Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı... Dördü de Türkiye'de faili meçhul cinayetlerin yaşandığı 1990'lı yıllarda Ankara'da öldürüldü. Yargı, aradan geçen zamanda bu suikastlar sonrası açılan "Umut Davası"nın yeniden açılmasına karar verdi. Anayasa Mahkemesi, suikastların arkasında olduğu iddia edilen "Selam Tevhid" adındaki örgütü kurdukları belirtilen 3 sanığın yeniden yargılanmasına karar verdi. Bu kararın ardından Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi de 10 Mayıs Çarşamba günü davayı yeniden görmeye başlayacak.
2 BÜYÜK OPERASYON
Umut Davası dosyasının yeniden açılması ve ardındaki FETÖ izinin araştırılmasıyla ilgili Uğur Mumcu'nun ağabeyi avukat Ceyhan Mumcu, SABAH'a çarpıcı açıklamalar yaptı. Kardeşinin öldürülmesinden sonra, onun yazdığı yazıları kendisinin tasnif ettiğini belirten Mumcu, "Yazılarının yüzde 64'ünde ABD var. ABD'nin Irak'a müdahalesi, taşeron örgütler üzerine çok sayıda yazısı mevcut. Irak, Suriye ve Türkiye'deki faaliyetleri üzerine yazadığı yazılardan rahatsız olan ülke ABD... Selam Tevhid adıyla oluşturulan taşeron örgüte yönelik 2 kez büyük operasyon yapıldı. İkisi de FETÖ'nün Emniyet'te en güçlü olduğu dönemlerde yapıldı. Bu operasyonları FETÖ ABD'nin talimatıyla yaptı" dedi. Ceyhan Mumcu, Selam Tevhit adında terör örgütü kurdukları gerekçesiyle 12 yıl 6'şar ay hapse mahkûm olan Ali Tekin ve Hasan Kılıç ile bu örgüte üye oldukları iddiasıyla 6 yıl 3'er ay hapis cezası verilen Mehmet Şahin, Yusuf Karakuş ve Recep Aydın'ın yeniden yargılanmalarının zaman aşımına nedeniyle sonuca varmayacağını da söyledi.
AMAÇ İRAN'A YIKMAK
Mumcu, davanın yeniden açılmasının sembolik önemi olduğuna dikkat çekerek şöyle dedi: "1990'lı ve 2000'li yıllarda ABD'nin karşıtı kim varsa Türkiye'de FETÖ'cü polisler marifetiyle operasyona uğradı. Taşeron örgütün tasfiyesine 17/25 Aralık'tan önce de bir operasyon çektiler. İçerisine ilgili, ilgisiz çok sayıda kişiyi de koydular. ABD'nin amacı ulusalcıları tasfiye edip bu cinayetleri ve operasyonları İran'ın üzerine yıkmaktı. Bu kumpasın, FETÖ'nün Emniyet'te güçlü olduğu dönemlere rastlaması tesadüf olamaz."
"Uğur'un İran karşıtı bir yazısı dahi yok"
Kardeşinin yazdığı yazılarda İran'la bir derdi olmadığını da tespit ettiğini söyleyen avukat Mumcu şunları söyledi: "İran'la Uğur Mumcu'nun bir derdi yok. İran rejimi aleyhine bir yazısı yok. Muammer Aksoy için derlerse inanırım. Türban meselesi ile ilgili ilişkilendirilebilir. Uğur Mumcu, yolsuzluk, hırsızlık bu tür ilişkileri yazardı. Türban, tesettür bulmak zordur. ABD'nin Irak, Suriye ve Türkiye'deki faaliyetlerini yazmış Uğur. Umut Davası, 2000'de Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'nun Beykoz'daki villasına yapılan baskında bulunan hard disklerden hareketle başlatılmıştı. Yıllar içinde tetikçilerin bir bölümü cezalandırılmıştı. Azmettirenler ortaya çıkmadıktan sonra tetikçinin bir önemi yok. İran'ın Uğur Mumcu'yu öldürmesine bir sebep yok, çünkü Uğur Mumcu'nun İran aleyhinde bir yazısı dahi yok..."