HER MAZLUMUN SESİ OLMAYA ÇALIŞIYORUZ
Serdar Bey, Myanmar'a geçmeden önce TİKA olarak hangi bölgelere yoğunlaştığınız merak ediyorum.
Zorluklara, tehdit ve engellemelere rağmen mazlum coğrafyada Türkiye'nin yardım elini ulaştırmaya devam ediyoruz. Ofis sayılarımız hızla büyüyor. Türkiye ile birlikte büyüyerek ofis sayımızı dünyada 60'a çıkardık. Afrika açılımımızdan sonra Latin Amerika açılımını başlattık. Sayın Cumhurbaşkanımızın bize verdiği görev ve talimat bu doğrultusunda dünyanın en ücra köşesindeki mazlumların sesini az ya da çok duyurmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Bugün de Bangladeş ve Myanmar bölgesinde mazlumlara Türkiye'nin yardım elini uzatıyoruz.
ULUSLARARASI AJANSLAR ÇARPITIYOR
Arakan konusunda bir bilgi kirliliği var. Myanmar'da neler oluyor?
Arakan'daki nelerin tam olarak bilemiyoruz. Yabancı yayın organları hakkaniyet ölçüsünde yayın yapmıyor. Bölgede yaşayan Müslüman azınlık yabancı ajansların servis ettiği haberlerden çok rahatsız. Bu yüzden bu ajanslara görüş vermemeye özen gösteriyorlar. Arakan bölgesi uçları yaşıyor. Bölgedeki radikal unsunlar büyük bir zulüm yaparken diğer taraftan bu saldırıları arttırıcı haber ve yorumların sosyal medyada hızla yaygınlaştırıldığını görüyoruz. Bölgede büyük bir zulüm var ve Myanmar yönetiminin izin verdiği kadar bir bilgiye sahibiz bölge hakkında.
TÜRKİYE 5 YILDIR ARAKAN'DA
Türkiye uzun bir süredir Rohingya Müslümanlarının sorunları ile ilgili sanırım.
Evet, Türkiye'nin Myanmar'da yaptığı insani yardım faaliyeti ilk değil. Türkiye daha önce de Rohingya Müslümanları için uluslararası diplomasiyi harekete geçirmek adına 2012-2013 yıllarında da devreye girmişti. Sayın Cumhurbaşkanımızın o dönemde de talimatları olmuştu. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi de, Dışişleri Bakanımız ve bizlerin de katıldığı bir heyetle bölgeyi ziyaret etmiştik.
Kamplar ziyaret edildikten sonra Türkiye'ye dönüldü ve hızlı bir şekilde insani yardım faaliyetine başlanıldı.
Emine Erdoğan Arakan Müslümanları için Bangladeş'te
-Birçok yardım kuruluşu bölgeden çıkarılırken TİKA kesintisiz olarak insani yardımlarına devam ediyor. Bu nasıl gerçekleşti?
Myanmar'daki hükümet değişikliğinden sonra bölgedeki diplomasi faaliyetlerimiz hız kazandı. Son 4-5 yılda zor olan bir süreci başarılı bir şekilde geçirerek Arakan eyalet yönetimi ve Rohingyalı Müslümanlardan sorumlu devlet yetkilileri ile iyi iletişim kurduk ve yardım dağıtan tek kuruluş olarak o bölgede yer almayı başardık. Birçok yardım kuruluşunun bölgeden çıkması istenirken TİKA bölgede varlığını sürdürmeye devam etti. Bu da karşılıklı güven ve Türkiye'nin gücünden kaynaklandığını biliyoruz.
CUMHURBAŞKANIMIZ EN ÇOK KATKI YAPAN LİDER
26 Ağustos'ta Arakan'da başlayan saldırılarda Türkiye çok hızlı organize oldu. Biraz bu süreçten bahseder misiniz?
Biz zaten 2013 yılından bu yana bölgede kesintisiz olarak çalışıyorduk. Sayın Cumhurbaşkanımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak bölgeye en çok katkıyı yapan lider olduğunu bütün dünya kabul ediyor. Birçok dünya liderinin dikkatini Myanmar'a çekmeyi başardı. Myanmar Devlet Başkanı ile görüşme yaptıktan sonra tek yabancı kuruluş olarak TİKA orada faaliyet gösterdi. O bölgede sıkışmış sivil insanlara, mazlum Arakan Müslümanlarına ilk parti olan bin tonluk yardımı gönderdik. Arkadaşlarımız bu yardımların organizasyon ve dağıtımlarını organize ediyor.
TEK BİR HATA MÜSLÜMANLARI ZORA SOKABİLİR
Yardımların dağıtımında zorluklar yaşanıyor mu?
Cuma günü ilk yardım ulaştı. Dağıtım biraz sıkıntılı bir konu. Devletimiz çok dengeli ve sorumluluk içinde bu konuya yaklaşıyor. Burada hepimize düşen bir sorumluluk var. Bizim yapacağımız tek hata oradaki Müslümanları daha da zora sokabilir. Bizim Arakan Müslümanlarına ulaşabilmemiz için Myanmar yönetimi ile uyum içerisinde çalışıyor olmamız gerekiyor. Orada Müslümanlara yönelik nefret besleyen marjinal çeteler var. Ordu içindeki çıkmış eski militarist çeteler var. Bunlar Budist halkı da tahrik ediyor. Bu marjinal gruplar mevcut hükümet için de bir tehdit oluşturuyor. Ben TİKA çalışanlarımız için de endişe ediyorum. Onların güvenliği de bizim için çok önemli. Bangladeş'e geçmek isteyenlerin sıkıştığı bir alan var. Kadın ve çocukların zor şartlar altında yolculuk yaptığını biliyoruz. Onlara her insana ulaşmak için yoğun çalışıyoruz.
2700 BUNGALOV EV YAPTIK
Bölgede büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu dramın kalıcı olarak ortadan kaldırılabilmesi için bir şey yapılamaz mı?
Biz bölgedeki insanların acil ihtiyaçlarını karşılayacak kalıcı çözümün ilk adımlarını atmıştık. Yerel tarzda 5500 bungalov ev için anlaşmaya varılmıştı. Bunun 2700 tanesini teslim etmiştik. Kalanı için hazırlıklara başlamışken bölgede karışıklık ve kaos meydan geldi. İnsanlar için kalıcı bir çözüm bulunması için öncelikle siyasi çözüm gerekiyor. 24 Ağustos'ta Myanmar hükümeti çözüm önerilerini açıklıyor. 25 Ağustos'ta katliamlar başlıyor. Birtakım çevreler çözümü sabote etmek için kaos çıkarıyor ve katliamlar gerçekleştiriyor.
EMİNE ERDOĞAN HANIMEFENDİ KAMPLARDA MAZLUMLARIN ACISINI PAYLAŞTI
Myanmar'da istikrarsızlık ve Müslümanların yaşadığı bölgelerin insansızlaştırılması kimin işine yarayabilir?
Myanmar'da çok zengin yeraltı kaynakları var. Bu kaynaklara göz dikenler bölgede kaos çıkararak insansızlaştırmayı hedefliyor. Aynen Ortadoğu coğrafyasında DEAŞ'ın çıkarılması gibi. Radikal unsurlar çıkarılıyor, onların karşısında farklı bir örgüt ortaya çıkıyor. Arada ise mazlum Arakan Müslümanları kalıyor. Burada her şeye rağmen sakin ve soğukkanlı bir şekilde süreci yönetmemiz gerekiyor. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, büyük zorlukların yaşandığı bölgeye gitti, mazlumlarla kucaklaştı ve onların dertleriyle dertlendi.
BÜTÜN DEVLET BAŞKANI EŞLERİNİN BÖYLE GÖREVLERİ VARDIR
Bütün dünya Arakan'daki insanlık dramına sessiz kalırken Emine Erdoğan Rohingya Müslümanlarının yaşadığı kampları ziyaret ederek acılarını paylaştı. Ancak CHP bu durumdan bile rahatsız oldu. O duygusal anların şahidi olarak ne söylemek istersiniz?
Ben siyasi değilim devletin bir bürokratıyım. Siyasilere cevap verecek durumda değilim. Ama şunu söyleyebilirim. Bütün dünyada devlet başkanlarının eşlerinin bir sosyal sorumluluk görevleri vardır. Onların da bu devletin gücünü sorunların çözülmesinde seferber ederler. Dünyanın her ülkesinde sorumluluk sahibi First Lady'lerin böyle bir görevi vardır. Bu aynı zamanda resmi bir görevdir. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi Türkiye'nin mesajını mazlum Arakan Müslümanlarının yaşadığı bölgelerde bakanlarımızla birlikte en güzel şekilde vermiştir. Orada çok duygusal anlar yaşandı. Bu ziyaret ve dağıtılan yardımlar Arakan Müslümanları için çok önemliydi. Bütün dünya medyasında dikkat çekmiştir. Bu bizim için gurur verici olmalıdır.
BM GİDEREK YOKOLUYOR
Birleşmiş Milletler birçok konuda olduğu gibi Myanmar meselesinde yetersiz kaldı. Birçok BM toplantısına katılan bir bürokrat olarak BM'nin geleceği hakkında ne söylersiniz?
Birleşmiş Milletler Cumhurbaşkanımızın her vesile ile dile getirdiği gibi "dünya 5'te büyüktür" mesajını algılayamayan, klişelerin içerisinde kalmış, çıkarlar içinde denge kurmaya çalışan bürokratik bir örgüt. Yenilenmezse, reforme edilmezse hantallaşır ve işlevsel halini yitirir. BM Genel Sekreteri sık sık çeşitli açılımlar yapmak istediğini anlatıyor. Ama maalesef bu yapı artık dünyadaki problemleri taşıyacak durumda değil. Doğal afetler, savaşlar, göçler ve katliamlarla dünya kaotik bir noktaya doğru giderken, geleceğe huzurlu bir dünya bırakmak istiyorsak BM'nin Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği mesajları bir kez daha gözden geçirmesinde fayda olduğunu düşünüyorum. Ülke temsilcilerinin yaptığı yüzeysel konuşmalarla hiçbir soruna çözüm bulunamaz. Başka bir uluslararası örgüt yok. Elbette mesajımızı BM'de vermeye devam edeceğiz. Ancak 2017 yılının sorunlarını BM'nin bugünkü yapısıyla daha fazla taşıyabileceğine inanmıyorum.
KARŞILIĞINI SADECE ALLAHTAN BEKLİYORUZ
Türkiye'nin son yıllarda mazlum coğrafyalarda gerçekleştirmiş olduğu insani diplomasi konusundaki ataklar dünya kamuoyunda beklenen yankıyı bulabiliyor mu?
Mazlum coğrafya dediğimiz de sadece Müslüman azınlıklar zannedilmesin. Elbette Türkiye'nin yaptığı çalışmalar bütün dünyada geniş yankı uyandırıyor. Bütün dünya sessizliğe bürünürken Türkiye zor şartlarda mazlumların yanında olmaya devam ediyor. Afrika'nın en uç noktalarında bile Türkiye'nin samimiyetine inanılıyor. Birçok ülkenin aksine Türkiye'nin bir söz verdiğinde mutlaka yerine getireceğine inanıyorlar. Sadece TİKA değil Kızılay'ı ve birçok STK'sıyla son 15 yılda geleneğimizde var olan, karşılığını insanlardan değil her şeyin sahibi olan Allah'tan bekleyen bir anlayışla yardımlarına devam ediyor. Bütün mazlumların sesi olmakta önemli adımlar attık. Bundan sonrada olmaya devam ediyoruz.