FETÖ soruşturmalarının gizli tanıklarından 'Şapka'nın ifadesi, FETÖ'nün gizli 15 Temmuz planına ilişkin önemli ipuçları içeriyor. Adil Öksüz darbeden 9 gün önce Ankara Çayyolu'nda bir villada yapılan toplantıda "15 Temmuz akşamında yapılacak ilk işlerden biri, görevlendirme verilecek kuvvetlerle cezaevlerinde tutuklu bulunan cemaat mensubu kişileri vakit kaybetmeksizin cezaevlerinden çıkarmak" diyor.
15 Temmuz akşamı saat 21:00'de Genelkurmay Proje Yönetim Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın odasına girdi ve "Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz" dedi. Kendi ifadesine göre Akar, Dişli'nin bu sözleri üzerine planın bir kalkışma olduğunu anladı ve "Ne diyorsun ulan sen, ne operasyonu, sen manyak mısın, sakın ha" diye bağırdı.
"AKAR BENİ YANLIŞ ANLAMIŞ" DEMİŞ!
Dişli, bu karşı çıkış üzerine tipik FETÖ'cü taktiğiyle sükunetini muhafaza ederek "Komutanım bu iş bitti ve herkes yola çıktı" dedi. 15 Temmuz akşamı sarf ettiği bu sözlere rağmen ifadesinde darbe girişimi ile hiçbir ilgisi olmadığını söyleyebiliyor Dişli. Akar'ın, kendisiyle ilgili ifadesi hatırlatıldığında ise "Yaşadığı travmatik olayların etkisi altında beni yanlış anlamış da olabilir" diyebiliyor.
O gece neler yaşandığına geçmeden önce Gizli Tanık Şapka'nın verdiği bilgilerden yola çıkarak FETÖ'nün pek bilinmeyen 15 Temmuz planına değinelim. Adil Öksüz darbeden 9 gün önce Ankara Çayyolu'nda yapılan bir toplantıda "15 Temmuz akşamında yapılacak ilk işlerden biri, görevlendirme verilecek kuvvetlerle cezaevlerinde tutuklu bulunan cemaat mensubu kişileri vakit kaybetmeksizin cezaevlerinden çıkarmak" diyor. İçeride yedek bir paralel devlet tuttuğunun ziyadesiyle bilincinde olan FETÖ'nün, bir kaosta cezaevlerini boşaltmak istemesi normal. Hollywood filmlerinde de öyle olur ya!
"PLASTİK KELEPÇE TAKILIYOR..."
15 Temmuz akşamına dönelim: Dişli dışarı doğru çıktığında içeri Akar'ın kendi emir subayı Yarbay Levent Türkkan, Serdar Yüzbaşı ve Abdullah Astsubay giriyor. Türkkan, Akar'ın mukavemet göstereceğini anlayınca "Komutanım otur, kalkma, sakin olun, zorluk çıkartmayın" diyor. El havlusu ile Akar'ın ağzı ve burnu kapatılıyor, o arada nefes almasını zorlaştıran bir ip boğazına sürtünüyor, eline plastik kelepçe takılıyor. Sonra Akar ayağa kalkıyor, bu sırada Türkkan elinde tabanca ile "Komutanım sakin olun, vururum, sıkarım" diyor. Sonra plastik kelepçeyi komando bıçağıyla keserek çıkarıyorlar. Bir müddet sonra Akar odadan çıkarılıyor ve Genelkurmay karargâhından helikopterle Akıncı Üssü'ne götürülüyor.
AKAR, ÖZTÜRK'E SORUYOR...
Üsse, yani darbenin merkez karargâhına vardıklarında Akar ilk olarak Üs Komutanı Hakan Evrim'in odasına alınıyor. Orada kendisini bekleyen kişi Tümgeneral Kubilay Selçuk. Akar bir kanepeye oturuyor, o sırada yanına darbenin en önemli isimlerinden Akın Öztürk geliyor. Akar, Öztürk'e "Burada ne yapıyorsun?" diye soruyor. Öztürk ise "Bugün Kara Kuvvetleri Komutanı ile birlikle İzmir'den Komutanlığa ait bir uçakla geldim. Üsteki lojmanda oturan kızımın evinde iken Abidin Ünal'ın telefon ile araması üzerine üsten birilerinin uçaklar kaldırdığını ve bu hususa göz kulak olunması gerektiğini belirttiği için buraya geldim" diyor.
Akar orada Ömer Faruk Harmancık ve Hakan Evrim'i görüyor. Harmancık, elinde iki sayfadan oluşan bir metinle Akar'a yaklaşıyor ve "Komutanım şunu bir okuyun ve bunu imzalayıp TV'de okursanız her şey çok güzel olacak, herkesi alıyoruz, herkesi getiriyoruz" diyor. Okutmaya çalıştığı metin elbette darbe bildirisi. Akar bunun üzerine "Siz kimsiniz, topladığınızı söylediğiniz ikinci başkan, kuvvet komutanları nerede, bakanlar nerede, elinizde kim varsa getirin, sizin başınız kim?" diyor. Hakan Evrim de bunun üzerine o meşhur "Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen'le görüştürelim" teklifini yapıyor.
DARBECİLER: 'ÖLÜMÜ GÖZE ALDIK'
Akar'ın bu ifadelerinin hem kimi şüpheli ve tanıkların ifadeleriyle, hem de diğer bulgularla doğrulandığını söyleyebiliriz. Zira her ne kadar Hakan Evrim, Ömer Faruk Harmancık ve Metin Dişli gibi isimler Akar'ın ifadesinin kendileriyle ilgili kısımlarını yalansalar da Genelkurmay Başkanı'nın darbe faaliyetine karşı çıkmadığını söyleyemiyorlar. Hakan Evrim, "Ben Gülen'le görüşme önerisi getirmedim", Harmancık "Ben darbe bildirisi okuması için telkinde bulunmadım ve Dişli, "Ben harekâtın başladığını tebliğ etmedim" diyor. Ama Akar'ın ifadesine bunun ötesinde bir itiraz getiremiyorlar. Kendileri ile ilgili kısımları inkâr etmeleri ise klasik bir FETÖ taktiği. Bu klişe taktik, kendi inkârlarını otomatik olarak geçersizleştirdiği gibi Akar'ın ifadesini doğruluyor.
Hulusi Akar, Meclis'in ve emniyet binalarının bombalandığını eşiyle yaptığı telefon görüşmesinden sonra öğrenince bağırmaya başlıyor. Bunun üzerine darbecilerden Harmancık, "Ölümü bile göze aldık" diyor. Akar, o anı "Hepsi robot gibiydi âdeta" sözleriyle özetliyor. O arada Akın Öztürk ve Mehmet Dişli'yi de uyarıyor, onlar ise "Bizi de dinlemiyorlar!" diye cevap veriyor.
Akar'ın ifadesine göre darbecilerin tavırlarında ilerleyen saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarından sonra milletin darbe teşebbüsüne canı pahasına direndiğini görmeleri üzerine değişim başlıyor. O ana kadar son derece katı ve uzlaşmaz olan darbeciler bu gelişme üzerine umutsuzlaşıyor ve moral çöküntüsüne giriyor. Akar, bunu görünce "Gideceğiniz tek yer cumhuriyet savcısı, askeri savcı ve inzibattır, gidip teslim olun, beni de gönderin" diyor. Cevap vermiyorlar.
O sırada dışarıdan patlama sesleri geliyor. Akıncı Üssü pistinin bombalandığını söylüyor darbeciler. Akar sonradan bunun darbeyi önlemeye karşı bir taarruz olduğunu öğreniyor.
Saat 08:30 - 09:00 sıralarında Akar, darbeciler için çemberin iyice daraldığını görünce "Beni Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızla görüştürün" diyor. Darbeciler sonunda bu öneriyi kabul ediyorlar. Akar bu aşamadan sonra Başbakan ile görüşüyor. Sonra da MİT Müsteşarı'nı arayıp durumdan onu da haberdar ediyor.
Akar, "Mehmet Dişli'nin neden kendisiyle aynı helikoptere bindiği sorusunun yanıtını ise şöyle veriyor: "Dişli'ye 'Sen de kal' dediğim halde bu hususu (helikopterin güvenliği) belirterek 'Ben telefon ile irtibat kuracağım' dedi. Helikopter hareket ederken telefon ile bu durumu bir yerlere iletti.
Helikopter havada iken de bir yerler ile de irtibat halindeydi."
Ve Çankaya'daki Başbakanlık Konutu'na indikten sonra Akar, Mehmet Dişli'nin darbe faaliyetinin içinde yer aldığını söyleyerek gözaltına alınmasını istiyor. Sonrası zaten kamuoyunun malumu.
ÇAYYOLU'NDA KOZMİK TOPLANTI
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 2016/61972 sayılı soruşturmada ifadesi alınan Şapka kodlu gizli tanığın anlatımları Akıncılar Üssü davası iddianamesinin önemli kısımlarından biri. O ifadeden yararlanarak devam edelim:
Tarih 5 Temmuz 2016. Saat 21:00. Cihan isimli örgüt mensubu Whatsapp üzerinden Şapka'ya bir mesaj gönderiyor: "Acil Ankara'ya gelmen gerekiyor, hayati bir konu, çok önemli bir konu, mutlaka Ankara'ya gelmen lazım."
İtirafçı olmadan önce örgütün talimatlarını robotumsu bir itaatkârlıkla uygulayan Şapka 6 Temmuz'da saat 07:40'ta Ankara'ya gidiyor.
Cihan isimli örgüt mensubu ile buluşuyorlar. Cihan ona "Şu an önemli bir çalışma yapılıyor" diyor ve 'çalışma'nın yapıldığı yere götürüyor. Çalışmadan kasıt da elbette darbe planı. Abdullah kod ismini kullanan Kurmay Yarbay Turgay Sökmen'le buluşuyorlar. Sökmen, "Tüm kuvvetlerin katılımı ile bir darbe planlamasının yapıldığını, çalışmaların gidecekleri yerde devam ettiğini, sıkıntılı bir durumun olmadığını, planlamanın ona göre yapıldığını" söylüyor. Gri renkli 06… plakalı Honda Civic marka araca binerek Çayyolu'nda 3 katlı villa tipi eve gidiyorlar. Evde 8-10 sivil şahıs var. Ve tabii askerler, daha doğrusu asker üniformalı teröristler de… İsimler önemli. Çünkü burası darbenin üst yönetim kadrosunun toplandığı yer: İsimlerden en önemlilerini sayalım: Adil Öksüz, Kurmay Albay Bilal Akyüz, Kurmay Albay/Yarbay M.Barış Avıalan, Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Havacı Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, Kurmay Albay Murat Koçyiğit, Özel Kuvvetler'den Kurmay Albay Fırat Alakuş, Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan ve Hakan isimli örgüt mensubu.
15 OLMASA 22 TEMMUZ'DA OLACAKTI
Adil Öksüz yedek paralel devleti bırakma planını da işte bu toplantıda dile getiriyor. Aynı toplantıda Öksüz'e darbe girişiminin başarı ile sonuçlanamayabileceği söylendiğinde Öksüz şöyle cevap veriyor: "Bu tür olumsuz düşüncelerle şeytanı içimize karıştırmayalım. Allah'ın yardımı ile bu iş olumlu sonuçlanacaktır." Şeytanla işbirliği yapmış bir örgütün vatan hainliğinin doruklarındaki bir eylemi için Allah'tan yardım dilemek! Böylesi bir davranışa, herhalde ancak FETÖ gibi sosyopat bir örgüt başvurabilir.
Şimdi, itirafları soruşturma makamlarınca samimi bulunan bir başka gizli tanığın, Kuzgun'un ifadesine geçelim: Kuzgun da Ankara'da İhsan kod adlı örgüt mensubu ile buluşuyor. İhsan onu casusluk filmlerindeki gibi önce nerede olduğunu söylemediği bir villaya götürüyor. Bu villa diğer gizli tanık Şapka'nın da gittiği villa. Villadaki görüşmede Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, "Bir darbe planı üzerinde çalışıyoruz. Bitirdik, ufak tefek ayrıntılar kaldı. 15 veya 22 Temmuz'da darbe planını uygulamaya koyacağız."
Güvenirliği başka bulgularla desteklenen bu ifadedeki dikkat çekici noktalardan Harmancık'ın bu cümlesinde saklı. Demek ki 15 Temmuz'da olmasa bir hafta sonraya, yine bir Cuma gününe alacaklarmış. Öyle ya, bütün darbeler hafta sonu öncesi, hep Cuma günleri olur ya!
Şapka'nın ifadesine göre o gün o villada Adil Öksüz de var. Ve planı Fetullah Gülen'e götürüp onaylamaktan söz ediyor. Toplantının yapıldığı tarih, Adil Öksüz'ün jetlag çekmeye bile değmeyecek bir süre ile (Gerçi hedef, Türkiye Cumhuriyeti'ni darbeyle ele geçirmek ve bölüp parçalanmasına zemin hazırlamaksa jetlag ne ki!) iki günlüğüne, 11-13 Temmuz arası yaptığı o meşhur ABD seyahatinin hemen öncesi.
Şapka'nın ifadesinden anlıyoruz ki, darbeciler o veya bu şekilde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın 'harekât' konusunda ikna edileceğini düşünüyorlardı. Kendi hain planları açısından bu kadar iyimser olmaları tuhaf. 15-16 Temmuz gecesi bu beklentileri gerçekleşmeyince darbe girişimi FETÖ açısından hüsranla sonuçlanıyor zaten.
BİTTİ