Dün Beşiktaş, Boğaz'da taraftar donanmasıyla şampiyonluğunu kutlarken Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım kürsüden salvolar yapıyordu.
Aynı saatlerde ajanslara bomba bir haber düştü.
Kulislerde adı Fenerbahçe başkan adayı olarak geçen Ali Koç, 2018 yılında kulübünyönetimine aday olacağını resmen açıkladı.
Şaka bir yana olmaz olmaz demiş eskiler. Bakarsınız bir dip dalga yaratır Koç ardından da neredeyse çeyrek asırlık Fenerbahçe yönetimini deviriverir.
Üstelik bu devrim sadece Fenerbahçe'ye değişim ve yenilenme vaat eden bir başkan kazandırmakla da kalmaz...
Kim bilir bakarsınız, futbol camiasıyla aynı dertten, lider sultasından, mustarip siyasi hayatımızda da domino etkisi yaratır bu değişim.
Örneğin göreve geldiği 7 yılda 7 seçim kaybettiği halde sadece delege hâkimiyetiyle CHPGenel Başkanlık koltuğunda oturan tek adam Kılıçdaroğlu'nun karşısına Ali Koç'tan feyz alan alternatif bir isim çıkar.
"İsmet İnönü gelse delege yapmazlar" denilen Genel Merkezin markajını deler, delegeyi etkiler ve tabanın değişim ve başarı talebini yönetime taşır...
Evet, yazıya futbol konuşarak başlamama şaşırdığınızı biliyorum.
Ne yapayım, futbol yazısı süsü verilmiş bir makaleyle konuya girersem, 16 Nisan referandumunun elzem kıldığı siyasi partiler ve seçim uyum yasaları belki birilerinin aklına gelir diye düşündüm.