Sabah.com.tr'ye konuşan Film Yönetmenleri Derneği üyesi Nazif Tunç, Meltem Cumbul'un Adana Film Festivali'nde yönetmen Semih Kaplanoğlu'na yaptığı saygısızlığa sert tepki gösterdi. İşte o açıklamadan bazı başlıklar:
YÖNETMEN NAZİF TUNÇ:
"YILLARDIR BİRİKTİRDİKLERİ NEFRETİN BİR GÖSTERGESİ"
Adana Film Festivali'nde Semih Kaplanoğlu'na verilen ödül benim de üyesi olduğum Film Yönetmenleri Derneği'nin seçimi sonucunda gerçekleşti. Dolayısıyla Meltem Cumbul'un yaptığı saygısızlık bütün yönetmenler açısından üzüntü vericidir.
BİR SANATÇI FARKLI DÜŞÜNENLERE BU KADAR SAYGISIZ OLAMAZ.
Bu saygısızlık son yıllarda biriktirdikleri ideolojik nefretin de bir göstergesi. Daha hoşgörülü olması beklenen bir sanatçının, Semih Kaplanoğlu gibi uluslararası alanda kendini kanıtlamış bir yönetmene yaptığı bu hareket sadece saygısızlıkla açıklanamaz. Bu davranış Türkiye'deki bazı çevrelerin farklı düşünen insanlara karşı gösterdikleri tahammülsüzlüğü de ortaya koyması açısından önemli.
SEMİH KAPLANOĞLU 15 TEMMUZ ÖNCESİ VE SONRASINDA HALKIN YANINDA OLDU.
Türkiye'de ve bölgemizde büyük bir oyun oynanıyor. Semih Kaplanoğlu halk düşmanlarına karşı hep doğduğu bu toprakların yanında oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin öncesinde ve sonrasında gösterdiği duruş bunun göstergesi. Bence Semih Kaplanoğlu düşmanlığı ve itibarsızlaştırma girişimlerinin arkasında hep bu duruşa karşı tahammülsüzlük var.
ÖZGÜRLÜK VURGUSU YAPANLARIN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRDÜK.
Sürekli özgürlük ve demokrasi vurgusu yapanlar Meltem Cumbul'un bu tutumunu görmezden geldi hatta destekledi. Bu açıdan da saygısızlık bazı gerçekleri de bir kez daha görmemizi sağladı.
MESLEK KURULUŞLARI İDEOLOJİK DAYATMA YAPIYOR.
SİYAD ve Oyuncular sendikalarında ideolojik yapıların hakim olduğunu geçmişten bu yana biliyoruz. Bir meslek kuruluşu temsil ettiği insanların menfaatleri çevresinde biraraya gelebilir. Bu olmalıdır da. Ancak belli menfaatler çevresinde biraraya gelen insanların bazı ideolojik dayatmalar içerisine girerse bunlar mesleğe zarar verir. Meslek kuruluşları halkının yanında olmalı. Terör örgütlerinin uzantıları bu kuruluşlarda boy göstermemeli.
Sinema yazarı Bedir Acar da Meltem Cumbul'un bu tavrını "ideolojik magandalık" olarak yorumladı ve sinema sektöründeki ideolojik kadrolaşmayı kaleme aldı.
SİNEMA YAZARI BEDİR ACAR:
MELTEM CUMBUL KABALIĞIN ZİRVESİNE ÇIKTI!
Öncelikle şu satırları, festivali izlemiş bir yönetmenin feryadı olarak okuyalım: 'Adana Film Festivali nasıl bir klanın elinde? İdeolojik husumetin geldiği noktaya bak! Deve kinli sunucu Meltem Cumbul ödülünü almak üzere sahneye çıkan 'Buğday' filminin yönetmeni Semih Kaplanoglu'nun elini havada bıraktı.'
Yönetmen Nazif Tunç'un sosyal medyada paylaştığı bu satırların öncesinde, dün gece geç saatlerde telefonuma bir mesaj geldi; Değerli yapımcı Ahmet Edebali'den… Edebali, 'Adana Film Festivali notlarım' diye gönderdiği mesajında şöyle diyor:
Bir: Meltem Cumbul ve Ayşe Arman profesyonellikten uzak, çiğ bir sunum gerçekleştirdi.
İki: Meltem Cumbul, Semih Kaplanoğlu'nun elini havada bırakarak kabalığın zirvesine yerleşti.
Üç: Festivalde her türlü kulis kokusu hissedildi. Kaplanoğlu'na verilen ödüller yaptığı filmle ölçülebilir ödüller değil. Kaplanoğlu'nun Buğday filmi başarılı bir iş.
KELEBEK'ÇİLER DE DİRİLİŞ ERTUĞRUL EKİBİNİ KONUŞTURMAMIŞTI!
Biz sinemaseverler, Edebali'nin bahsettiği bu 'fotoğrafa' hiç yabancı değiliz. İstanbul ve Antalya başta olmak üzere hemen her ödül töreni, 'kifayetsiz muhterislerin' kendilerince 'hasım' belledikleri kesimlere yaylım ateşi açılan platformlar haline dönüştürüldü.
Halkın oylarıyla birinci seçilen Diriliş Ertuğrul dizisi ekibini konuşturmayıp apar topar sahneden indiren 'Kelebek'çiler mi dersin, uluslararası çapta ün yapmış bir yönetmenin elini havada bırakan mı dersin, istemedikleri bir yönetmenin filmini festivale dahi sokmaksızın 'sıfır' puanla diskalifiye eden ön seçici kurullar mı dersin… Bu kifayetsiz muhterislerde yok yok. Zulümlerden zulüm beğen.
SEMİH KAPLANOĞLU'NA SEKTÖRÜN İTİBARSIZLAŞTIRMA KAMPANYASI
Meltem Cumbul konusuna gelince… Semih Kaplanoğlu'nun elini havada bırakarak hadsizlik etmiş, kaba davranmış.
Ancak sektörde 'mesele' daha organize bir şekilde yürüyor. Türk sinemasında üretemeyip hep cepten yiyen bir 'klan' ısrarla mevzi savaşı veriyor ve bu savaşı çok çirkin bir 'itibarsızlaştırma' kampanyasına dönüştürüyor. Semih Kaplanoğlu, İsmail Güneş, Derviş Zaim gibi gelenekle, yerlilikle bağ kurma konusunda özen gösteren yönetmenleri oyun dışında bırakmak istiyorlar. Bunu da sanatsal değil siyasi mülahazalarla yapıyorlar.
ADANA FİLM FESTİVALİ YÖNETİCİLERİNİN YERİNDE BEN OLSAM…
Ben Adana Film Festivali yöneticilerinin yerinde olsam, Cumbul'a 'manevi tazminat davası' açardım. Çünkü, işi sadece sunuculuk olan ve bunun için cüzdanı şişirilen Meltem Cumbul, işini gereği gibi yapmayıp adam seçerek, hakaretamiz davranışlarda bulunarak, Altın Koza'nın'kurumsal' kişiliğine halel getirmiştir.
Artı, sahnede ne yapacağı öngörülemez olan bu 'profesyonele' sunuculuk yaptırmak isteyenlere, bundan böyle bir kez daha düşünmelerini tavsiye ederim. Zira paranızla kurumlarınızın manevi şahsiyetinin zedelemesi an meselesi… Magandalık çeşit çeşit… Kiminin dilinde, kiminin elinde, kiminin de ruhunda var.
'FESTİVALLER BU İDEOLOJİK YAPILARDAN KURTARILMALI!
Film festivallerinin bir yönetmeliği hazırlanmalı... Bunu sektör bileşenleri mi yapar, meslek örgütleri mi yapar, sinema genel müdürlüğü mü yapar? Ama hemen yapılmalı. Tür budalası, sapkın sinema manyağı, maymun mukallidi, ülkesine ve halkının gerçeklerine düşman, gelenekten ve gelecekten habersiz, kim tarafından atandıkları belli olmayan, kundakçı ön jürilerden, seçici kurullardan kurtulmalıyız. Festival çetelerinin, klanlarının, güdüm kalelerinin yıkılması gerekli artık.