Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Türkiye'nin denetim sürecine alınmasını kabul etti.
AKPM'nin Strazburg'da yapılan 2017 Bahar Dönemi Genel Kurulu'nda "Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi" konulu rapor görüşülerek, raporun ekindeki karar tasarısı için oylama yapıldı.
Türkiye'nin denetim sürecine alınması 45 aleyhte 113 lehte, 12 çekimser oyla kabul edildi.
AKPM Türkiye raportörleri Estonyalı Marianne Mikko ve Norveçli Ingebjorg Godskesen tarafından hazırlanan raporda Türkiye'de özellikle terör örgütü FETÖ'nün darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hal uygulaması çerçevesinde alınan karar ve uygulamalar eleştiriliyor ve demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu iddia ediliyor.
Rapora dair AKPM Türk Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Talip Küçükcan'ın kaleme aldığı itiraz bildirisinde ise raporun ve karar tasarısının hatalarla dolu olduğu, Türkiye'ye karşı ayrımcı bir yaklaşımın sergilendiği ve tasarının kabulü halinde AKPM'nin Türk kamuoyu nazarında değerini kaybedeceği vurgulandı.
AKPM'den siyasi denetim kararı
AKPM'nin Türkiye'nin teröre karşı mücadelesinde yanında olması gerektiğini kaydeden Küçükcan, ülke olarak FETÖ, PKK ve DEAŞ başta olmak üzere sayısız terör örgütüyle mücadele edildiğini ve getirilen uygulamaların bu tehditlere karşı olduğunu belirtti.
Karar tasarısına yapılan en son eklerde ise, Türkiye'nin idam cezasının yeniden kabul edilmesinin Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliği ile bağdaşmadığı bildirilerek, Yüksek Seçim Kurulu'nun cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi halkoylaması ile ilgili bütün itirazları tam anlamıyla incemesi talep edildi.
Diğer taraftan kararda Türk delegasyonu ve bazı diğer yabancı milletvekilleri tarafından desteklenen, Türkiye'de yapılacak olası düzenlemeler göz önünde bulundurularak, denetim sürecinin başlatılması konusundaki değerlendirmenin AKPM'nin 2018 Bahar Dönemi'ne bırakılması talebi reddedildi.
Raporun görüşülmesinden sonra oylanarak kabul edilen karar tasarısında, Türkiye'ye çeşitli tavsiyelerde bulunuldu ve AKPM ile Türkiye arasındaki iş birliğinin devam etmesi için bu tavsiyelerin yerine getirilmesi gerektiği ifade edildi.
Kararda, olağanüstü halin mümkün olan en kısa zamanda kaldırılması istendi.
"TÜRKİYE, AVRUPA'NIN BİR PARÇASI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR"
AKPM Türk Heyeti Başkanı ve Adana Milletvekili Talip Küçükcan oturumda yaptığı konuşmada, "Türkiye Avrupa'nın bir parçası ve bir parçası olmaya devam edecektir." dedi.
Türkiye'de 7 Haziran seçimlerinden bu yana 750 vatandaşın demokrasiyi savunurken öldürüldüğünü, 900'den fazla güvenlik gücünün yine Türkiye'nin ve Avrupa'nın güvenliğini sağlamaya çalışırken öldüğünü belirten Küçükcan, şöyle devam etti:
"Eğer DEAŞ veya bir başka terör örgütü sizin şehirlerinize saldırsa, sizin kasabalarınıza saldırsa, çocuklarınızı, eşlerinizi öldürse, siz de çeşitli önlemler alırdınız. Eğer onlar sizin parlamentonuza Türkiye'de olduğu gibi saldırsa siz de çok güçlü önlemler alarak güvenliği sağlamaya çalışırdınız. Bizim Türkiye'de yaptığımız ve yapmaya devam edeceğimiz şey de bu."
Bunları yaparken hukukun çerçevesinde hareket edeceklerini vurgulayan Küçükcan, "Türkiye Avrupa Konseyi ile bir arada çalışmaktadır ve yapıcı bir diyalog ortamı oluşturabilirsek başarılı olabiliriz." dedi.
AKPM ve Avrupa Konseyi'nin Türkiye üzerindeki etkisi görünmek isteniyorsa yapıcı adımlar atılması gerektiğine işaret eden Küçükcan, "Türkiye için denetim sürecinin tekrar açılması bu yönde bir adım olmayacaktır. Bu ilişkilere zarar verecek bir adım olacaktır." diye konuştu.
Küçükcan, denetim sürecinin tekrar başlatılmasının Avrupa Konseyi için olgunlaşmamış ve zamanından önce atılmış bir adım olacağını kaydetti.
"İNSAN HAKLARI İHLALLERİ MESNETSİZ"
AK Parti Sakarya Milletvekili Şaban Dişli, raporun birçok yanlı fikri bir araya getirdiğini belirterek, raporda gerçek tespit ve değerlendirmeye lüzum görülmediğini kaydetti.
Milletvekillerinin salıverilmesinin talep edilmesinin AİHM kararlarıyla uyuşmadığına dikkati çeken Dişli, kamu ve yargıda işten çıkarmaların geçmişe yönelik cezalandırma olduğu anlayışının yanlış olduğunu, AİHM kararlarında ve Venedik Komisyonu kararlarında kamu otoritesinin arındırma hakkı olduğunun belirtildiğini vurguladı.
Güneydoğudaki terör eylemleri sırasındaki, "insan hakları ihlalleri iddialarının mesnetsiz" olduğunu da belirten Dişli, alınan tüm önlemlerin hukuk devleti ilkeleri ve uluslararası yükümlülüklerle uyumlu olduğunu söyledi.
TÜRKİYE'NİN AKPM GEÇMİŞİ
Türkiye'nin 1949 yılında kurucu üye olarak dahil olduğu AKPM'de 1990'lı yıllarda oluşturulan "denetim süreci" üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) temel değerlerini tesis etmeyi amaçlıyor ve uygulanmasını denetliyor. 1996'da bu sürece dahil edilen Türkiye, yapılan yapısal değişiklikler ve düzenlemeler sonrası 2004'te süreçten çıkarılarak "denetim sonrası izleme sürecine" dahil edilmişti.
"Bu kadar henüz AP'nin kararı değil"
İBRAHİM KALIN 'SİYASİ OPERASYON' DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dün yaptığı açıklamada oylamayla ilglii 'Bu siyasi bir operasyondur' demişti. Kalın, AKPM'nin oylamasıyla ilgili olarak şunları söylemişti:
"Avrupa Konseyi üyesi olduğumuz bir kuruluş. Hep yapıcı bir tutum içerisinde olduk. 15 Temmuz sonrası Avrupa'daki mekanizmalarla işbirliğimizi yoğunlaştırdık. Bu referandumu izlesinler ve rapor yazsınlar dedi. Bu kişilerin yazdığı raporların adil nitelik arz etmesini beklemiyoruz. Bazıları açıkça Hayır kampanyalarına katıldılar.
AKPM Genel Kurulu'nda yeniden denetimin gündeme getirildiğini görüyoruz. Bu siyasi bir operasyondur. Bunun gerekçelendirilebilir bir nedeni yoktur. Bu belirli çevrelerin yaptığı bir operasyondur"
Avrupa'da insan hakları destekleme kuruluşu Avrupa Konseyi'nin yürütme kolu olan AKPM'de 47 ülkeden 324 temsilci bulunuyor. AKPM'nin kuruluş amacı "insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü desteklemek" olarak tanımlanıyor.
TÜRKİYE'DEN SERT TEPKİ
Dışişleri'nden yapılan açıklamada, "Haksız kararı şiddetle kınıyoruz. Karar AB'nin basiretsiz tutumunu sergiliyor" denildi.
Dışişleri Bakanlığı, AKPM Genel Kurulu'nda alınan 'Türkiye'nin denetim sürecine alınması' kararına ilişkin açıklamasında şunları kaydetti:
"HAKSIZ KARARI ŞİDDETLE KINIYORUZ"
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'nun 25 Nisan 2017 tarihli oturumunda, 2004 yılından bu yana denetim sonrası diyalog sürecinde bulunan ülkemizin yeniden denetime alınması kararı verilmiştir.
AKPM'de, izlenmesi gereken yerleşik usullerin dışında siyasi saiklerle alınan bu haksız kararı şiddetle kınıyoruz.
Ülkemiz PKK, FETÖ ve DEAŞ gibi en kanlı terör örgütleriyle aynı anda mücadele etmektedir. Anayasal düzenini ve ulusun varlığını hedef alan tehlikelere karşı, uluslararası yükümlülüklerine bağlı kalarak, gerekli ve orantılı tedbirler almaktadır.
Bu bir devletin en temel ödevi ve meşru hakkıdır. Türkiye'nin bir yandan 3,2 milyondan fazla mülteciye kucak açarken ve hain terör örgütleriyle mücadele ederken, aynı zamanda tüm Avrupa'nın ve yakın çevresinin güvenlik ve istikrarına katkı sağladığı unutulmamalıdır.
"KARAR AVRUPA'NIN BASİRETSİZ TUTUMUNU YANSITMAKTADIR"
AKPM'deki parlamenterlerin Türkiye'nin Avrupa'nın istikrar ve güvenliğine yaptığı bu katkıları görmezden gelen bu kararı esasen Avrupa'nın üzerinde yükseldiği ortak ve demokratik değerleri hiçe sayan, stratejik vizyondan yoksun basiretsiz bir tutumu yansıtmaktadır.
Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olarak çağdaş Avrupa ideallerinin ve değerlerinin savunucusu ülkemizin AKPM'deki maksatlı çevrelerin ayak oyunuyla denetime alınması, demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden AKPM'ye yakışmamıştır.
Bu maksatlı çevrelerin Türkiye karşıtlığında, günümüz Avrupasında şiddete varan şekilde yayılan yabancı düşmanlığı ve islamofobiye karşı ülkemizin adeta tek başına mücadele vermesi ve mazlumun yanında yer alması da önemli yer tutmaktadır.
"KARAR ARD NİYETLİ GRUPLARIN YENİ OYUNU"
Sözkonusu çevrelerin etkisi, esasen, ülkemizdeki halkoylamasını gözlemlemeye gönderilen AKPM üyelerinin bazılarının terör örgütü sempatizanlarından seçilmesinde de görülmüştü. Denetime alma kararı bu ard niyetli grupların yeni bir oyunudur.
İslamofobiyi, yabancı düşmanlığını körükleyen popülist yaklaşımların etkisinde, dar ve sığ iç siyasi saiklerle hareket eden bir grup Avrupalının ülkemize yönelik bu dışlayıcı, ötekileştirici kararı esasen siyasi bir operasyondur. Bu karar, başta FETÖ olmak üzere, sadece ülkemiz değil bütün Avrupa sistemine ve değerlerine tehlike oluşturan terör örgütlerine hizmet edecektir.
Türkiye AKPM'de bu kararı alan Parlamenterleri öncelikle aklı selime, ardından ilkeli bir tutum benimseyerek dünyanın ortak belası olan terör tehditiyle mücadele etmek üzere müşterek tedbirler almaya, yükselen yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi sorunlarıyla samimi şekilde mücadele etmeye, iltica ve göç yönetimi konularında insan haklarını gözeten sorumlu bir duruş sergilemeye davet eder.
"KARAR, DARBE GİRİŞİMİ SONRASI KONSEY İLE YÜRÜTÜLEN İŞBİRLİĞİNİ GÖZARDI ETMİŞTİR"
Denetim kararı Türkiye'nin, terörist darbe girişimi sonrasında Avrupa Konseyi ile kesintisiz yürüttüğü yapıcı ve samimi diyalog ve işbirliğini de gözardı etmiştir.
Bu durum Türkiye'yi AKPM ile ilişkilerini gözden geçirmeye mecbur bırakacaktır. AKPM'nin bu haksız, siyasi ve yanlı kararına rağmen, Türkiye, demokratik standartlara, insan haklarına ve bu alandaki uluslararası yükümlülüklerine bağlılığından ödün vermeden vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini geliştirme konusundaki kararlığını sürdürecektir"