukuki dayanağı olmayan bir kurguyu izliyoruz. Biz burada Amerika Adalet Bakanı'na çağrımızı, 'Burada bir hukuk yok, hukuk katlediliyor. Bu yanlışa da bir an önce son verin.' diye bir çağrıda bulunduk."
"DAVADA İTİRAFTAN ÇOK İFTİRALAR BULUNUYOR"
Amerikan Adalet Bakanı'na yazılan mektuba şu ana kadar bir yanıt gelmediğini bildiren Gül, kendisiyle bir telefon görüşmesi de yapacağını aktardı.
Bu görüşmede daha açık konuşacağını belirten Bakan Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Her iki ülke de terörle mücadelede işbirliği yapıyor. DEAŞ, PKK, FETÖ ile mücadele eden bir ülkeyiz. Esasen insanlık ailesi için biz bu nöbeti tutuyoruz. Bugün Ankara'nın güvenliği Avrupa'nın, insanlığın güvenliği demektir. Terörle böyle mücadele ederken Türkiye'nin terör örgütleriyle mücadelesinde bir terör örgütüne siz destek verirseniz, korursanız, maaş verirseniz bu, Türkiye'nin terörle mücadelesine saygı duymamak, bu işbirliğine sahip çıkmamak demektir. Türkiye'nin terörist olarak aradığı firari birisini siz mahkemede tanık olarak alıyorsanız, maaşa bağlıyorsanız bu asla kabul edilebilir bir şey değil."
Abdulhamit Gül, Amerikan Adalet Bakanı ile telefon görüşmesinde nelerin ele alınacağı sorusuna, öncelikle ABD'de görülen davanın bir hukuki dayanağının olmadığını söyleyeceğini ifade etti.
"TÜRKİYE BUNA İZİN VERMEZ"
Davada iftiraların bulunduğunun açık bir konu olduğunu belirten Gül, 17-25 Aralık'ta Türkiye'de yapılamayan hukuk darbesinin başka bir yerde sürdürülmek, tamamlanmak için çabalandığına vurgu yaptı.
Gül, "Türkiye'de kesinleşmiş bir mahkeme kararı varken, yargılama yapılmışken, bu konularla ilgili meseleyi Amerika'nın sözde ambargosuna karşı, mali çıkarlarına ihlal diye açıp da Türkiye'nin kendi çıkarlarına, bekasına, egemenlik haklarına doğru bir yola giderse Türkiye buna izin vermez." açıklamasında bulundu.
Adalet Bakanı Gül, Amerikan Adalet Bakanıyla yapacağı görüşmede ayrıca, söz konusu davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu, hiçbir hukuki temeli bulunmadığı, Amerikan hukuk sistemine olan güvenci daha da sarsmaması için bu davanın sona erdirilmesi, Türkiye aleyhine olan ifadelere, Türkiye'nin yöneticilerine yönelik iftiralara son verilmesi çağrısında bulunacaklarını belirtti.
"HER ÜLKE KENDİ EGEMENLİK ALANIYLA İLGİLİ ANCAK YARGILAMA YAPABİLİR"
"Bir karar çıkarsa, Türkiye'nin bu kararı tanımama hakkı var mı?" sorusuna karşılık Gül, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye egemen bir devlettir. Bugün arama kararı olan firarilerin, Türkiye'de 17-25 Aralık darbe girişimini yapanların, usulsüz dinlemeleri yapanların tanıklığıyla bir mahkeme kararı, ancak bir paçavradan ibarettir. Böyle bir şeyin kabulü mümkün değil. Her ülke kendi egemenlik alanıyla ilgili ancak yargılama yapabilir. O zaman 200 devlet Türkiye'deki alacak verecek işlerine, her işe mahkeme kursun, Türkiye'yi yargılasın. Öyle bir şey yok. Kendi sınırları içerisinde Türkiye'de bir fiil işlenmişse, Türkiye'yi ilgilendiren konularla ilgili kararı Türk mahkemeleri karar verir. Bu meselede de mahkemeler karar vermiştir."
"HÜKÜMETİMİZ ADİL ÖKSÜZ HAKKINDA İADE TALEBİNDE BULUNMUŞTUR"
"ABD'deki dava için Türkiye'deki Adalet Bakanlığından bir şey istedi mi? Sizden bir şey gitti mi?" sorusu üzerine Gül, bakanlık nezdinde bir şeyin gitmediğini belirterek, "Sadece İstanbul Başsavcılığımız, Türkiye Cumhuriyetine ait sözde kumpas belgeleri, kurgu belgeleriyle ilgili oralarda kamuoyu önünde duyulduktan sonra bunlarla ilgili kimin verdiğini ve bunların iadesiyle ilgili bakanlık üzerinden bir talep gitti." karşılığını verdi.
Gül, Adil Öksüz'ün Almanya'da olduğuna dair bir bilginin sorulması üzerine, "Bir kişinin herhangi bir ülkede olduğu bilgisi gelince mahkemelerimiz o konuyla ilgili uluslararası sözleşme kapsamında, o ülkeden iadesi ve tutuklanması için talepte bulunuyor. Adil Öksüz'ün de Almanya'da olduğuna ilişkin birtakım bilgiler ya da bulgular olması üzerine mahkeme, iade ve tutuklama talebiyle oradan istedi. Hükümetimiz talepte bulunmuştur." yanıtını verdi.
Adalet Bakanı Gül "Hükümetimiz Adil Öksüz ile ilgili iade talebinde bulundu"
"SÜREÇ MAKUL İŞLİYOR"
Mahkemelerde devam eden FETÖ davalarının hızlı işleyip işlemediğine yönelik bir soruya da Bakan Gül, yüzlerce sanığın olduğu yargılamaların uzun süreceğine işaret etti.
Mahkemelere atfen bir rehavet, geri kalma gibi bir şeyin olmadığını vurgulayan Gül, şunları söyledi:
"Süreç makul işliyor. Milletimiz adına bütün mahkemelerimize çok teşekkür ediyoruz. Sanıkların fazla olması... Örneğin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden fiilen orada bulunan 400 kişi için dava açıyorsunuz. Ama diyelim ki Çanakkale'de 10 kişi, onun davası hızlıca bitiyor zaten. Erzurum, Erzincan bitti bitiyor. Darbenin fiili olarak yoğunlaştığı yerlerde İstanbul'da, Ankara'da bunlar biraz zaman alacaktır. Ama buna rağmen olabildiğince mahkemelerimiz, hakimlerimiz, savcılarımız çok yoğun bir emek sarf ediyorlar."
Yargıda FETÖ'nün tümüyle temizlenip temizlenmediğine yönelik bir soru üzerine de Gül, "FETÖ ile mücadele bugün itibarıyla bitmiştir. Biz bunu tamamladık denilebilecek bir mücadele yürütülmediğini." ifadesini kullandı.
Bakan Gül, bu mücadelenin sürekli, kararlı ve asla zaafiyete düşülmeden yapılması gereken bir mücadele olduğunu vurguladı.
Türkiye üzerinde oyunlar ve tehditlerin her zaman süreceğine işaret eden Gül, FETÖ tehlikesinin geçtiği şeklinde bir rehavete asla kapılmamak gerektiğini belirtti.
"TÜRKİYE'NİN BURADAN ZARAR GÖRMESİ SİZİ MEMNUN MU EDECEK?"
"Türkiye'de Fuat Avni tweetleri kesildi ama çıkıp onların sözcülüğünü yapan bir ana muhalefet var." diyen Gül, şu görüşlerini paylaştı:
"Türkiye'nin buradan zarar görmesi sizi memnun mu edecek? Bugün adeta bu anlamda Türkiye'nin değil de küçük siyasi çıkarların, düşüncelerin peşinde giden bir ana muhalefet var ama milletimiz bunu görüyor. Demokrasimiz daha da güçlenmiştir. Türkiye'nin bekasına olan bağlılık daha da artmıştır. Türkiye'nin Suriye olmaması yönünde gayret de artmıştır. Kimse Türkiye üzerine bir operasyon yapamaz."
"ÜZÜCÜ BİR DURUM"
CHP'nin gündeme getirdiği belgeleri FETÖ'nün servis ettiği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Gül, şunları kaydetti:
"Elbette, hiç şüpheniz olmasın. Çünkü 6-7 ay önce FETÖ'nün Fuat Avni adresinin bununla ilgili aynı ifadeleri kullandığını... FETÖ'cülerin daha önce servis ettiği yani yeni bir şey değil. Eline bir şey veriyorlar, sallıyor. Kulağına bir şey söylüyorlar, konuşuyor. Misakımilli belgelerini sallayan bir genel başkandan, bugün FETÖ'nün eline verdiği belgeleri sallayan genel başkana evrilmesi, CHP adına çok utanç verici ve üzücü bir durum. CHP gibi köklü bir partinin en başta kendi seçmenlerini rencide eden bir durum."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun diğer belediyelerle ilgili benzer durumlarda neden bağırmadığını soran Gül, şöyle devam etti:
"Acaba kendi ailesinden birilerinin orada işbirliği içine girmesi mi rahatsız ediyor ya da ürkütüyor, endişe içinde bırakıyor? Bunu kamuoyu soruyor. Diğer taraftan aklanmıştır diye bir şey yok. Davası devam ediyor. Dolayısıyla hem savcılıkça yürütülen soruşturmaları var hem de yürüyen davası var."