Şakağına dayadığı silahı ateşleyen Yavuz Yılmaz, bir vaktin en kudretli adamlarından birinin,
başbakanın oğluydu..
Dünyanın en güzel annesine sahipti..
Aklına iyilikten başka bir şey getirmeyen mükemmel bir kadın..
Aile en iyi eğitimleri aldırdı..
Avusturya'da, ABD'de en güzel okullarda okudu..
İstanbul'un en muazzam yerinde yaşıyordu..
Etrafında çok güzel insanlar vardı hep..
Meğer farketmediğimiz başka bir tablo daha varmış..
'Temporal Lob Epilepsi' hastasıymış..
ve felç aşamasındaymış..
Son verdi hayatına..
**
En güçlü ailelerden birine mensupsunuz.
En güzel okullarda okumuşsunuz.
Çok paralar kazanmışsınız..
Güzel kadınlar etrafınızda pervane..
Ama umutsuzluk çöktü mü karabasan gibi üzerinize..
Köşeye sıkışmışlık hissi..
Çıkamıyorsunuz içine düştüğünüz o kuyudan.
'Şurama kadar geldi' der ya insanlar azen..
İşte o sözde adı geçen 'şurası' var ya..
Her şey orada bitiyor anlaşılan..
Bütün rasyonel zeka uçuyor.
Göz kapakları iniyor aşağı.
Kararıyor dünya.
Kapanıyor ışıklar..
Bir bir siliniyor hatıralar..
Yaşanmış güze anılar.
Her biri uçup gidiyor sonsuzluğa..
**
Eğer bu sabah da uyandıysak güne..
Sevdiklerimiz yanımızdaysa..
Şükredelim varlığa da yokluğa da..
Eğer Amerika'ya giderken, 'döndüğümüzde hallederiz' dediyse Mesut Yılmaz, oğlu için..
Halledemedi…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yavuz Yılmaz'ın cenaze töreni Pazartesi günü yapılacak!
Başbakan Yıldırım'dan Yılmaz ailesine taziye ziyareti