2002'den bu yana AK Parti'nin iki önemli mücadelesi oldu. Bir, siyaset sahnesinin dışına itilme çabalarına karşı koyma ve ayakta kalma; iki, merkez partisi olmayı sürdürebilme, ülkenin bütününde karşılığı olan bir parti olarak örgütlenebilme.
AK Parti'yi siyaset sahnesinin dışına çıkarmak isteyenler kimlerdi? Elbette kendisini bu ülkenin gerçek sahipleri olarak gören bir grup Batıcı azınlıktı.
Onlara göre AK Parti'nin iktidara gelişi arızi bir durumdu.
Fakat bekledikleri gibi olmadı. Erdoğan liderliğindeki AK Parti, Türkiye'deki iktidar dengelerini değiştirdi. Halkın temsilcisi konumundaki siyasi elitler iktidarın merkezine doğru yol aldı. Bir grup Batıcı azınlık ise bu süreci imtiyazlarını yitirme süreci olarak okudu.
(...)
Ne zaman ki AK Parti kendini güçlü hissetmeye başladı ve siyasetin giderek normalleştiğini düşündü, o noktada kendi siyasi perspektifine uygun sosyal politika adımları atmaya başladı. Bunlar meşru, Batı'daki bir "muhafazakâr" siyasi iktidarın da attığı, atabileceği türden adımlardı. Bu noktada devreye bir başka kara propaganda unsuru girdi. Buna göre "AK Parti, kendisinden olmayanların yaşam-tarzına müdahaleediyor"du! Bu söylem üzerinden Gezi kalkışması örgütlendi. 17-25 Aralık FETÖ'cü yargı ve emniyet darbesi bu kara propagandadan aldığı ilhamla hayata geçirildi. Erdoğan düşmanlığı bu söylem etrafında derinleştirildi.
15 Temmuz'daki hain darbe planını devreye sokanlar yayınladıkları bildiride bu kara propagandayı bir meşruiyet aracı olarak kullandı.
Oysa hakikatte bunların hiçbir karşılığı yoktu. Dün de olmadı, bugün de yok. Yarın da olmayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her zafer sonrasında yeniden yeniden toplumun merkezine seslenmesi bununla ilişkili.
Artık AK Parti bir "meşruiyet" mücadelesi vermek durumunda değil. AK Parti'nin iktidarı bu iki mücadelenin birlikte verilmesine bağlı olarak ortaya çıktı. AK Parti'yi gayrimeşru bir aktör olarak göstermeye ve sistem dışına itmeye yönelik çabalar, tersinden AK Parti'ye güç kattı.
Yeni dönemde AK Parti "toplumun merkezine seslenmek"le ilgili bir sınav verecek. AK Parti'nin kendini yeni duruma uyarlayıp, toplumun merkezine yönelik proje siyaseti üretme noktasında çok daha yoğun çalışması gerekecek. Bu da yeni AK Parti'nin yeni imtihanı.