Muhalif basında yazıp çizenler yıllardır "güçlü muhalefet" isteyip dururlar.
CHP'nin güçsüz olduğunu, asla iktidara gelemeyeceğini çoktan kabullenmişlerdir.
Muvafık basında yazıp çizenler de, belki "ayıp olmasın" diye, belki etki altında kalarak bu güçlü muhalefet isteğine katılırlar.
Ne işe yarayacaktır, güçlene güçlene bir gün iktidara mı oynayacaktır? Yok canım, laf ola... İktidara gelemeyecek olduktan sonra muhalefet güçsüz olsa ne değişecektir, güçlü olsa ne farkedecektir?
Güçlü olursa iktidar korkarmış, kendine çeki düzen verirmiş...
İsmet Paşa'nın dediği gibi, hadi canım sen de!
Birçok kişi de, muhalefetin güçsüz olmasının yanısıra, bir "lider" çıkaramamasından yakınır.
CHP liderleri "çok özel felaket şartlarında" ortaya çıkmışlardır. Şimdiki zat gibi "kaset şartlarında" değil.
Dolayısıyla, CHP yönetiminde geçen gün tartışılan ve abuk olduğu anlaşıldığı için vazgeçilen "sine-i millete dönmek" ancak kargaları güldürür. "Sine-i memur kitlesine" deselerdi anlayacaktık.
Arkadaşlar, bir siyasi fikir, bir siyasi akım, bir siyasi güç gökten zembille inmez, "toplumda ona ihtiyaç varsa" kendiliğinden ortaya çıkar. Basın munkabızlarını memnun etmek için değil.
"AKP" on beş yıldır başımızdadır çünkü başımızdan gitmesi için hiçbir neden yoktur.
Kapitalizmi geliştirmenin yanısıra sosyaldemokrat politikaları da uyguluyorsa, ayrıca bir sosyaldemokrat muhalefete de gerek kalmaz.
Dünya savaşında yenilmeseydik ve memleket parçalanmasaydı, işgal edilmeseydi, Atatürk "Çanakkale kahramanı emekli paşa", İnönü de "Harbiye Nezareti müsteşarlığından emeklimiralay İsmet Bey" olarak kalırlardı.
Ordu ağır bastı çünkü mücadeleyi gene savaşla yürütmek tek yoldu.
Merak etmeyin canım, yeni bir savaşa girer de yenilirsek, memleket parçalanırsa, iş gene "bürokrasiye" düşerse o zaman yeni bir CHP lideri bir güneş gibi doğar!
Samsun'dan mı Giresun'dan mı, bilmem artık.