Tüm sanıkların tutuksuz yargılandığı Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, darbe girişiminin kilit isimlerinden firari Adil Öksüz'ün hemşehrisi olduğu belirtilen ve olay tarihinde Jandarma Başçavuş olarak görev yapan Zeki Çınkır savunma yaptı.
Etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyip istemediği sorusu üzerine Çınkır, örgüt üyesi olmadığını, bu nedenle bu haktan yararlanmak istemediğini söyledi.
FETÖ'nün hain darbe girişimini lanetleyen Çınkır, darbe girişimine karşı devletinin yanında olduğunu, görevini ifa ettiğini savundu. Çınkır, 18 Temmuz'a kadar uykusuz şekilde, zor koşullarda çalıştığını belirterek, "Elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyduk. Şu anda o taşın altında eziliyoruz." dedi.
Öksüz ile ilgili hiçbir işlemden haberinin olmadığını öne süren Çınkır, ilçe jandarma komutanı olarak görev yapan sanık Murat Bozdoğan ile ellerindeki evrakı 17 Temmuz sabahı savcılık makamına teslim ettiklerini, bunların haricinde ellerinde evrak bulunmadığını savundu.
ADİL ÖKSÜZ'Ü TANIMIYORMUŞ!
Adil Öksüz'ü daha öncesinde tanımadığını, sivil olduğunu dahi bilmediğini söyleyen Çınkır, Bozdoğan'ın diğer sanıklardan Ahmet Camgöz ile kendisini gözaltı listesini hazırlamak üzere görevlendirdiğini, Camgöz'ün okuduğu listeyi bilgisayarda kendisinin hazırladığını, bilmediği için kimsenin yanına sivil yazmadığını ileri sürdü.
Mahkeme Başkanının, sanıklardan Erol Özdemir'in getirdiği tutanağı neden almadığını sorduğu Çınkır, böyle bir tutanak gelmediğini öne sürdü.
'NERELİ OLDUĞUNU VE RÜTBESİNİ SORDUM'
Öksüz ile nasıl tanıştığını da anlatan Çınkır, Erol Özdemir'in "Komutanım bir hemşehriniz varmış, bir bak." dediğini ve kolundan çekerek nezarethaneye götürmek için ısrar ettiğini söyledi.
Öksüz'e nereli olduğunu ve rütbesini sorduğunu belirten Çınkır, sivil olduğunu bilmediğinin buradan anlaşılabileceğini ifade etti.
'TARLA ALMAYA GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR'
Bütün darbecilere yaptıkları gibi Adil Öksüz'ü de mahkemeye gönderdiklerini aktaran Çınkır, "Sonra adliyeye gitti. Serbest kalmış. Ben de sivil olduğu için mantıken tutuklanması lazım diye düşünerek, bir tepki gösterdim. Hemşehrim olması bir şeyi değiştirmez. 'Sen niye tutuklanmadın?' dedim. Tarla almaya geldiğini söylüyor, çocuğa sorsanız mantıken tutuklanması lazım." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanının Adil Öksüz'ün eşyalarını neden kimseye sormadan teslim ettiğini sorduğu Çınkır, o anlarda kimin kimden emir alacağının belli olmadığını, 98 kişinin hepsine eşyalarını teslim ettiklerini söyledi.
Çınkır, "Eşyaları ne yapacağınıza ilişkin kimi bilgilendirdiniz?" sorusu üzerine de yaşanan karmaşa nedeniyle kimseye bilgi vermediklerini kaydetti.
Kimseden bir talimat almadan bu kişilerin eşyalarını neden teslim ettiği sorusuna karşılık ise Çınkır, şu savunmayı yaptı:
KENDİNİ BÖYLE AKLAMAYA ÇALIŞTI!
"Kimin ne yaptığı belli değildi. Kimse kimseye bir şey sormuyordu. Emir alacak, verecek konumda kimse yoktu. Düşünün o karmaşalı ortamı. Şu an yargılarsanız, şu ana göre karar verirseniz tabiri caizse hapı yuttuk. Ben ve arkadaşlarım 4 gün uyumadık efendim. Elimi değil, gövdemi taşın altına koydum. Lanet olsun, bir belaya çattık. Hiçbir zaman bu şerefsiz örgütü tasvip etmedim, etmem de. Ama o anı bir düşünün, ben nasıl anlatayım ki size. Öyle bir pozisyondasınız ki serbest kalmış, 'yurt dışı çıkış vermişler, demek bir şey yok ki serbest kalmış.' diyorsunuz. Basından öğrenince 'vay' diyorsunuz. Size soruyorum efendim, 15 Temmuz öncesinde Adil Öksüz'ü bilir miydiniz? Ben kesinlikle bilmiyordum."
'ADLİ KOLLUKTAYKEN ADLİ MERCİLERDEN İZİN ALMADAN HİÇBİR ŞEY YAPAMAZSIN'
Mahkeme Başkanının "Adil Öksüz'ü bilip bilmediğini sormuyorum. Adli kolluk görevi almışsın, adli kolluktayken adli mercilerden habersiz hiçbir şey yapamazsın. Sen 'teslim et' diye talimat aldın mı? Peki sormadan neden veriyorsun?" sorusu üzerine Çınkır, "Ben delil teslim etmedim efendim. Vallahi haberim yok. O şerefsize bunu vereceğim, imkanı mı var?" diye konuştu.
Soru üzerine daha önceden adli kolluk yaptığını ve serbest kalanlara eşyalarının teslim edildiğini anlatan Çınkır, teslim ettiği eşyaların suç unsuru olduğunu kesinlikle bilmediğini savundu. Tutuklansın, tutuklanmasın herkesin eşyasını verdiğini belirten Çınkır, bu konuda ayrım yapmadığını söyledi.
Öksüz serbest kaldıktan sonra tekrar çağrılabileceği gerekçesiyle telefonunu aldığını öne süren Çınkır, ertesi gün savcılığın bu numarayı istediğini ve Öksüz'ün yakalanması için numarayı verdiğini ifade etti.
Sanık Çınkır, Öksüz'ün nezarethanedeyken cep telefonunun verilerek görüşme yapmasının sağlanması konusunda bir bilgisinin olmadığını da kaydetti. Çınkır, savunmasını, "Aslandan çakal dünyaya gelmez, Zeki Çınkır'dan da hain olmaz." diye tamamladı.
Daha sonra Başbakanlık Hazine avukatı Erhan Akkaya, Çınkır'a Öksüz'ün sivil olduğunu öğrendikten sonra gözaltı listesini neden düzeltmediğini, savcıyı neden uyarmadığını sordu. Çınkır ise "Ergün Şahin başsavcıvekili ifadeyi alırken böyle böyle dedi. 98 asker yazdığımızı o esnada farkettim. Benim 2015'te oğlum askeri lise sınavını kazandı, 'eli titriyor' diye elediler. Böyle bir şerefsizi tanısaydım, oğlum Harp Okulunda olurdu." savunmasını yaptı.
Çınkır, Öksüz ile 18 Temmuz'da yaptığı görüşmelerin Öksüz'e ait saat ve kemerin iadesiyle ilgili olduğunu aktardı.
'ÇINKIR'I ÖKSÜZ'LE TANIŞMASI İÇİN ZORLAMADIM'
Daha sonra söz alan sanık Erol Özdemir, Çınkır'ı Öksüz ile tanışması için zorlamadığını ileri sürdü.
Özdemir, "İki kişinin parmak izi alınmamıştı, ararken uyuyanları da kaldırdım. Biri parmak izinin alındığını söyledi. Sonra Adil Öksüz için 'Bu da Kahramanmaraşlı" dedi. Ben de 'Hadi oradan, Kahramanmaraş'tan hain çıkmaz.' dedim. Sonra Öksüz uyandı, kenara geldi. 'Kahramanmaraşlı mısın?' dedim. 'Evet' dedi. 'Kahramanmaraş'tan hain çıkmaz' dedim. Bunu söyledikten sonra komutanın yanına gittim, anlattım, kızdığımı söyledim. Zeki Başçavuşumuz da 'Dur bir de ben kızayım.' dedi, beraber gittik. Kolundan tutup kesinlikle götürmedim." diye konuştu.
Çınkır ise Özdemir'in kolundan tutup sürüklemediğini, ısrarcı olunca Öksüz'ün yanına gittiklerini söyledi.
Duruşmaya, sanık savunmalarıyla devam ediliyor.