Suça karışan Cumhuriyet Gazetesi'nin çalışanlarının yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında tanık olarak dinlenen Alev Coşkun ve Rıza Zelyut önemli ifadeler verdi.
22 yıl Cumhuriyet Gazetesi bünyesinde Alev Coşkun; "Vakfın yapısı değişti ve Cumhuriyet Gazetesi'ne Genel Yayın Müdürü olması mümkün olmayan Can Dündar Genel Yayın Müdürü oldu" dedi.
"SABUNCU'YU, TANIR'I, ŞIK'I TANIMIYORUM"
Coşkun; "Murat Sabuncu'yu, İlhan Tanır'ı tanımıyorum, Ahmet Şık'ı tanımıyorum. Bu gazete Can Dündar'ın top oynayacağı yer değil. Bu gazete Atatürk'ün gazetesidir" ifadesini kullandı. İfadesi sırasında duruşma salonundaki bazı kişilerin sataşmasına maruz kalan Alev Coşkun; "22 yılımı bu gazeteye verdim. Can Dündar ile oturmuşluğum yok. Düşünce kodunu bilirim. Cumhuriyet aleyhine yazı yazmış bir insan" diye konuştu.
"VEKİLLER ÜZERİME GELDİ"
Cumhuriyet Soruşturması'nda tutuklamalar olduğu günlerde baskı yapan milletvekilleri olduğunu anlatan Coşkun, "Bana bir hukukçu gönderin ikna etsinler, davamdan vazgeçeyim" dedim. Ama yapamadılar" şeklinde konuştu. Coşkun 10 ay önce üzerinde baskı hissettiğini özellikle milletvekillerinin üzerine geldiğini belirtti.
"FETULLAH LOGO ÜSTÜNE KONDU"
Cumhuriyet logosunun üstüne hiçbir zaman haber konulmadığını belirten Alev Coşkun, Fetullah Gülen'in haberinin 23 Mayıs 2015'te gazete logosunun yanına konulmasına karşı çok üzüldüğünü ve ağladığın söyledi. Coşkun, " 23 Mayıs 2015 tarihli Cumhuriyet beni ağlatmıştır, logonun yanında Fetullah'ın resmi var... Fetullah Cumhuriyet logosu üzerine bile çıktı. Ben bundan rahatsızdım, ölünceye kadar da rahatsız olacağım" ifadesini kullandı. Coşkun, "Buranın temel ilkeleri var, Atatürk'e ve Cumhuriyet'e bağlılık...Bura terör örgütünün baş köşeye getirileceği yer değildir. Köpek insanı ısırırsa haber olmaz ama insan ısırırsa haber olur. İlk sayfada görünce FETÖ bir köpeği mi ısırdı dedim Fethullah'ın haberi Cumhuriyet'te baş köşeye giremez. 72 milyon kişi karşı çıksa Fetullah'ın logo üstüne ve yanına konduğu iki gazeteye karşı çıkmaya devam edeceğim" dedi.
Gazeteci Rıza Zelyut ise ifadesinde; "Ben Cumhuriyet'in geleneksel yoldan ayrıldığını ve operasyon gazetesine dönüştüğünü yazdım" diyerek sözlerine başladı. Vakıf üzerinden birilerinin Cumhuriyet gazetesine el koyduğunu söyleyen Zelyut; " Nuray Mert'i, Can Dündar'ı Aydın Engin'i kim getirdiyse bunu da o yapmıştır" dedi.
"12 HABERİN 8'İ HDP"
Cumhuriyet Gazetesi'nin ele geçirildikten sonra HDP ve Selahattin Demirtaş'a yakınlaştığını kaydeden Rıza Zelyut; " 12 haberin 8'i HDP ve Selahattin Demirtaş'tı. Bir gazetenin internet sayfasında HDP ve Demirtaş'ın 8 haberi olamaz" dedi. Duruşma salonundan bazı sözlü saldırılara muhatap olan Zelyut; "Bu gazetede ikinci cumhuriyetçi, FETÖ operasyonlarını alkışlayanlar var... Cumhuriyet'in yeni Taraf haline getirildiğini görmüş tecrübeli bir gazeteciyim" dedi. Cumhuriyet Gazetesi'nin Cumhuriyetçilere teslim edilmesi gerektiğini söyleyen Rıza Zelyut, araya girerek kendisini tanımadığını iddia eden davanın sanıklarından Aydın Engin'e "Tanımaması normal, Ergenekon davalarında tamtam çaldığından görmemiştir" diye cevap verdi. Zelyut, gazetenin FETÖ'ye teslim edilmesiyle ilgili ise; "FETÖ 21 Mart 2008'de operasyonu başlattı, Can Dündar'ın Nuray Mert'in oraya getirilmesiyle işlemin bittiğini zannettiler" dedi.
"GAZETENİN DNA'SI İLE OYNANDI"
Zelyut gazetenin DNA'sıyla oynandığını söyleyerek şunları belirtti: "Cumhuriyet'te çalışanlar Ergenekoncu ve ulusalcı gösterildi.Bu FETÖ'nün marifetidir. Ulusalcı isimler uzaklaştırıldı, Balbay, Faraç gibi. Ve gazetenin DNA'sı ile oynandı.Cumhuriyet gazetesinin laik, çağdaş, ulusal devletten yana, Amerikan emperyalizmine karşı olan tavrının yerine benim tespitlerime göre FETÖ ve PKK'yı destekleyen, yayan çizgiye itilmesi beni rahatsız etti"