Genelkurmay Çatı Davası'nın üst rütbelerdeki Yurtta Sulh Konseyi üyeleri kalkışmanın "kontrollü darbe" olduğu algısını oluşturmaya çalışıp iç kamuoyuna seslenirken, alt rütbedeki sanıklar davanın ileride AİHM'ye de gideceğini düşünüp Avrupa ülkelerine mesaj verme gayreti içine girdiler.
Aralarında Akın Öztürk, Mehmet Partigöç ve Mehmet Dişli gibi üst rütbeli darbecilerin savunmaları geçen hafta tamamlanan Genelkurmay Çatı Davası'nın dünkü duruşmasında sanıkların ifadelerinin alınmasına, isim sırasıyla devam edildi.
BAŞARISIZ OLUNCA KAÇACAK DELİK ARAMIŞLAR
Dün dinlenen sanıklar eski yüzbaşılar Abdülkadir İlhan ve Abdullah Şevki Güngör ile eski üsteğmen Kadir Bozan, darbecilerin o gece kalkışmanın başarısız olduğunu anladıktan sonra nasıl davranış sergilediklerinin tipik örneğini veren anlatımlarda bulundular. Sanıklardan Abdülkadir İlhan, eşi çok korktuğu için saat 03:00 sıralarında Genelkurmay karargahından çıkmaya çalıştığını ancak nizamiyeden çıkışına izin verilmediği için tel örgülerden atlayarak kaçtığını anlattı. Darbeci yüzbaşı İlhan, halkın içine karışıp Kızılay'a gittiklerini, oradan da Çankaya'ya geçtiklerini söyledi. Bu da bazı darbecilerin o gece kendilerini halkın arasında gösterip ileride açılacak dava sırasında "biz de darbeye karşıydık" izlemini vermeye çalıştıklarını ortaya koydu.
Bir başka sanık yüzbaşı Abdullah Şevki Güngör de savunmasında, helikopterlerle halkın ve polislerin üzerine ateş açıldığını gördükten sonra işlerin ters gittiğini anladığını, bu aşamadan sonra kaçmaya çalıştığını ancak bütün çıkış kapılarının tutulduğunu söyledi. Elinde görülen silahı, "Yere düşmüştü, basan eden olur diye öylesine almıştım" diye savunmaya çalışan Göngör'ün savunmasında, "Ben olup bitenin darbe olduğunu ancak sabah saat 06:30 gibi anladım" demesi dikkat çekti.
DARBECİ DREYFUS
İsmi "Kadir" olmasına rağmen iddianamede "Abdülkadir" olarak geçtiği için dün dinlenen eski Üsteğmen Kadir Bozan ise FETÖ'cülerin "Avrupa'ya seslenme" stratejisinin en somut örneğini ortaya koydu.
O gece Genelkurmay'dan halka ateş açılan silahları diğer darbecilere getiren Bozan savunmasında somut faaliyetleri ile ilgili kısa kısa konuşurken uzun süre, tarihte "Yüzbaşı Dreyfus olayı" olarak geçen olayı anlattı ve kendini, Fransa'da 1894'te casuslukla suçlanarak vatan haini ilan edilen ve uzun yargılamalar sonunda beraat eden Yüzbaşı Alfred Dreyfus'a benzetti.
Bu sırada Dreyfus olayını kaleme alan Yazar Emile Zola'nın yazılarından alıntılar yapan darbeci üsteğmen, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'e "Siz de Türkiye'nin Emile Zola'sı olun. Canınızı bile ortaya koymaktan çekinmeyecek bir hukuk insanı olduğunuza inanıyorum. Devir değişir" diye seslenerek bir taraftan da üstü kapalı tehdit etti.
DREYFUS BENZETMESİ DURUŞMA BOYUNCA TARTIŞMA KONUSU OLDU
Bu sırada şehit yakınları ve diğer müştekilerin tepki göstermesi üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, gerilimin artmaması için "Ben zaten bunu kabul etmiyorum" diyerek salonu yatıştırmaya çalıştı. Tam bu aşamada diğer sanıkların, sanık Bozan'ın sözlerini topluca alkışlamaları salondaki gerilimi yeniden artırdı. Şehit yakınları bunun üzerine sanıklara, "Neyi alkışlıyorsunuz, Allahsız kitapsızlar, FETÖ'nün köpekleri" diyerek tepki gösterdiler.
Darbeci üsteğmenin Dreyfus benzetmesi duruşma boyunca tartışma konusu oldu. Bozan'a ilk yanıtı Savcı Aytekin Cenikli verdi. Savcı Cenikli, bir Fransız general için söylenen "O ölmeden on beş dakika önce yaşıyordu" şeklindeki şiiri hatırlatıp kalkışma gecesi darbecilerin halka ateş açıp öldürmelerinin bir gerçek olduğunu ifade etti.
"NE FETULLAHÇI ÇETE NE DE ARKASINDAKİ EMPERYALİST GÜÇLER..."
Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Avukatı Hüseyin Aydın da sanığın kendisini Dreyfus'a benzetmesi, Mahkeme Başkanı'na da "Siz de Emile Zola olun" demesi ile ilgili, "Ben de o zaman sanığa Emile Zola'nın bir sözünü hatırlatayım: Gerçek yürüyor, bunu hiçbir güç durduramaz. Ne Fetullahçı çete ne de arkasındaki emperyalist güçler" diye karşılığını verdi.
Gazilerin avukatlarından Fatih Atalay da darbeci sanığa, "Siz Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'ten Emile Zola olmasını diliyorsunuz. Bizler de Emile Zola değil, Hazreti Ömer Adaleti ile hak edene hak ettiği cezayı vermesini, baş kaldıranın başını kesmesini istiyoruz" diye seslindi.
HALKI "SARHOŞLUK"LA AŞAĞILAYINCA...
Duruşmanın ilginç bir tartışması da sanık Bozan'ın 15 Temmuz akşamı darbeye karşı gelen sivil halk için "Genelkurmay'a gelenler arasında ellerinde alkol şişeleri olanlar da vardı, normal nöbetini tutan erlere hakaret ediyorlardı" sözleri üzerine yaşandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, sanığın bu sözlerle demokrasiye sahip çıkan halkı hakir gördüğünü söyledi.
Gazilerin avukatlarından Fatih Atalay da sanığa, "Siz darbe olduğunu anlamadım diyorsunuz, oraya gelen sizin sarhoş diye aşağıladığınız halk bunu anlamış. Siz o akşam ne içtiniz de anlayamadınız" diye sordu. Sanık bu soruya bir şey içmediğini belirterek yanıt verdi.
DREYFUS OLAYI NEDİR?
Fransız Yüzbaşı Alfred Dreyfus 1894 yılında, ordusuna ait kritik belgeleri Almanya ordusunda askeri ataşe olarak görev yapan Von Schwartzkoppen'e gönderdiği gerekçesiyle tutuklanıp casusluk ve vatan hainliğiyle suçlanmıştı. O dönemde ünlü yazar Emile Zola'nın L'Aurore gazetesinde "Suçluyorum" başlıklı makalesi yayınlandı. Bu makaleden sonra yeniden yargılanan Dreyfus beraat etti.