MADDE 1: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır
Yargının tarafsızlığı ilkesi, AK Parti ve MHP'nin desteğiyle yapılan yeni anayasanın ilk maddesini oluşturuyor. Mevcut anayasanın 9. maddesinde, "Yargı, yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kurulur" ifadeleri yer alıyor. Yeni anayasada söz konusu maddeye "ve tarafsız" ifadesi ekleniyor. Değişiklikle yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcıların, hem "bağımsız", hem de "tarafsız" olması sağlanıyor. Türkiye'de yargı hiçbir zaman "tarafsız" olmadı. 27 Mayıs 1960 ihtilali, 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından oluşturulan bürokratik kurumlar siyaseti şekillendirdi.
CHP: İSTEDİĞİMİZ OLDU
Türk siyasetini şekillendiren bürokratik kurumların CHP'nin seçim bildirgesinde yer alması ve bu isteklerin, askeri darbelerin hemen ardından kurulması, CHP'nin isteklerinin darbeciler tarafından aynen uygulanması dikkat çekici. CHP'nin, 1960 darbesine aylar kala, 12 Ocak 1959 tarihinde gerçekleştirdiği 14. Kurultayı'nda "İlk Hedef Bildirisi" kabul edildi ve seçim bildirisinde, "Mahkeme bağımsızlığı ve yargıç güvencesi sağlanacak", "Yüksek Hâkimler Şûrası kurulacaktır", "Radyo ve üniversite özerkliği sağlanacaktır", "Kanunları denetleyecek Anayasa Mahkemesi kurulacaktır" ve "Cumhurbaşkanı tarafsızlığı sağlanacaktır" denildi. CHP'nin seçim bildirgesindeki bu teklifler, 27 Mayıs 1960 darbesi ile gerçekleşti. Darbeciler tarafından Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve Askeri Yargıtay kuruldu. Söz konusu kurumlar, 1961 Anayasası'nda yer aldı. 1971 Muhtırası'ndan sonra Yüksek Askeri Şûra (YAŞ), 12 Eylül sonrası Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kuruldu. CHP'nin talebiyle darbeciler tarafından oluşturulan kurumlarla iktidara gelen partiler kapatıldı, Meclis'in çıkardığı yasalar iptal edildi. CHP'nin internet sitesinde, "partinin 12 Ocak 1959'ta gerçekleştirdiği 14. Kurultay'daki seçim bildirgesindeki hedeflerin, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından oluşturulan anayasa ile gerçekleştiği" açıkça yazılıyor.
28 ŞUBAT'TA HAZIR OLDA!
Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığının en büyük delili 28 Şubat süreci. 420 yargı mensubu otobüslerle Genelkurmay'daki brifinglere taşınmış, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, Yargıtay Başkanı Müfit Utku, Danıştay Başkanı Füruzan İkincioğulları, daha sonra Yargıtay Başsavcısı Olan Sabih Kanadoğlu protokolde yer almıştır. Brifinge katılan yargı mensupları Refahyol Hükümeti'ne karşı mücadele edilmesini savunan Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma Dairesi Başkanı Tümgeneral Fevzi Türkeri'yi ayakta alkışlamışlardır. Cuntacı askerlerden talimat alan yargı, harekete geçmiş; Vural Savaş, 1995 seçimlerinde birinci parti olan Refah Partisi'ne kapatma davası açmıştır. RP, 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış, Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a 5 yıl siyaset yasağı getirilmiştir. RP'li yöneticilerin başörtüsü yasağını eleştirmesi partinin kapatılma gerekçesi sayılmıştır. Vural Savaş, 7 Mayıs 1999'da Fazilet Partisi'ne de kapatma davası açmıştır. Parti 22 Haziran 2001'de kapatılmıştır.
411 VEKİLİNİN OYU YOK SAYILDI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, 4 Mart 2008'de AK Parti hakkında kapatma davası açmıştır. Yalçınkaya'nın, yüzde 46.5 oy ile 341 milletvekili çıkaran AK Parti hakkında açtığı kapatma davası bir oy farkla reddedilmiş, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "AK Parti kapatılmadı ama bu karar ciddi bir ihtardır" demişti. Erdoğan'ın başörtüsü yasağını eleştiren sözleri kapatılma davasının en önemli deliliydi. Üniversitelerde başörtüsünü düzenleyen anayasa teklifi, Meclis Genel Kurulu'nda 411 oyla kabul edildi. Yasakçı zihniyetin medya ayağı Hürriyet "411 el kaosa kalktı" manşeti atarken, o zaman Grup Başkanvekili olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu CHP'liler Anayasa Mahkemesi'ne giderek yasanın iptalini istedi. Anayasa Mahkemesi de, talep doğrultusunda üniversitelerde başörtüsü yasağının uygulanması yönünde karar verdi.
ANADOLU İHTİLALİNİN ADI: AK PARTİ
3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti, yüzde 34.28 oy aldı ve 363 milletvekili çıkardı. Bu sonuç halkın 28 Şubat darbecilerine verdiği çok net bir cevaptı. AK Parti tek başına hükümet kurdu. AK Parti'nin cumhurbaşkanlığına eşi başörtülü Abdullah Gül'ü aday göstermesi darbecileri rahatsız etti. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Cumhurbaşkanlığı seçimine 27 Nisan e-muhtırası ile müdahale etti. Buna cevap olarak Başbakan Erdoğan 1 Mayıs 2007'de erken seçim kararı aldı. AK Parti, 22 Temmuz 2007'de yüzde 46.58 oy aldı ve 341 milletvekili çıkardı.
FETÖ'YÜ DEVREYE SOKTULAR
Askerin ardından yargı harekete geçti ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, 14 Mart 2008 tarihinde AK Parti hakkında kapatma davası açtı. Anayasa Mahkemesi bir oy farkla AK Parti'nin kapatılmamasına hükmetti. AK Parti, 12 Haziran 2011 seçimlerinde yüzde 49.83 oy aldı ve tek başına iktidar oldu. 27 Nisan muhtırası ve kapatma davasında başarılı olamayan darbeciler FETÖ'yü devreye soktu. FETÖ'nün militan savcı ve hâkimleri, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı gözaltına almak istedi. Gezi kalkışmasına destek verdi ve 17-25 Aralık 2013 tarihinde yargı darbesi gerçekleştirmek istedi ama başarılı olamadı. FETÖ, ABD ve Almanya desteğiyle 15 Temmuz 2016'da askeri darbeye kalkıştı ama Türk milleti bu hain girişimi bertaraf etti.
YÜKSEK YARGIDAN EMEKLİ OLAN CHP'YE GEÇTİ
Yargının
tepe noktasındaki
isimlerin, emekli
olduktan sonra
CHP'ye geçmesi
de dikkat çekici
bir diğer ayrıntı. 28
Şubat sürecinde Refah
Partisi (RP) ve Fazilet
Partisi'ne (FP) kapatma
davası açan Yargıtay
Başsavcısı Vural Savaş,
şu anda CHP'de siyaset
yapıyor. Aynı Vural Savaş,
Fazilet Partisi için açtığı
davanın iddianamesinde
partinin yöneticileri için
'vampir' ve 'habis ur' gibi
benzetmeler yapmış, RP'nin
ise "Cumhuriyet tarihinin
en büyük sahtekârlık çetesi"
olduğunu ileri sürmüştü.
Yekta Güngör Özden, 28 yıl
aralıksız CHP'de görev yaptıktan
sonra 1979'da Anayasa
Mahkemesi Başkanlığı'na seçilmiştir.
Özden, Refah Partisi
kapatılması davasına bakmıştır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın, 3 Kasım 2002 milletvekili
seçimlerinde aday olmasını
engelleyen
dönemin
Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Naci
Ünver de, CHP'de siyaset yapmıştır.
YUSUF KENAN DOĞAN: 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanlığı görevinden istifa ederek, CHP'den milletvekili adayı oldu. Seçilemeyince görevine döndü ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi'ne başkan seçildi. CHP'nin 32. Olağan Kurultayı'nda Parti Meclisi'ne seçildi.
KADİR ÖZBEK: HSYK Başkan Vekilliği yaptı. Yargıtay'dan istifa ederek CHP'ye katıldı.
ÖNDER SAV: Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yaptıktan sonra CHP Genel Sekreterliği görevinde bulundu.
HAKKI SÜHA OKAY: Ankara Baro Başkanlığı görevinden ayrıldıktan sonra CHP'ye geçti. Partide Grup Başkanvekili oldu.
İLHAN CİHANER: Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olduğu dönemde Ergenekon davasının sanığı oldu, görevinden alındıktan sonra CHP milletvekili oldu.
ERBAŞAR ÖZSOY: Barolar Birliği'ndeki görevinden sonra CHP'nin Parti Meclisi'nde görev yaptı.
MOĞULTAY'DAN KADROLAŞMA İTİRAFI
Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay'ın Adalet Bakanı oldukları dönemde CHP yargıda kadrolaşmış, 5 bin hâkim ve savcı alınmıştır. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, 22 Ağustos 1995'te CHP İstanbul İl Kongresi'nde yargıda kadrolaşma iddialarını doğrulayarak şöyle demişti: "Hükümetten 5 bin kişilik kadro çıkardım. Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP'ye ve RP'ye mi verseydim? Yapılacak en akıllı şey kendi iktidarında örgütleneceksin, kadrolaşacaksın ve bu kadrolar günün birinde senin yolunu açacak. Yaptığım suçsa ben bu suçu işlemeye devam edeceğim. Bu makamı da terk etmeyeceğim."
YARIN
Meclis'in yapısı güçleniyor. Temsilde adalet sağlanıyor. Hangi parti 23 yıl önce milletvekili sayısı 600 olsun demişti?