Vizontele'yi yaşadım ben... Üçüncü sınıftayken öğretmenimiz bizi köyün kahvesine 'televizyon görmeye' götürmüştü. Gaz yağı kuyruklarına ve karaborsadan yağ, şeker dönemlerine de yetiştim. Elektrikle 1980 darbesinden sonra tanıştım. 1986'da üniversite için İstanbul'a gelirken, Ünye'ye on kilometre uzaklıktaki köyümüze anca atla, eşekle ya da traktörle ulaşılabiliyordu... İstanbul yolu, Ünye'den Kocaeli'ye kadar tek şeritti. Biz Karadenizliler, AK Parti'nin iktidara gelişinden sonra bölgemizde, köylerimizde, yollarımızda yaşanan gelişmelere yakinen tanığız. Yıllarca tamamlanamayan köprülerin, viyadüklerin ve tünellerin birkaç aylık sürelerde teker teker tamamlanması, bölge halkına umut ışığı olmuştu. Şimdi, İstanbul'dan yola çıkan bir otomobil, otoyoldan hiç çıkmadan Sarp sınır kapısına kadar gidebiliyor. Orta Karadeniz'de, 150 kilometre arayla iki modern havalimanımız var. Benzerini daha önce Fransa'nın Nice kentinde gördüğüm, denizin ortasındaki Ordu Havalimanı'na iniş yaparken göğsümün kabardığını hissettim. 31 yıl önce ayrılırken ancak traktörle ulaşılabilen köyüme, hatta evimizin önüne kadar otomobille gidip anamın elini öperken de aynı duyguları hissettim. Miting için iki saat önceden meydana geldik. Ordu'nun o meşhur yağmuru daha yeni başlıyordu. Yağmurun şiddetiyle birlikte meydanın kalabalığı da arttı. Evet şarkılarına eşlik eden bir grubun yanına sokuluyorum... 170 kilometre öteden, Akkuş ilçesine bağlı Çökek köyünden gelmişler araba tutup. Beştepe'de Cumhurbaşkanı'nın davetine katılan köy muhtarı Sadık Çon, köylülere "Kalkın gidiyoruz, Reis geliyor" demiş. Gruptaki Yusuf Yılmaz'ın "Neden evet?" soruma yanıtı çok net: "Göz görünce kılavuza ihtiyaç yok. Suyumuz oldu, okulumuz, servisimiz, hastanemiz, paramız oldu. İnşaat işçisi, 2 çocuk babası Recep Ali Yalkın, "Türkiye son 15 yılda nasıl çağ atladı. Nasıl büyüdü. Bunu inkar edersek yüzümüze gözümüze durur" diyor. Kıbrıs gazisi Perşembeli Şenol Baştürk (65) 'evet' demenin ne anlama geldiğini şöyle açıklıyor: "Evet demek gelecek nesiller demek. Vatan, millet, bayrak demek. Biz eskiden çok çektik. Millet köylerde açlıktan ölüyordu. Paran varsa hastanede tedavi vardı, yoksa eve ölmeye gönderiyorlardı. Şimdi iki çocuğum üniversitede okuyor. Devlet bir de üstüne para veriyor okusunlar diye." Bingöllü Kürt kökenli Hatip Gökel belediyede çalışıyor. Erdoğan'ın 1994'te belediye başkan adaylığı döneminde kahvehane toplantılarını takip eden Gökel, " Yıllar sonra şunu görüyorum: Halkın ona karşı teveccühü, coşkusu, sevgisi yıllar içinde hiç eksilmedi, sürekli büyüdü. Çünkü onu sevmek için herkesin ayrı bir nedeni, hikayesi var. İki gün gelmesin burada yağmurun altında böyle beklerim onu. Yarın seçim için Bingöl'e gidiyorum. Evvelallah sandıkları patlatacağız. Dış güçlere karşı birlik olacağız. Kahrolsun PKK. Kahrolsun FETÖ. Şehitlerimizin kanı yerde kalmasın diye 'evet' diyeceğim" diyor.