Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beykoz Mecidiye Kasrı'nda dün akşam gerçekleştirilen Anayasa Mahkemesi'nin 55. Yıldönümü Gala Yemeği'ne katıldı. Farklı ülkelerden hukukçuların da davetliler arasında bulunduğu yemekte konuşan Erdoğan, önemli mesajlar verdi:
DEVLETİ YAŞATMAK MÜMKÜN DEĞİL: Adalet duygusunun zedelendiği hukukun işlemez hale geldiği bir yerde toplumsal bütünlüğü ayakta tutmak devleti yaşatmak mümkün değildir. Bunun için bizim ecdadımız 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' demiştir. Aynı şekilde bizim medeniyetimizi 'adalet mülkün temelidir' diyerek devletin nasıl yaşatılacağını da göstermiştir.
EN BÜYÜK SORUN ÇİFTE STARDART: Bugün dünyamızın en büyük sorunu adaletin işlemesi için ihdas edilen kuralların uygulanmasındaki çifte standartlar değil midir? Mesela terörle mücadeleyi kendi toplumu için hak görenlerin sıra başkalarına geldiğinde farklı mülahazalara girmesi adaletsizlik değil midir? Aynı şekilde siyasi ve ekonomik kuralları işlerine geldiği gibi uygulayanların yaptıkları işin adı adaletsizlik değil midir? Dikkat ediniz burada, Afrika'da açlıktan ölen çocuklarla Batı'da obezite tehdidine maruz kalan çocukları mukayese etme kolaylığına kaçmıyorum. Hepimizin içinde olduğu çok daha somut çok daha yaygın sorunlardan söz ediyorum. Adalet sistemi toplumu ve devleti bir arada tutan her şeyin çıkış noktası olduğu kadar toplumun ve devletin tefessühünün de kaynağıdır. Maalesef bugün dünyamız işte böyle bir tehditle karşı karşıyadır.
SON SÖZ MİLLETİN: Türkiye demokrasi ve hukuk devleti konusundaki kararlılığını 15 Temmuz'da hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde ibra etmiş bir ülkedir. Bunun için Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere kimi kurum ve devletlerin 16 Nisan halkoylaması sonuçları üzerinden ülkemizin demokrasisini sorgulamasına izin veremeyiz. Türk milleti kendi iradesiyle bir tercih yapmıştır. Herkes bu tercihe saygı göstermek mecburiyetindedir. Hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden ülkemizin ve milletimizin bekası için yaptığımız fedakarlıkları anlamak istemeyenlere, elbette söyleyecek sözümüz vardır. Sırası geldiğinde milletimiz bu konuda da son sözü söyleyen ülke olacaktır. Ama şundan emin olunuz, milletimiz her ne kadar bu noktada bir karar verecekse bunu demokrasi ve hukuk devletine olan bağlılığından taviz vermeden yapacaktır.
EN HAFİF İFADESİYLE AYIP: Türkiye söz konusu olduğunda riyakarlıkta sınır tanımayanlardan adaleti zaten beklemiyoruz. Ama hiç değilse kendi koydukları kurallara birazcık saygı göstermelerini ümit etmenin hakkımız olduğunu düşünüyorum. Fransa olağanüstü hal şartlarında seçime gidince ses çıkarmayanların üstelik de bir darbe girişiminin ardından Türkiye aynı yöntemi uyguladı diye bizi yeniden denetim sürecine almaları en hafif ifadesiyle ayıptır. Tarih en büyük hakemdir. Bugünler gelip geçecek, ama herkesin doğruları ve yanlışları bir ibret vesikası olarak ortada kalacaktır. Biz Türkiye olarak doğru bildiğimiz yolda kararlılıkla ilerlemeyi sürdüreceğiz.
TARİHİMİZDEKİ EN BÜYÜK REFORM: Yönetim sistemimizi değiştirmeyi başarmış olmamız, hem de yüzde 51,5 gibi bir oy olarak değişmesi katılımın ise yüzde 85'in üzerinde olması bugün benim diyen ileri demokrasilerde görülmüş bir şey değildir. Bugün Batı'da yüzde 35, yüzde 40, yüzde 45, yüzde 50 katılımlarla biliyorsunuz seçimler yapılıyor. Ama bizde katılım, Türkiye'nin dört biryanında yüzde 85'i aştı. Tarihimizdeki sivil siyaset eliyle gerçekleştirdiğimiz en büyük reformlardan biridir bu. Artık darbelerin müdahalelerin gölgesi olmadan kendi yolumuzu kendimizin belirlediği yeni dönemin hayırlı olmasını diliyorum. Bu arada Erdoğan dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ayrı ayrı kabul etti.