Geçtiğimiz Nisan ayında Avukat Dr. Mehmet Sarı'nın ABD'li senatör Schummer, savcı Bharara, Michael Rubin ve Graham E. Fuller'in de aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında FETÖ'yle iltisaklı oldukları veya yardım ettikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmasının ardından geçtiğimiz günlerde önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, uluslararası hukuka ve iç hukuka açıkça aykırı olan eylemleri gerçekçesiyle New York Güney Bölgesi eski savcısı Preet Bharara, savcı John H Kim ve diğer savcılık görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı. Peki bu gelişme, Türkiye'yi ekonomik olarak kıskaca almayı hedefleyen bu siyasi davayı nasıl etkileyecek? Reza Zarrap davası hakkında merak edilen tüm soruları, davayı ilk günden bu yana yakından takip eden ve savcılar hakkında ilk suç duyurusunda bulunan isim olan Avukat Dr. Mehmet Sarı'ya sorduk.
TÜRKİYE'NİN MEŞRU TİCARETİNİ İLLEGAL GÖSTERİYORLAR
- Reza Zarrab davasını uzun zamandır yakından takip ediyorsunuz. Birkaç cümle ile özetleyin desem ne söylersiniz?
Öncelikle belirtmemiz gereken bu davasının siyasi bir dava olduğudur. ABD tarafından Türkiye'ye kaşı yürütülen kirli siyasetin tezahürü şeklinde kendini göstermiştir. Bu dava ile Türkiye'nin meşru ticaretini illegal göstermek için yargı eliyle sanıkları kıskaca alacak 17- 25 Aralık sürecinden FETÖ'cülerin başaramadığını, gerçekleştirmek ve başarmak için girilmiş bir yoldur.
BU TİCARETİ YASAKLAYAN BİR YASA YOK!
-Uluslararası yasalarda Türkiye'nin İran ile ticaret yapmasını engelleyen bir durum var mı?
Türkiye'nin ve diğer ülkelerin İran'la olan ticareti uluslararası hukukun izin verdiği meşru bir ticarettir. Birleşmiş Milletlerce kabul edilen ambargo sadece nükleer konulara ilişkindir. Bunun dışındaki ticareti yasaklayan bir sınırlama yoktur. Bu sebeple ABD, Rusya ve AB başta olmak üzer tüm ülkeler İran'la ticaret yapmışlardır. Dönem itibariyle Hindistan'ın petrol ticareti nedeniyle ödemelerini yapmak üzere Halk bankası üzerinden yasal olarak ödemeler yapmasını bahane edilerek, meşru ticaret ve ödeme hukuka aykırı diye sunulmuştur.
SAHTE VE YASADIŞI DELİLLER DAVANIN GEREKÇESİ YAPILMIŞ
-Tek dayanakları FETÖ'cülerin 17/25 Aralık sürecinde ürettikleri sahte ve yasadışı deliller sanırım…
Evet, 2013 yılında FETÖ'cü polis ve yargıdaki çete üyeleri ile hükümete karşı bir darbe girişiminde bulunmuşlardı. İlk önce, 17 Aralık 2013 yılında yargı eliyle hükümet üyelerine karşı operasyon yapılmış sonrasında da 25 Aralık'ta Türkiye'nin en önemli yatırımlarını yapan işadamları gözaltına alınmaya kalkışılmıştı.
Rıza Sarraf davası olarak bilinen bu dava ile Halk Bankası Genel Müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, eski Bakan Zafer Çağlayan ve Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın davaya dâhil edildiği uluslararası kirli bir siyaset, yargı yolu diye karşımızdadır. 17-25 sürecindeki FETÖ'cülerin sahte tapelerle ürettikleri deliller aynı şekilde ABD'deki davanın gerekçesi yapılmıştır.
JÜRİ ÜYELERİNE FETULLAH'I SORMUŞLAR
- Rıza Sarraf davası diye bilinen ve halen ABD New York Güney Mahkemesinde devam eden bu dava ne aşamada?
Davanın jürili duruşmasının 04.12.2017 tarihinde yapılacağı basın yayın organlarınca belirtilmektedir. Tabi, ABD ceza yargısı Kıta Avrupa'sı yargılaması olan bizim yargımızdan farklılıklar arz etmektedir. Jürili bir yargılama söz konusudur. Bu davada jüri seçiminde sorunlar olduğu kamuoyuna yansımaktadır. Jüri seçiminde "Fetullah Gülen'i tanıyor musun? Yine Gülen Hareketini tanıyor musun?" şeklinde jüri üyelerine sorular sorulduğu basın yayın organlarına yansımaktadır. Davanın objektif bir yargılama olduğu hususu tartışmalıdır.
SAHTE VE ÇALINTI DELİLLER HAKKINDA HALA CEVAP BEKLİYORUZ
- Davanın delilleri konusunda yoğun bir tartışma var? İstanbul Başsavcılığı'nın da bir soruşturma başlatmış bu konuda neler söylersiniz?
Bu davanın hukuku uygun yürütüldüğü noktasında önemli soru işaretleri vardır. 18.11.2017 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ABD'nin Güney Bölge Mahkemesinde Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları hakkında yürütülen davanın eski ve yeni savıcısı hakkında soruşturma başlatmıştır. Bu soruşturmada davanın tarafı Avukat Cathy Fleming'in 30.10.2017 tarihinde New York Güney Mahkemesine verdiği yeminli ifadesinde; "yargılama dosyasına sunulan belge ve delillerin çalıntı, sahte içerikli ve kaynağı belli olmayacak nitelikte" olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı davanın savcıları hakkında bu olayın mahiyetinin ne olduğu konusunda soruşturma başlatmıştır.
ELLERİNDEKİ TEK DELİL FETÖ'CÜLERİN SAHTE BELGELERİ
-Türkiye'deki soruşturma bu nedenle mi başlatıldı?
Evet, bu soruşturmada, ABD adli makamlarına Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı aracılığıyla herhangi bir belge, içerik ve ses kaydı verilmediği, ABD'deki yargılamada kullanılan belge, ses kaydı ve içeriklerin ne şekilde ve ne zaman elde edildiği, kim ya da kimlerden temin edildiği bu kişilerin nerede olduğu ve bu konudaki yazılı ifadelerin nelerden ibaret olduğu sorulmuştur. Bu sebeple de New York Güney Bölgesi eski savacısı Preet Bharara ile davanın şuan ki savcısı Joon H.Kim ve diğer savcılık görevlileri hakkında soruşturma başlatılmıştır.
Başlatılan bu soruşturma ile 17-25 Aralık sürecinde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde üretilen sahte delil ve tapelerin işin esası araştırılmadan ABD'de yürüyen dava ve soruşturmada bunların kullanılması nedeniyle soruşturma başlatılmıştır.
FETÖ BAĞLANTILARI KONUSUNDA HİÇ KUŞKUMUZ YOK
- Bu Savcıların FETÖ ile bağlantıları çok net değil mi?
FETÖ bağlantıları konusunda hiç kuşkumuz yok. Bakın, burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus söz konusudur. Soruşturma başlatılan savcı Preet Bharara öncesinde New York Senatörü Charles (Chuck) E. Schummer'ın ofisinde çalışmıştır. Senatör Schummer ABD'de FETÖ'cülerle yakın irtibatı bulunan bir kişidir. ABD seçimlerinde FETÖ'cüler tarafından hesaplarına binlerce dolar para yatırılmıştır. Yine ABD'deki FETÖ'cü dernek ve vakıfların başkanları ile yakın irtibatı vardır. Bu savcıların Rıza Sarraf davasını atanmış ve bu davayı açmış olmaları tesadüf olamaz. İsnat edilen suçlar ve davaya dayanak oluşturan delillerinde 17-25 Aralık yargı darbesinde kullanılan sahte, çalıntı ve kaynağı belli olmayan delilleri soruşturma gerekçesi yapmış olmasında önemle dikkate alınmalıdır. Ayrıca Türkiye ve Türk vatandaşları hakkında sahte belge ve bilgilerle bile bile zarar verme amacıyla hareket ettikleri için böyle bir soruşturma açılmıştır.
YARGIÇ BERMAN'IN FETÖ'NÜN ETKİNLİĞİNDE NE İŞİ VAR?
-Yargıç Berman'ın FETÖ bağlantıları hakkında da bazı iddialar vardı…
Evet, bir başka önemli husus davaya bakan yargıç Richard Berman'ın FETÖ ile olan irtibatı da öneme arz etmektedir. Davanın hâkimi FETÖ'cülerle yakın irtibat halinde olduğu, etkinliklerine katıldığı da basın yayın organlarında belirtilmiştir. Dolayı ile davanın ne maksatla ve neden bu kişilere karşı açıldığını kamuoyu dikkatle takip etmelidir.
ABD HUKUKUNA GÖRE FETÖ'NÜN SAHTE DELİLLERİ KULLANILAMAZ
- Hukuka aykırı deliller ABD hukukuna göre nasıl değerlendiriliyor? Dava ve soruşturmalarda kullanılabilir mi?
ABD, Federal Usul Kuralları ve eyaletlerde bulunan diğer düzenlemeler çok farklılar arz etmektedir. Genel kural, "zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur" kuralı çerçevesinde hukuka aykırı elde edilen delilin kullanılmaması yönündedir. Polisin hukuka aykırı delileri kullanmasını önlemek için bu kural benimsenmiştir. Ancak, Amerikan hukuku bu kuralı çok esnek bir şekilde hukuka aykırı delilerin de kullanıldığı çok fazla istisna barındırmaktadır.
DAHA ÖNCEKİ DAVALARDA HUKUKSUZ DELİLLER REDDEDİLMİŞTİ
-Hukuksuz deliller konusunda ABD hukukunda temel kural nedir peki?
Temel kural, amaçsal olarak illegal olan veya anayasal bir hakkın aleyhine kötü niyetle elde edilmiş delillerin kullanılmamasıdır. Rıza Sarraf davasına baktığımızda delilerin elde edilmesi iyiniyetle, yasal yoldan elden edilmiş bir delillere dayandırıldığını söylemek mümkün değildir. FETÖ'cü emniyet mensuplarının sahte tapelerle ve dinlemelerle elde ettiği, çalıntı ve kaynağı belli olmayacak nitelikte olduğu ortada olan deliller ile bir yargılama yapılmaktadır.
ABD'deki önemli bir emsal karar olan, Unites States v. Payner davasında delilin suç işlenerek elde edilmiş olması sebebiyle davanın dışında tutulmasına ve kullanılmamasına karar verilmiştir
GİZLİLİK KARARI ALINMASI ÇOK YANLIŞ
- Zarrap davasında gizlilik kararı alınması hukuka uygun mu? Bir davada hangi şartlarda gizlilik kararı alınır?
Bu davada hakkında gizlilik kararı verilmek suretiyle sanıklar, Rıza Sarraf ve Mehmet Hakan Atilla'nın avukatlarının dava içindeki belgeleri incelemelerin önlenmiştir. Hukukun evrensel prensiplerinden biri de sanığın ne ile itham edildiğinin bilmesidir. Sanık ve avukatının savunmasını ancak ne ile itham edildiğini öğrenerek yapacak olmasıdır. Sanık ve avukatına suçlandığı hususun bildirilmemesi hukuk devletinde düşünülemez. Bağımsız ve tarafsız bir yargının gerçekleşmesi ve bu kapsamda savunma hazırlanabilmesi için kişinin ne ile suçlandığını bilmesi bir insan hakkı meseledir. Aksi durumda bir hukuktan ve yargılamadan bahsedilmez.
O SAVCILAR ARTIK DÜNYADA RAHAT DOLAŞAMAZ
- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma ABD'de hangi mekanizmaları harekete geçirir? Bu soruşturma uluslararası arenada bir sonuç ve etki doğurur mu?
Bilindiği üzere İstanbul Başsavcılığı yargılamada kullanılan söz konusu belgelerin ne şekilde elde edildiği, çalıntı ve içerikleri itibariyle sahte oldukları halde kullanılması ve açıkça iç hukukumuza aykırı olan bu eylemeler nedeniyle ABD'li savcılar hakkında bir soruşturma başlatmıştır. Bu mesele iki yönlü değerlendirmelidir. Birincisi, bu savcılar hakkına soruşturma neticesinde dava açmaya yeterli şüphe ve delil elde edilmesi durumunda açılacak dava ve mahkeme kararı ile kırmızı bülten çıkarılabilir. Geçen haftalarda İspanya'da yakalanan FETÖ'cü için Almanya'nın açıklamaları basın yayın organların düşmüştür. Almanya ve ABD gibi ülkeler FETÖ'cüler hakkına yakalama ve kırmızı bülten kararlarını uygulamada direnmektedirler. Ancak İspanya gibi diğer ülkeler için aynı durum söz konusu değildir. Aranan FETÖ'cü bir kişi İspanya Polisi tarafından gözaltına alınmıştır. Ayrıca, Mavi Marmara Davasında sanık olarak yargılanan İsrail askerlerinin durumunu da dikkatle değerlendirilmelidir. Mavi Marmara Davasında yargılanan İsrail askerlerinin durumu, İsrail Hükümeti tarafından başta hafife almıştır. Ancak sonrasında İsrail'in Türkiye'ye karşı özür dilemesi ve tazminat ödemeyi kabul etmesinde ve İsrailli askerlerin yaşadıkları korku unutulmamalıdır. İkinci olarak, Adalet Bakanlığı tarafından bu savcıların görevlerini suistimal ettikleri hususunda ABD Adalet Bakanlığına iletilerek girişimde bulunulabilir. Bu şartlar altıdan yapılan bu soruşturmaların uluslararası etkisi tartışmasızdır. Özet olarak soruşturma açılan Sarraf davasının savcılar hakkında kırmızı bülten çıkarılırsa artık dünyada rahat dolaşamazlar.
TÜRKİYE'Yİ HİZAYA GETİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
- ABD'deki bu davanın asıl amacı nedir? Bu davanın açılması ile ne hedeflenmektedir?
Bu davanın en önemli hedefi Türkiye Cumhuriyetinin hizaya getirilmesidir. Yine bölgesinden önemli inisiyatif alan ve tek yönlü değil tüm yönleri ile Dünya'nın farklı coğrafyaları ve Devleri ile bağımsız ilişki kuran Türkiye'nin hizaya getirilmesidir. 17-25 Aralık sürecinin bu defa asıl sahiplerince yeniden uygulanmaya çalışılmasıdır.