Hayrat ilçesinde muhtarla kahvaltıda bir araya gelen Soylu, referanduma gidildiğini anımsatarak, "Sürekli darbe üreten, Türkiye'yi her türlü siyasi ve ekonomik operasyona açık hale getiren bir yönetim sisteminden, daha etkin, daha hızlı karar alabilen, daha demokratik, sorgulanabilir bir hükümet sistemine geçiş yapıp yapmamayı hep birlikte oylayacağız." ifadesini kullandı.
Soylu, Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçtiği günden beri her 10 yılda bir askeri müdahalelere maruz kaldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Önce 27 Mayıs 1960, sonrasında 12 Mart 1971, onun peşinden 12 Eylül 1980, sonrasında 28 Şubat ve onu takip eden 27 Nisan e-bildirisi, ardından Gezi olayları, 17-25 Aralık hadisesi ve en nihayetinde 15 Temmuz darbe girişimi. 1960 ve 1980 ihtilallerinden kalma iki tane darbe anayasamız var ve az kalsın 15 Temmuz'da bir üçüncüsüyle de karşı karşıya kalıyorduk. Yani 1961 Anayasası yetmedi, 1982 Anayasası yetmedi, 15 Temmuz'dan sonra hem kan dökecekler hem bu kanın üzerinden yeni bir anayasa yapacaklardı. Yaklaşık 60 yıldır hep beraber bu işleri yaşıyoruz. 60 yıldır bu ülkeyi darbelerle, terörle, darbe anayasalarıyla terbiye etmeye çalışan bir anlayışla mücadele ediyoruz."
Türkiye'nin geçmişte yaşadığı süreçler hakkında bilgilendirmede bulunan Soylu, "Türkiye ne zaman ilerlemek istese, ne zaman bir gelişme kaydetse anayasal sistemin açıkları kullanılarak, ekonomik ve siyasi operasyonlara maruz kalmıştır." diye konuştu.
Soylu, Türkiye faizi yüzde 4'lere indirince, yüz milyar dolarlık yatırım paketi açıklayınca Gezi olaylarının patlak verdiğini kaydederek, şunları söyledi:
"Türkiye içindeki hainlerle mücadele etmeye başlayınca, FETÖ'yü temizlemeye, PKK'yı bitirmeye kalkınca 15 Temmuz hadisesi Türkiye'nin başına tekrar getirildi. Yani Türkiye hiçbir zaman kötü yönetildiği için darbeye maruz kalmadı, iyi yönetildiği zamanlarda da darbeye maruz kaldı. Öyleyse şu çok nettir, bizim dışımızda bir irade, Türkiye'nin gidişatını takip etmekte ve ona göre pozisyon almaktadır." dedi.
Türkiye'nin birileri için artık tehdit olduğuna işaret eden Soylu, "İsviçre'de Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nın aleyhine pankart asılması, Almanya'da yürüyüşler düzenlenmesi, Hollanda'da Bakanımıza karşı yapılan muameleler tesadüf veya münferit hadiseler değildir. Hepsi Türkiye'nin ortaya koyduğu gelişmenin ürünüdür. Türkiye'de demokrasi standardının ne olduğu kimsenin umurunda değildir. Kimsenin Türkiye'deki demokrasiyi dert ettiği falan yoktur. Mesele güçlü bir Türkiye oluşmasını engelleme meselesidir." ifadesini kullandı.
ARTIK ESKİ TÜRKİYE YOK
Soylu, 16 Nisan'da oylamaya sunacakları 18 maddenin içerisinde dünyada uygulama örneği olmayan bir tek madde olmadığına dikkati çekerek, konu ile doğrudan ilgisi olmayan ülkelerin itiraz ettiğini dile getirdi.
"Bizim 16 Nisan teklifimizde Hollanda'yı, İsviçre'yi, Almanya'yı ilgilendiren bir madde de yoktur." ifadesini kullanan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bu değişikliği başka ülkelerin anayasalarında yapmıyoruz, kendi anayasamızda yapıyoruz. Biz 3. havalimanını başka ülkelerin topraklarında yapmıyoruz, bizim görevden aldığımız FETÖ'cüler Avrupa Birliği ülkelerinde veya Amerika'da görev yapmıyordu. Avrupa'dan veya Amerika'dan iadesini istediğimiz teröristler, onların topraklarında suç işlememişti. Bizim topraklarımızda suç işlediler. Dolayısıyla ortada tarafgil bir tutum söz konusudur. Mesele şudur, Batı kendisinin uydusu gibi bir müttefik istemektedir. Türkiye ile müttefikliği bugüne kadar bu şekilde olmuştur. Oysa bugün Türkiye eşit şartlarda ve bağımsız bir müttefik olduğunu ortaya koymuştur. Artık eski Türkiye yoktur ve batı tarafının itirazı da bunadır."
Soylu, Batı ile yaşanan gerginliğin nedeninin bu olduğunu belirterek, "Şu bilinmelidir ki bu tansiyonu yükselten de benim ülkem değildir. Bu tansiyonu düşürecek olan da Türkiye değildir. Türkiye Batı'ya karşı kendini yeniden tanımlamakta ve konumlandırmaktadır. Tahammül edemedikleri budur. Batı'nın yapması gereken bu yeni durumu kabullenmek, Türkiye'nin artık kendi ayakları üzerinde durabilen, yönetilen değil, bağımsız bir ülke olduğunu kabul etmektir." ifadesini kullandı.
"PKK'ya yıllardır maddi destek verdiler." diyen Soylu "İşte kahramanlarımız, jandarmamız, polisimiz, askerimiz, koruyucumuzla birlikte bugün PKK son demlerini yaşamaktadır. 15 Temmuz darbe girişimini, eli kulağında dinlediler. Türkiye onu da bastırdı. Batı artık bu illegal yapılara destek vermeyi bırakmalı ve meşru hükümetle demokratik ve uluslararası standartlara uygun ilişkiler geliştirmenin peşinde olmalıdır." dedi.
GÜÇLENDİKÇE DAHA GÜVENLİ HALE GELİYORUZ
Soylu, "İstanbul'da patlayan bombalar Paris'te patlamadı mı?" sorusunu yönelterek, şunları kaydetti:
"Tepeden indirdikleri DEAŞ onların da başına bela olmadı mı? Yaratılan göç dalgası Avrupa kapılarına dayanmadı mı? Şurası çok açıktır. Eğer bu dünyanın güvenli bir yer olması isteniyorsa bunun anahtarı Türkiye'dir ve güçlü Türkiye'dir. Batı medeniyetinin izlediği Türkiye'yi zayıflatma politikası yanlış bir politikadır, hem de uygulama imkanı yoktur. Hem teorisi yanlıştır hem tutunduğu yer yanlıştır. Türkiye giderek güçlenmektedir ve Türkiye güçlendikçe dünya altını çizerek söylüyorum daha güvenli bir hale gelmektedir."
Soylu, öncelikle çift başlılığı ortadan kaldırmak istediklerini dile getirerek, "Çünkü bu mevcut sistem baba ile oğlu birbirine düşürebilecek bir sistemdir. Geçmişte bunu hep birlikte yaşadık." diye konuştu.
Yeni sistemle alakalı detaylı bilgi veren Soylu, "Biz Türkiye'ye alelade bir kanun teklifi önermiyoruz. Biz Türkiye'ye bir gelecek öneriyoruz. Biz Türkiye'ye farklılıklarımızı kucaklayacak ve katılımcı bir toplumsal merkez inşa edecek bir sistem öneriyoruz. Fırsatlarımızı özgürce ve 21. yüzyılın gereklerine uygun şekilde yönetebilmek için yepyeni bir hükümet modeli öneriyoruz. Bu bir rejim meselesi değildir." ifadesini kullandı.