"16 Nisan referandumunda vermiş olduğunuz desteğe teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum. Bugün Karaman bir başka güzel. Adeta kabına sığmıyor. Gençler şu an karşımda iradesine, geleceğine, demokrasisine canı pahasına sahip çıkan bir Karaman görüyorum. Bu salonda genç yaşlı demeden kalbi Filistin, Kudüs ve dava için çarpan kalabalıklar görüyorum.
"FİLİSTİNLİ KAHRAMANLARI SELAMLIYORUM"
Buradan tekerlekli sandalyeleriyle zulme direnen Filistinli gazileri selamlıyorum. Kahraman gençleri, Fevzi el Cuneydi'leri selamlıyorum. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehid edilen Muhammed Yalçın evlarımızı rahmetle yad ediyorum.
"Son FETÖ'cü de hukuk önünde hesap verene kadar..."
"ACIMAK YOK"
Ve acımak yok! Son FETÖ'cü de hukuk önünde yargılanana, hesap verene kadar bize durmak yok. Bu katil sürüsünün peşini bırakmayacağız. Dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar.
"BİZİM OTEL BOŞTU! ORAYA GELSEYDİN"
Ba Kemal Atatürk Havalimanında öyle bir korktu ki Tankların başındaki adamlarla anlaştılar. Ve o kişi tankların önünden tıpış tıpış otomobiline bindi. Bakırköy'e gitti. Söyleselerdi gelirdik diyor. Biz milletimize çağrıyı yaptık. Sana adrese teslim çağrı mı yapacağız? Demek ki sen milletin olduğu yerde yoksun. Oteller doluydu diyor. Bizi almadılar diyor. E bizim otel boştu. Gelseydin!"
Biz ondan 1.5 saat sonra havaalanına indik. Bize haber verseydi diyor. Adeta adrese kayıtlı beyefendiye haber vereceğiz. Bay Kemal sen de gel. Biz milletimize çağrı yaptık, milletimiz oraya geldi, demek ki sen milletin olduğu yerde yoksun. Kaçtın, Bakırköy Belediyesi'ne sığındın. 16 saat sonra darbe halledildi. Ümit Paşa ile beraber oradan Valimiz ve Enerji Bakanımız ile birlikte süreci yönettik.
"BUNLARIN HESABI TUTSAYDI BU KARDEŞİNİZ BURADA OLMAYACAKTI"
Bunların hesabı tutsaydı belki bu kardeşiniz burada olmayacaktı. 15 dakika geç kalsaydık belki o yaptıkları atışlar bizi vuracaktı. Asıl hesap yapıcı Allah. Allah'ın hesabı tüm hesapların üzerindedir, bunu bilmiyorlardı. Kıyamet gününde şefaat eden 3'tür. Peygamberler, alimler, sonra şehitler. Peygamber olamayacağınıza göre 2 sınıf kalıyor. Ya alim olacaksınız ya şehadet şerbetini içenlerden olacaksınız. Ben şu anda Karaman'dan karşımda böyle bir kitle görüyorum. Şehadete namzet bir kitle görüyorum karşımda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Karaman'da AK Parti kongresinde konuşma yaptı
HZ. MEVLANA'NIN VEFATI
Ben Hz. Mevlana'nın vefatının, 744. senei devriyesini de idrak ediyorum. Bir kez daha rahmetle yadediyorum. Yüzyıllardır Anadolu topraklarını ilmi, irfanı, hikmeti ile nakış nakış dokuyan ariflerimizi de anıyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Allah'a ulaşacak pek çok yol var, ben aşkı seçtim diyen Hz. Mevlana'nın yaktığı ateşi, hala bu topraklarda yanmaya devam ediyor. Her düğün gününde Hz. Mevlana'yı yadederken bizi biz yapan değerleri de hatırlıyorum. Hz. Mevlana adeta bugünlere ayna tutarcasına "Sabır sıkıntıların anahtarıdır" buyuruyor.
AMERİKA BUNLARA 4 BİN TIRI AŞKIN SİLAH ULAŞTIRIYOR
Bu millet birbirine kenetlendikçe önüne set kurabilecek tek bir güç dahi yoktur. Gençler, İslam dünyasını içeriden çökertme operasyonu bir asır önce olduğu gibi etnik ve mezhebi ayrılıkların körüklenmesi ile yürütülüyor. Yüzyıllardır aynı şehirde, hatta aynı mahallede barış içinde yaşamış insanlar birbirlerine düşmanlaştırılmak isteniyor. DEAŞ, PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleri adeta palazlandırılıyor. 4 bin tırı aşkın silah Amerika'dan bunlara ulaştırılıyor. Bunları kendilerine söyledim, hayır diyemiyorlar. Bu kimi zaman 4 bin tırlık sevkiyatlarla göstere göstere kimi zaman da güya kazaen oluyor. Her iki durumda da Suriye halkını katleden silahların menşei hiç değişmiyor. Geçtiğimiz haftalarda Rakka'da sergilenen kepazelik bu işbirliğinin ilk değil, son örneğidir. Rakka tiyatrosu DEAŞ ile YPG'nin bir madalyonun iki yüzü olduğunu inkarı mümkün olmayacak şekilde ortaya konmuştur. Suriye'nin parçalanması misyonunu yerine getiren DEAŞ'ın farklı isimler altında farklı bölgelerde devreye alınması bizim için şaşırtıcı olmayacak. Terör çıkar hesaplarının vasatı durumundadır.
BUNUN BEDELİ AĞIR OLUR
Ben Trump'a söyledim. Karada her türlü desteği veririz. Siz de havadan destek verin. Şimdi yeni bir durum ortaya çıktı. Kudüs. Kudüs'te evangelist bir anlayış, siyonist anlayış ben yaptım oldu, mantığı ile İsrail'in başkenti ilan ediyor. Büyükelçiliklerini de oraya alıyorlar. BM kararına rağmen bu adımı atanlar "biz sizi tanımıyoruz" mantığıdır. Biz de sizi tanımıyoruz. Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı'nın olağanüstü toplantıya çağırdım. Bir hafta içinde hepsi geldiler. Papa hazretlerini de aradım. Onun da aynı düşüncede olduğunu gördüm. Bir taraftan da bağlantısızlar lideri Venezuela Devlet Başkanı'nı davet ettim, o da toplantımıza katıldı. O da yetmez, Arap Ligi'nin dönem başkanı Ürdün Kralı 2. Abdullah'ı da davet ettim, o da geldi. Bu mesajla, oy birliği ile dünyaya şu duyuruldu. Burayı kesinlike Müslümanların başkenti olan Kudüs'ü siz Musevilere ya da Yahudilere maledemezsiniz. Burada Müslüman ve Hıristiyanların bir kadim tarihi vardır ama diğerlerinin yoktur. Siz de lütfen yerinizde durun ve siyonist bir operasyon yapmaya kalkmayın. Kalkarsanız bunun da bedeli ağır olur.
"BÜYÜKELÇİLİĞİMİZİ ORADA AÇACAĞIZ"
Türkiye bölgede attığı adımlarla bu kirli hesaplara çomak sokmuştur. Terör devletinin kurulmasına engel olmuştur. Orası diyor, Filistin'in başkenti olarak ilan edilmeli diyor. Biz çoktan ilan ettik. İşgal altında olduğu için oraya gidip büyükelçiliğimizi açamıyoruz. Bizim başkonsolosluğumuz bile büyükelçi ile temsil ediliyor. Fiili olarak biz bu işi yapmışız. Bizim resmi olarak da o günler yakın ve büyükelçiliğimiz ayrıca orada açacağız.
"EY AMERİKA, EY TRUMP SEN BUNLARI GÖRMEDİN Mİ?"
Bunlar down sendromlu çocuklardan korkacak kadar korkak. Ey Amerika, ey Trump sen bunları görmedin mi? Ondan sonra 'dünyanın en güçlü devleti benim.' Senin her yerin güçlü olsa ne olacak? Şu anda dünyaya Amerika ne diyor? Nükleer başlıklı silahınız olmayacak. Senin elinde nükleer başlıklı silahlar var. Sendeki silahlar ne olacak? O dursun. Avrupa öyle. Diğer ülkeler öyle. Peki seninkiler ne olacak? Adalet. Bu mu adalet? Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Ülkemizin önünde iki yol var. Ya boyun eğeceğiz, ya mücadele edeceğiz.
Türkiye, ya parlayığa rıza gösterecek ya da bağımsızlığına sıkı sıkıya sarılacaktır. Bu ülkede millete hizmet etmek yıllardır, milletin kaynakları ile kendilerine saadet zinciri kuranlara dur demektir. Bu hortumları kestiğiniz zaman elbette birilerinin ayağına basıyorsunuz.
Davos'taki son toplantımız, IMF'nin başkanı orada, dedim ki, "Sen Türkiye'yi mi yöneteceksin, paranı mı yöneteceksin. Sen paranı idare et, Türkiye'de siyaset bana ait." IMF'nin başındaki memur gitti, biz yerimizdeyiz Allah'ın izni ile. Sene 2013 IMF'ye borç bitti. 27.5 milyar dolar Merkez Bankası vardı, o da hamdolsun 120 civarında dolaşıyor.