FETÖ'cülerin yargıda örümcek ağı gibi örgütlendikleri özel yetkili mahkemelerin faaliyette olduğu dönemde Diyarbakır'da 6. Ağır Ceza Mahkemesinde hâkimlik yaparken ağırlaştırılmış müebbet hapisle halen tutuklu yargılanan FETÖ'cü mahkeme başkanı Menderes Yılmaz ile diğer FETÖ'cü mahkeme üyelerince akıl almaz mobbing uygulamalarına maruz kalan, ardından talebi olmadığı halde Adana'ya sürgün edilen OHAL Komisyonu Başkanı hâkim Selahaddin Menteş Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevine atandı.
ÖNCE ÖZEL YETKİDEN ALDILAR, SONRA ADANAYA SÜRDÜLER
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi üyesiyken taş atan çocuklarla ilgili FETÖ'cü özel yetkili mahkemelerin verdikleri ağır cezalara karşı ezber bozan çıkışları, uzun tutukluluk ve adil yargılama ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle Türkiye'nin AİHM'de ödediği yüksek tazminatlar nedeniyle mahkeme kararlarına yazdırdığı muhalefet şerhlerinden sonra FETÖ'cü mahkeme başkanları ve hâkimler tarafından kapatılan HSYK'ya şikâyet edilen Selahaddin Menteş, asil üye olmasına rağmen duruşmalara alınmadı.
KRİTİK YARGILAMALARIN DURUŞMALARINA ALMAMIŞ
FETÖ'den ihraç edilen ve halen tutuklu bulunan eski Özel yetkili mahkeme başkanı Menderes Yılmaz, Menteş'i pasifize ederek KCK ana davası ile Cemal Temizöz'ün yargılandığı JİTEM davası başta olmak üzere kritik yargılamaların yapıldığı duruşmalara Menteş'i almayıp mahkemenin yedek üyesiyle duruşmalara çıktı. FETÖ'cülerin mobbingi bununla da sınırlı kalmadı. Menteş, tamamen FETÖ'cülerin hâkimiyeti altında bulunan Özel yetkili mahkemeden alınarak Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesine atandı. Burada 1 yıl çalıştıktan sonra tayin talebi olmadığı halde ani bir kararla Adana hâkimliğine atandı.
Sağlık sorunları gerekçesiyle buradan da Ankara hâkimliğine atanan Menteş; Taş atan çocuklarla ilgili FETÖ'cü hâkimlerin 30 yıla varan hapis cezalarının kamu vicdanını yaraladığı ve bu çocukların terör örgütünün dağ kadrosuna gitmeleri için bir gerekçe oluşturduğuna dikkat çekmişti. Menteş; FETÖ'cü mahkemenin bir çocuğa verdiği 20 yıl hapis cezasına muhalefet şerhi yazdırmış ve şu tespitlerde bulunmuştu:
PKK BU ÇOCUKLARI ÜYESİ KABUL EDİP BM'YE BAŞVURUYOR
"Taş atarak suça sürüklenen bu çocuk, dağdan silahlı gelip pişman olsaydı ceza bile almayacaktı. PKK'nın neden olduğu insan kaybı Sakarya savaşında verilen şehit sayısından fazladır. Yöredeki şiddet normu fizyolojik, Antropolojik, Sosyolojik ve Psikolojik yönleriyle incelenmelidir. Sorunun çözümünde bilimsel verilerle yaklaşılmamıştır. Taş atan çocukların ceza almaları sağlanarak 'Mağduriyet' vurgusu işlenmektedir. Bu şekilde sempatizan olan kişilerin bilinç düzeyi artırılarak cezaevine girdikten sonra terör örgütüne üyelik bilincine gelmesi sağlanmaktadır. Taş atma davalarında çocukların akrabaları, komşuları, yerli ve yabancı basının katılımı sağlanarak, yargılananların örgüt tabiriyle 'Boşuna' yargılanmadıkları, adeta, 'Kutsal bir dava uğruna yargılandığı' izlenimi oluşturulmaktadır. Zira normal bir mahkemede yargılanan çocuğun duruşmasına anne, babası bile katılmazken, yargılama Özel yetkili Mahkemede olunca kitlelerin katılımının sağlanması daha kolay olmaktadır. Terör örgütünün diğer bir amacı ayrı bir etnik unsur oldukları duygusunu işleyip 'Millet olma' duygumuzu parçalamaktadır. Örgüt, bu nedenle üye sayısına önem vermekte ve Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlara başvurular yapmaktadır. PKK, taş atan çocukları kendi üyesi kabul edip rakamsal olarak uluslar arası kuruluşlara müracaatta bulunarak kendini meşru göstermeye çalışmaktadır."
TERÖRİST BIRAKILIRKEN ÇOCUKLARA 30 YIL OLMAZ
"Taş atan çocukların örgüt üyesi gibi cezalandırılmaları terör örgütünün de benimsediği durumdur. Dağdan inen teröristler etkin pişmanlıkla serbest bırakıldıkları halde, taş atan çocuklar bu durumdan istifade edememektedir. Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri ve örgüt üyesi oldukları kabul edilmediği için etkin pişmanlıktan yararlanamamaktadırlar. Çünkü etkin pişmanlık sadece örgüt üyelerini kapsamaktadır. Bombayla yakalanan bir terörist 10 yıl ceza alırken, taş atan çocuk 3 ayrı suçtan 15 yıl ceza almaktadır. Ortaya çıkan sonuç ceza adaleti açısından adil değildir. Terör sorununu çözerken insan odaklı bir yaklaşım sergilenmeye çalışılmalıdır. Sorunlar çözülmedikçe terör örgütlerinin en önemli yaşam kaynağı insan kaynağı tükenmeyecektir. Kürt sorunu Meclisimiz, aydınlarımız, sosyologlarımız, siyaset uzmanı, felsefecilerimiz, hukukçularımız tarafından ön yargısızca tartışılıp sonuca bağlanmalıdır. Çünkü terör; şiddet, kan, gözyaşı, nefret ve panikten beslenir."
OHAL KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA ATANMIŞTI
17–25 Aralık darbe girişimi sonrası FETÖ'cülerin yargıdaki etkinliğinin kırılmasıyla 2014 yılında Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine getirilen Selahaddin Menteş daha sonra OHAL Komisyonu başkanlığına atanmıştı.