Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Kocaeli Teşkilatının 102. İl Danış Meclisi toplantısına katıldı. Gölcük Kongre Merkezi'nde düzenlenen toplantıya ayrıca Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, milletvekilleri ve partililer katıldı.
Toplantıda konuşan Başbakan Yıldırım, "İki gün önce 16. yaş günümüzü kutladık. Muhteşem bir doğum kutlaması oldu. Bugün 17 Ağustos depreminin 18. Yılı. Her yıl Gölcük'te yaşanan bu acıları hatırlamak ve bu depremin oluşturduğu tahribatı canlı tutmak ve bundan sonraki yıllar için, buna benzer acı olayların yaşanmaması için anma toplantıları yapılıyor. Milletimizin başı sağ olsun. Vatandaşlarımızın acısı yüreklerimizde ilk günkü canlılığı ile duruyor. Kocaeli böylesine derin bir acının yaşandığı ama bütün acılara rağmen ayağa kalkabilen, şaha kalkmış önemli bir şehrimiz. 2002 yılında ülkenin içinde bulunduğu karanlık günlere bir ışık gibi duran AK Parti'nin lokomotif şehrinin adı Kocaeli'dir. Kocaeli'nin bizim gönlümüzde yeri çok özeldir" dedi.
"Türkiye, Suriye ve Irak'ta yaşanan iç savaş sebebiyle 3 milyondan fazla, savaştan canını kurtarmak için ayrılan kardeşlerimize kucak açtı" diyen Başbakan Yıldırım, "Bu dünyada hiçbir ülkenin üstesinden gelemeyeceği bir iştir. Biz değerlerimiz olan, geçmişimizden aldığımız tecrübeyi geleceğe taşıyan Osmanlı'nın torunları olarak bu kardeşlerimizi bağrımıza bastık. AK Parti 16 yıl boyunca hizmetleri milletimizin ayağına getirirken dağ gibi sıkıntıları, dağ gibi hizmetlere dönüştürürken, sorunları torunlara bırakmadan çözerken bir şeyi daha gerçekleştirdi. O da; vesayetlerle, kumpaslarla, engellerle mücadele etmek. Şeytan taşlamaktan vakit kaldıkça yollar, hastaneler, havaalanı, tünel, hızlı tren, adliye sarayları yaptık. Tarımda, ekonomide, turizmde, sosyal desteklerde çığır açtık" diye konuştu.
"AK PARTİ'NİN ÖNÜNÜ KESMEK İÇİN KIYASIYA MÜCADELE ETTİLER"
Geride kalan 15 yılı hatırlatan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"AK Parti iktidara geldi. Tek başına iş başına dedik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dedik. Ancak, gördük ki, iktidarı bize veren bu millet, Ankara'ya gönderdi. Ankara'da gizli ortaklarımızın olduğunu gördük. Milletin ayağına gitmeyen, milletten destek isteme zahmetine katlanmayan vesayet odakları Ankara'da AK Parti'nin önünü kesmek için kıyasıya mücadele ettiler. Cumhurbaşkanı seçilecek, Türkiye'nin en büyük partisi Cumhurbaşkanını seçemiyor. 363 milletvekiline Cumhurbaşkanını seçtirmiyorlar. 367 vekil mecliste olması lazımmış. Yeni bir icat. Maksat Cumhurbaşkanını seçtirmemek. Elektronik muhtıra ile AK Parti iktidarına ayar vermeye çalıştılar ama yanlış adrese geldiler. O gelen e-muhtırayı iadeli, taahhütlü olarak sahiplerine geri gönderdi AK Parti. Biz talimatı, düsturu sadece milletten alırız. Bu vesayet odaklarının uslanacağı yok. Cumhurbaşkanı siz seçemezsiniz öyle mi kardeşim. Vekiller seçemezse, asıllar seçer dedik millete geldik. Bu vesayet heveslileri eski alışkanlıklarından vazgeçmediler. Bu sefer yargı yoluyla darbe yapmaya kalktılar. Bu sefer, 'Biz anayasayı değiştireceğiz, yargı vesayetini ortadan kaldıracağız' dedik. Bunu da gerçekleştirdik. Bu sefer 15 Temmuz'un FETÖ teröristleri ile karşılaştık. Yağma yok. Bu parti milletin partisi. Pabuç bırakır mı? Bırakmaz. Bakın gezi olaylarında mesele ağaç meselesi değil. Mesele AK Parti iktidarını iş başından uzaklaştırmak. Recep Tayyip Erdoğan'ı tarih sahnesinden silmek. Ne oldu. Niye Gezi olayları başlatıldı. Türkiye'de faizler 100 yıl sonra 4.6'ya inmiş. İMF ile borç sıfırlanmış. Dünyanın en büyük havalimanının ihalesi gerçekleşmiş. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün ihalesi gerçekleşmiş. Bu durum bazılarının tabi ki keyfini kaçırdı. Çare AK Parti iktidarını uzaklaştırmak, tekrar Türkiye'yi o yüzsüz, vesayetlerin musallat olduğu bir ülke haline getirmek. Sizlerin kuru gürültüsüne pabuç bırakmayız. O günlerde, aynı protestolar Meksika'da var, Arjantin, Şili'de var. Orada sokağa çıkanlar, 'Bu paraları, oyunlara, oraya, buraya verip çarçur etmeyin. Milletin ihtiyacını karşılayın. Yol yapın, hastane yapın' diyor. Bizim Geziciler ise, 'Yol yapmayın, köprü yapmayın' diyor. Bırakın Türkiye geri kalsın. İşte fark bu. Aynı şey 17-75'de de yine FETÖ'cüler eğitimdeki reformların gerçekleştiğini görünce yargı darbesi ile karşımıza çıktılar. Burada da hak ettikleri muameleyi gördüler. Fakat bunlar uslanmaz. O günden sonra, yine de boş durmadılar. Nihayet 15 Temmuz. 15 Temmuz Türkiye Cumhuriyetinin tarihine altın harflerle geçmiştir. Alçak FETÖ'cülere karşı kahramanlık destanının yazıldığı gecedir. Halkın gücü tankın gücünü yenmiştir. Bu ezanlar dinmemiş, ay-yıldızlı bayrağımız inmemiştir. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinin altın harflerle tarihe geçtiğinin adıdır. Şimdi 15 Temmuz'a kontrollü darbe, tiyatro diyerek, şehitlerimizin yakınları, gazilerimiz ile alay eden ana muhalefet partisinin genel başkanları, vekilleri, hazır olun. Bu millet size öyle bir ders verecek ki, artık yerinizden doğrulamayacaksınız."
"ARTIK VESAYET ODAKLARI TARİHİN TOZLU SAYFALARINA GÖMÜLÜYOR"
Türkiye'nin son bir yılda çok büyük badirelerden geçtiğinin hatırlanmasını isteyen Başbakan Yıldırım, "Başımıza gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi. İktidara geldikten hemen sonra 15 Temmuz darbesi ile karşı karşıya kaldık. Ekonomik kriz kapımızı çaldı. Hükümet olarak aldığımız hızlı kararlar ile bu krizi de bertaraf ettik. 2016'da büyüme biraz düştü ama yine de 2.9 büyüme oranı ile, Avrupa'nın ey yüksek büyüme oranına geldik. Dünya büyüme oranının yarım puan üstüne çıktık. 2017'nin ilk çeyreği, Türkiye Cumhuriyeti yakın tarihi için bir dönüm noktasıdır. Yıllardan beri, darbe üreten, vesayet odaklarını cesaretlendiren parlamenter sistemi, 1980 darbesinden kalan anayasanın değiştirilmesine karar verdik. MHP ile birlikte çıktığımız bu yolda 16 Nisan referandumunu gerçekleştirdik. AK Parti iktidarının en zor şartlarda, başarı ile sonuçlandırdığı bir referandumdur. Milletimizin, partimizin bütün kademelerindeki sizlerin gayreti ile 16 Nisan'da Türkiye değişime evet dedi. Bunun birçok anlamı var. Artık vesayet odakları tarihin tozlu sayfalarına gömülüyor. Tek vesayet sahibi millet oluyor. Millet görevi veriyor, 5 yıl sonrada beğenirse bir daha 5 yıl veriyor. Beğenmezse yetkiyi alıyor. 4 tane yenilik var. Tek başına iktidar. Artık iktidar boşluğu yok. Seçim oluyor, kimin iktidar olacağı belli olmuyor. Sandıkta, gelecek 5 sene ülkeyi kim yönetecek o gece belli oluyor. Devamlı istikrar. Çünkü güçlü iktidar olunca, sürekli istikrarda beraber geliyor. Bu yeni sistem ile beraber, artık Türkiye'nin bölünme riski tamamen ortadan kalkıyor. İktidar olmak için yüzde 50+1'e ihtiyaç var. Oyların yarısından bir fazlasını almak gerekiyor. Ülkenin her köşesinden destek almak demektir. Bu desteği alamazsanız iktidar olma şansı yok. Bölgesel, etnik milliyetçilik ve bölücülük ile siyaset yapan akımların iktidar olma şansı sıfır. Üniter yapı, toprak bütünlüğünüz yüzde 100 garanti altına giriyor. Bir başkanı güzellik ise, millet güçleniyor. Yargıda tam bağımsız, tarafsız hale geliyor. Bütün bunları milletin duası ile başardık. Sizlerle başardık. Şimdi bunun sonucunu görmek 2019 seçimlerinde. Referandumu, kampanyasını yaparken, kendilerini parçalarcasına hayır kampanyası yapanlar, 2019 seçimlerinde hayal kuruyorlar. Kimi ada göstersek, müşterek aday gösterirsek nasıl olur, tek aday gösterirsek nasıl olur. Ne yaparsanız yapın, siz bunu çok yaptınız. Millet dersini verdi, bir daha dersinizi alırsınız. Çünkü yapmanız gereken millet ile birleşmektir. Adalet yürüyüşünde, bir tarafınıza bölücüleri, bir yanınıza FETÖ'cüleri alarak millet ile bütünleşemezsiniz. Bu millet bölücülere de, FETÖ'cülere de geçit vermedi vermez" şeklinde konuştu.