Geçtiğimiz hafta Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile birlikte doğup büyüdüğü Batı Trakya topraklarını ziyaret ettik. Atina, Gümülcine ve İskeçe'yi kapsayan bu anlamlı ziyaret Bakan Hakan Çavuşoğlu'nun doğduğu köy olan Delinasufköy'de son buldu. Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türk azınlığın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sevgisi gerçekten görülmeye değerdi. "65 yıl sonra bir Cumhurbaşkanı Batı Trakya'yı ziyaret edecek" haberlerinin bölgede yarattığı beklenti büyük bir heyecanı da beraberinde getirmişti. Bu gezi hepimiz için çok önemliydi ancak Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu için farklı anlamı vardı. Fakir bir Batı Trakya sevdalısı olarak öğrenim için terkettiği bu köye Başbakan Yardımcısı olarak dönen Hakan Çavuşoğlu'na gezi sonrası duygularını sorduk.
GÜMÜLCİNE'DEN ANA VATAN'A YOLCULUK
-Bugün Başbakan yardımcılığına ulaşan serüveniniz Batı Trakya'da Gümülcine ve İskeçe topraklarında başlamıştı. Biraz çocukluğunuzu anlatır mısınız?
İlkokulu Batı Trakya'da sizinle birlikte ziyaret ettiğimiz okulda okudum. Azınlık ilkokuluydu burası. Lozan anlaşmasına göre çift dilde eğitim görüyorduk. Bu azınlık okullarının bir mütevelli heyeti vardı. Vakıf tarafından giderleri karşılanır. Çok iyi bir ilkokul öğretmenimiz vardı. Türkçe'yi , Türkiye'den gönderilen masal ve hikaye kitaplarından öğrendim. İlkokuldan mezun olduktan sonra hem okuma sevdam hem de Türkiye'ye gitme hayalim vardı. Müracatta bulunduk ve Çanakkale Biga'da yatılı olarak İmam Hatip Lisesi'ne başvurumuz kabul edildi. Böylece bugüne kadar sürecek olan Anavatan Türkiye maceramız başlamış oldu.
-Aileden ayrılıp bilmediğiniz bir yerde yatılı okumak. Zor oldu mu sizin için?
11 yaşında bir çocuk olarak yatılı öğrenime uyum sağlamak kolay olmadı. Bir taraftan aile, diğer taraftan doğduğun toprakların hasreti vardı. Arkadaşlarımız hafta sonları evlerine giderken biz pencereden onlara bakakalırdık. Ama her yaşanan insana bir tecrübe kazandırıyor.
SADIK AHMET VE BATI TRAKYA DAVASI
-Batı Trakya davasına yoğunlaşmaya ne zaman karar verdiniz?
Biz ataerkil bir aile idik. Kocaman bir bahçe içerisinde ayrı ayrı evlerde otururduk. Babamlar ve amcalar biraraya geldiklerinde hep Batı Trakya'yı konuşurdu. Azınlık gazeteleri evimize gelir bu sorunları okurduk. Benim çocukluğu bu olayları dinleyerek geçti. Batı Trakya benim için çocukluk yıllarında bir dava ve sevda haline geldi. 85-86 yıllarında rahmetli Sadık Ahmet'in adını duymaya başladık. Bir imza kampanyası başlatarak Selanik'te bir insan hakları toplantısında bu girişimini bütün dünyaya anlatmayı planlıyordu. Bu bizde bir farkındalık oluşturdu.
YUNANİSTAN TARAFINDAN ÖTEKİLEŞTİRİLDİĞİMİZİ FARK ETTİM
-Çocukluk ve gençlik yıllarınızda nasıl bir Batı Trakya'da yaşıyordunuz?
Biz Yunanistan'da ötekileştirmiştik. Biz bunu çok iyi hissediyorduk. Bir Yunan mahallesinden veya bir evin önünden geçerken bu farkı görebiliyorduk. Örneğin Gümülcine'ye giderken otobüsün geçtiği bir köy vardı. Köyde Türklerin oturduğu bölgede yolda asfalt bile yoktu. Ancak Yunanlıların yaşadığı bölgeye geçtiğimizde asfalt yolun başladığını görürdük. Size buraya ait değilsiniz mesajı veriliyordu. Yunancayı öğrendikten sonra evlerin duvarlarına yazılan ırkçı mesajlarını görünce babamın sözlerinin ne anlama geldiğini anladım. Batı Trakya davası benim düşünce dünyamda böyle oluştu.
TÜM BALKAN TÜRKLERİ İÇİN ÇALIŞMAYA BAŞLADIK
-Batı Trakya sevdası sizi sanırım gönüllü kuruluşlara sürükledi…
Ben Üniversite birinci sınıftan itibaren Batı Trakya davasını kendisine ideal olarak gören derneklerle çalışmaya başladım. Okulda ve okul dışında her yerde Batı Trakya davasını anlatıyordum. Unutulmamıştık ama gerekli ilgi ve alaka gösterilmediğini söyleyebilirim. Bu tabi Türkiye'nin gücü ve yöneticilerin dünya görüşü ile ilgili bir durum. 5 yıl süren bir bekleyişten sonra Türk vatandaşlığını kazanmıştım. Bursa'ya döndüğümde yine Batı Trakya derneklerinde hizmetlerine devam ettim. Batı Trakya davası iliklerime kadar hissettiğim bir sevdadır. Daha sonra Batı Trakya'ya yönelik çalışmalarımız bütün Balkan Türklerini içine alan bir yapıya dönüştü. Süreç içerisinde Balkan coğrafyası hakkında önemli bir müktesebata sahip olduk.
GÖNÜLLÜ KURULUŞLARDAN SİYASETE
-Dernekçilik faaliyetinden siyasete geçiş nasıl oldu?
AK Parti kurulduğunda gençlik kollarında çalışan birçok arkadaşlarımızla zaten üniversite yıllarında beraberdim. Artık bu dernekçilik faaliyetlerini siyasete taşımam gerektiğini düşünüyordum. Çevremde önem verdiği kişiler ve büyüklerimizle bu konuyu istişare ettim. Artık zamanı gelmişti ve siyasette yer almamız gerekiyordu. Şükürler olsun nasip oldu ve Bursa'dan milletvekili seçildim. Hukukçu kimliğim ve Balkan coğrafyasının bir Evlad-ı Fatihan'ı olarak Balkan coğrafyasındaki soydaşlarımız ve Türkiye'ye hizmet etmeye çalıştım.
BAKANLIK SÜRPRİZ OLDU
-Son kabine değişikliğinde Başbakan Yardımcılığı'na atandınız. Beklediğiniz bir gelişme miydi?
Beklediğim bir gelişme değildi. Belki klasik olacak ama yeni kabinede şahsımıza görev verildiğini televizyondan öğrendim. Grup odasında milletvekili arkadaşlarımızla otururken kabine listesini takip ediyorduk.
BATI TRAKYA SEVDAMIZ BİZİ BURALARA SÜRÜKLEDİ
-Başbakan Yardımcılığı görevine gelince neler hissettiniz?
Başka bir ülkede doğuyorsunuz. Başka bir ülkede başlangıç yapıyorsunuz. Sonra şartlar sizi Türkiye'ye sürüklüyor. Sonra hukuk fakültesinden mezun oluyorsunuz. Batı Trakya sevdası ve davası sizi bir yerlere doğru sürüklüyor. Günün birinde bakıyorsunuz ki milletvekili olmuşsunuz ve Sayın Cumhurbaşkanımızın teveccühleriyle Bakan oluyorsunuz. Geriye dönüp baktığınızda Türkiye büyük bir devlet. Ben Yunanistan'da doğdum ve Türk vatandaşlığını sonradan kazandım. Bugün ise Başbakan Yardımcısı olarak ülkemize hizmet etme fırsatını yakaladım. Ülkeme ve Balkan coğrafyasına hizmet etme imkanı buldum. Allah size bir görevi nasip etmişse bunu layıkıyle yerine getirmeniz gerekir.
-Bugün Gümülcine ve İskeçe'deki soydaşlarla konuşurken 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla yollara döküldüklerini söylediler. Burada nasıl bir Türkiye sevgisi var?
Bakın Kosova'da, Makedonya'da, Bulgaristan'da, Batı Trakya'da dostlarımız 15 Temmuz gecesi yollara döküldü. Aynı Ankara'da, İstanbul'da, Edirne'de ve Erzurum'da olduğu gibi. Bizleri arayıp Türkiye'ye gelip 15 Temmuz ihanetine karşı direnişte yeralmak istediklerini söylediler. Dua edin ve bizi bizi desteklemeye devam edin dedik. Bu bizim için çok büyük bir kazançtır. Gümülcine'de, İskeçe'de o insanların sokaklara çıkması Türkiye sevgisini ve bu toprakları anavatan olarak gördüklerinin bir göstergesi. Siz sınırlar çizebilirsiniz. Sınır kapıları koyabilirsiniz. Ancak insanların gönüllerine bir sınır koyamazsınız.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN DURUŞU BATI TRAKYA'YA GÜÇ VERİYOR
-Türkiye Batı Trakya için ne ifade ediyor?
Türkiye Batı Trakya için anavatandır. Türkiye bu insanlar içinbir sığınaktır ve güvencedir. Türkiye güçlü olursa bu insanlar kendilerini güvende hisseder. Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir lider varsa arkalarında, onun dik duruşu ve haksızlık karşısındaki haykırışını gördüklerinde bölge insanı için bu durum büyük bir güven telkin ediyor.
-Batı Trakya'da gittiğimiz her yerde inanılmaz bir Erdoğan sevgisi gördük. Türkiye'de uzakta, başka bir ülkede bu kadar yoğun bir sevgiyi nasıl açıklayabiliriz?
Köyleri birlikte gezdik. Karşılamayı gördünüz. Bu karşılama Hakan Çavuşoğlu'na değil. Bu coşku Hakan Çavuşoğlu nezdinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan muhabbet ve sevginin tezahürüdür. Erdoğan sloganları Batı Trakya dağlarını çınlattı. Bu ne anlama geliyor. Bu ümmet Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bir lider olarak görüyor. Bunu iyi anlamak lazım. Elbette nasibi olmayanların bunu anlaması mümkün değil. Recep Tayyip Erdoğan 65 yıl sonra bir Cumhurbaşkanı sıfatıyla Yunanistan'a gelecek. Bu ziyaret Batı Trakya için o kadar önemli ki… Bu insanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan olmazsa kendilerine sahip çıkan olmayacağını düşünüyor. Bu sevdayı çok iyi anlamak gerekir.
BATI TRAKYA TÜRKLERİ CUMHURBAŞKANI'NI BEKLİYOR
-Gittiğimiz her yerde Erdoğan beklentisi var. Cumhurbaşkanı Batı Trakya'ya gidecek mi?
Sayın Cumhurbaşkanımıza bütün dünyada bir ilgi var. Bugün pankart ve tezahuratlarla kendisini Batı Trakya'ya davet ettiler. "Balkanların çayını içmez misiniz Sayın Cumhurbaşkanım" diyorlar. Ben önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımızın bir Batı Trakya ziyareti gerçekleştireceğini düşünüyorum. Ben bir Batı Trakya evladı olarak bu köylerdeki atmosferi görmesini isterim. Çünkü buradaki soydaşlarımız Cumhurbaşkanımızı çok seviyor.
AVRUPA'DA CAMİ OLMAYAN TEK BAŞKENT ATİNA
Avrupa'da cami olmayan tek başkent Atina. Türkiye, Gökçeada'da Rum okulunu ihya ederken Yunan Hükümeti'nin bu cami önyargısı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yunan Hükümetine şu mesajı verdim. Batı Trakya'da yaşayan soydaşlarımız sizin için bir tehlike değil. Bugün Atina'da 300-400 bin Müslüman yaşıyor. Bunlar ibadet edecek yer bulamıyor. Özgüven sahibi bir ülke, hangi inanca sahip olursa olsun temel hak ve özgürlükler konusunda daha toleranslı olmalı. Atina Hükümeti bu cami meselesinin 2018 yılında çözüleceğini söylüyor. Şimdiye kadar sözü verildi ama gerçekleşmedi. Bekleyip görmek lazım.
YUNANİSTAN FETÖ'NÜN GÜVENLİ BİR LİMANI OLMAMALI
-Bir de FETÖ'nün Yunanistan için güvenli bir liman haline gelme sorunu var. Bu kriz aşılabilecek mi?
Elindeki silahlar ve askeri helikopterler bizim bugün indiğimiz havaalanına inmiş bir darbeci asker grubundan sözediyoruz. 900'den fazla sığınma talebinde bulunmuş FETÖ'cüler. Bunlar için Yunanistan güvenli bir liman haline gelmiş. Komşu ve dost bildiğimiz bir ülkenin bunu yapmasını kabul etmek istemiyoruz. Mültecileri Türkiye'ye iade eden Yunanistan, darbeci hainleri güvenli olmadığı için Türkiye'ye iade etmiyor. Bu çelişkiyi anlamakta zorlanıyoruz. Bir komşusu olarak Yunanistan hükümetinin teröristlerle isminin yanyana geçmesini istemeyiz. İadeler konusunda sürekli olumsuz yanıt almak hoşumuza gitmiyor.