İçinde kendilerine sanatçı ve aydın diyenlerin bulunduğu 111 kişi, terör örgütü DHKP-C bağlantıları nedeniyle görevden alındıktan sonra tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, için gazetelere ilan vererek işe iade edilmelerini istedi.
LİSTEDE KİM YOK Kİ
Çağrı metnine, Can Dündar, Fatih Portakal, Müjdat Gezen, Akın Birdal, Ataol Behramoğlu, Atilla Dorsay, Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, Edip Akbayram, Ercan Kesal, Ferzan Özpetek, Gencay Gürsoy, Gülriz Suriri, Hayko Çepkin, Halil Ergün, Korkut Botatav, Latife Tekin, Meltem Cumbul, Murathan Mungan, Müjde Ar, Menderes Samancılar, Rutkay Aziz, Selçuk Yöntem, Sabahat Akkiraz, Sevinç Erbulak, Suavi, Sıla Gençoğlu, Şevket Çoruh, Şebnem Korur Fincancı, Tanıl Bora, Türkan Elçi, Zülfü Livaneli ve Zuhal Olcay'ın da aralarında bulunduğu 111 isim imza attı.
İşte halktan gizledikleri bilgiler
SÜLEYMAN SOYLU DHKP-C BAĞLANTILARINI AÇIKLAMIŞTI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, tutuklanan şahıslarla ilgili açıklama yapmış DHKP-C bağlantılarını tek tek anlatmıştı.
İşte Soylu'nun o açıklamaları:
DHKP-C terör örgütü üyesi olduğunu hiç söylediler mi? Dün de açıkladım. Siyaset, terör örgütlerinin kuklası olmamalıdır. Partiler ve milletvekilleri dikkatli olmalılar. Özellikle basın, doğru bilgiyi milletimizle paylaşmalıdır.
Bu şahısların DHKP/C üyesi olduğunu, ihraç edilmelerinin çok öncesinde birçok kez bu sebeple gözaltna alındığını söylediler mi hiç? Defalarca gözaltına alınıyorlar, tutuklanmışlar. Devlet memuru, devletin maaş verdiği insanlar. Öğretmen ve akademisyen. Biz çocuklarımızı terörist olsunlar diye okula göndermiyoruz, çocuklarımızı terör örgütü mensuplarının eline asla emanet edemeyiz.
Akademisyen, bombalı eylem yapan bir terör örgütü adına açıklama yaparken tutuklanabilir mi? Nuriye Gülmen'in, Fehriye Erdal'a yaptıkları gibi şirin, güleryüzlü fotoğraflarını basıyorlar. Örgütün açık alan yapılanması içerisinde olduğu gerekçesiyle, hakkında yakalama kararı çıkartılmış, 9 Mayıs 2012 tarihinde hapse atılıtyor, 1 Nisan 2015'te salındıktan sonra örgüte yönelik operasyon sırasında gözaltına alınıyor ve adli kontrol ile yurt dışı yasağı alıyor. 10 Nisan 2015'te açığa alınıyor. Uzun bir liste var; afiş asma, örgüt adına basın açıklaması, DHKP-C mensuplarıyla ayını evde örgüt adına çalışma ve daha birçok eylem. Bunlar OHAL çıkmadan önce yaşanan şeyler... Yani bu kişinin DHKP-C ile doğrudan organik bir bağı söz konusu...
Sabahleyin saat 9'da eyleme geliyorlar, akşam ayrılıp evlerine gidip yiyip içip ertesi sabah yine 9'da eyleme geliyorlar. Defalarca doktorlar tıbbi sıkıntı ollabilir mi diye bakıyorlar, 'bizde hiçbir sıkıntı yok' diyorlar. Doktora gidip, kendi istedikleri gibi rapor vermedi diye, doktoru hedef göteriyorlar. Meclis'teki iki siyasi parti de buna sahip çıkmaya çalışıyor. Bu mu şimdi akademisyenm, eğitimci, devlert memuru...
Öğretmen Semih Özakça. Mardin Mazıdağ'da sınıf öğretmeniyken ihraç edilmiş. Bu kişinin silahlı terör örgütüne üye olma, kamu malına zarar verme, kemiklerin kırılmasına neden olacak şekilde kasten yaralama, terör örgütü propagandası yapma, görevi yaptırmamak için direnme suçlarından yürüyen ceza davaları olduğunu neden kimse yazmıyor.
Suç kariyerinden özetler.. 27 Mart 2015'te DHKP-C'nin memur alan yapılanmasının eylemine katılmış, gözaltına alınmış. 29 Aralık 215'te başka bildiri ve direnme eylemi nedeniyle yine gözaltı. Açlık grevine başladığı günden itibaren toplam 14 kez gözaltına alınmış, bu normal midir? Çocuklarımızı böyle bir kişiye emanet eder miyiz?