(...) Diğer bir konu ise "kabinede milletvekili olmayan isimlere yer verilip verilmeyeceği." Bunoktada iki görüş ön plana çıkıyor...
Birinci görüş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geçiş dönemi altyapısının bugünden kurulması yönündeydi. 2019 sonrasında bakanlar, prensip olarak milletvekilleri arasından atanmayacak. (Bakan olan vekilin TBMM üyeliği ise düşecek.) Cumhurbaşkanı, takım arkadaşlarını en geniş yelpazedeki yetişmiş, güvenilir, ehliyet ve liyakat sahibi isimler arasından belirleyecek. Uzman diyebileceğimiz adayların bugünden kabinede yer alması gerektiğini savunanlar, eski kalıpların kırılacağını, iyi uygulama örnekleri ile seçmenin daha kolay ikna edileceğini düşünmekte.
İkinci görüş ise deneyime, siyasi birikime, halkla ilişkilerin gücüne öncelik verilmesinden yana. Vekil olmayan birkaç ismin kabinede bulunabileceğini ama sayının artması halinde AK Parti'deki siyasi kimyanın olumsuz etkileneceğini ileri sürmekte.
Neticede...
1- Türkiye'nin vakit kaybına tahammülü yok. Bilhassa ekonomik, hukuki ve diplomatik alanda kritik kararlar bekliyor.
2- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başladığını gösteren siyasi, hukuki, bürokratik adımların cesurca atılması gerekiyor.
3- Kamuoyu her ne kadar kabineye odaklanmış olsa da AK Parti'nin kurumsal yapısındaki yenilenmenin 2019'daki üç seçimin kaderini çizeceği görülüyor.
Özetle... Herkesin gözü Cumhurbaşkanı'nda."Son 15 yılın demokrasi mücadelesi O'nu haklı çıkardı. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra 1 Kasım 2015 seçimlerine giden yolda ancak dolaylı yollardan gösterebildiği sihirli siyasi dokunuşları bundan sonrası için de gösterge!"